Korece merakını kilisede sonlandırdı

İzmir’de yaşayan bir genç ile hem yazıştık hem de sesli mesajlar gönderdi. Adı Muzaffer. “Abi yıllardır isyan edip duruyorum. Bu akımın tehlikesi görünenin çok ötesinde” diyerek hikayesini anlatmaya başladı.

Ersin Çelik, Yeni Şafak gazetesinde "Korece merakını kilisede sonlandıran İzmirli Muzaffer'in başına gelenler" yayınlanan yazısında K-POP’un gençlerimizin üstündeki olumsuz etkileri üzerine yazıyor:


Kızını K-Pop akımından çekip alan annenin tecrübelerini çok fazla detaya girmeden aktarmıştım. Yazı çok ses getirdi. Yüzlerce mesaj aldım. Anne ve babalar konuya devam etmemizi talep ederken, bir dönem K-Pop akımına kapılmış ve o büyülü dünyayı en iyi bilen gençler de tecrübelerini yazmaya başladılar. Gençlerin dilini yakalamak için tavsiyelerde bulunanlar da oldu, 'şu mesele de var' diyerek yeni başlıklar açanlar da. Ben işin yazı kısmına devam edeceğim. Dosya Haber editörümüz Tuğba Çakıroğlu da yenisafak.com’da video serisini sürdürecek. Hem aileler ile görüşecek hem de bir dönemin K-Popçu gençleri ile konuşacak. Temel amacımız aileleri bilgilendirmek. Durumun ve tehlikenin farkında olmalarını sağlamak. Asıl önemlisi ise gençleri dışlamadan, ötelemeden, “siz zaten Z kuşağısınız” ayrımcılığı ile köprüleri atmadan, “bak işte K-Pop dinliyorsunuz, yoldan çıkmışsınız” demeyen bir üslup inşa etmek. İnternet çağının çocukları, yani evlatlarımız çok hassaslar. Kabul etmekte zorlanıyoruz ama çok farklı bir dünyada yaşıyorlar. En büyük yanlışı da kendi çocukluk, gençlik yıllarımızın sosyolojik ve teknolojik düzenini göz önüne alarak yapıyoruz. Çocuklarımızı kendimizle kıyaslıyoruz. Bunun üstüne bir de; YouTube, Instagram, TikTok, Snapchat ve Twitch gibi mecralardan haberimiz yok. Çocuğuna kötü örnek oluyor diye sokaktaki, okuldaki kötü arkadaşı dert edinen anne-babalar, sanal alemin dehlizlerinde neler olup bittiğini bilmiyor. Zaten sokakta kötü arkadaşlık yapacak akranları da yok çocukların. Fakat ebeveynlerin sanal dünyadaki kötü arkadaştan haberleri yok. Çocuk kimin fanı olmuş, kimi idol bellemiş, kimin ürettiği içerikleri soluksuz izliyor bilmiyor. Çocukların zihin dünyalarını işgal eden ve neredeyse ele geçiren K-Pop benzeri akımlara kapılmasının önüne ancak bilinçli anne ve babalar geçer. Çok sayıda mesaj aldığımdan bahsetmiştim. Sabahlara kadar uyumayan çocuklar, cinsiyetsiz kıyafetler, hemcinsine ilgi duyma, anne babaları yok sayma, kendi kültürünü beğenmeme, sosyal çevresinden utanma ve aşağılama… Ebeveynlerden gelen şikayetleri bu başlıklar üzerinde özetleyebiliriz.

İzmir’de yaşayan bir genç ile hem yazıştık hem de sesli mesajlar gönderdi. Adı Muzaffer. “Abi yıllardır isyan edip duruyorum. Bu akımın tehlikesi görünenin çok ötesinde” diyerek hikayesini anlatmaya başladı. On yıl önce, 16-17 yaşlarındayken Kore dizileri izlemeye başlamış ve Korece’ye merak sarmış. Kore konsolosluğunun daveti ile de dil kursuna başlamış. Kendisinden ücret istememişler. Üstüne bir de çok fazla alakadar olmuşlar. Hem dil hem de yeni bir kültüre aşina olmanın heyecanı hayranlığa dönüşmüş. Bir süre sonra sınıftaki arkadaşlarının teklifi ile Koreli hocaların evine gitmişler. Gittiği evin, ev değil de apartman katındaki bir kilise olduğunu anlayınca nasıl bir ortama çekilmek istediğini anlamış. Koreliler ile yolunu orada ayırmış. Korece merakını ve Kore dizilerini bırakmış. Uzun uzun yazıştık, video haberimize de konuşacak. Kendi ağızından şunları aktarayım: “O yıllarda Anadolu Gençlik Derneği’ne gidip geliyordum. İslami eğitimim vardı. Sosyal ve siyasal çevrem belliydi. Korece merakım da gerçekten çok masumdu. Gittiğim evin kilise olduğunu ve İncil okunduğunu görünce, eğitimin neden ücretsiz olduğunu, bizimle neden bu kadar yakından ilgilendiklerini de anlamış oldum. Ben bıraktım, aralarından ayrıldım ama o sınıfta çok sayıda Müslüman Türk genci vardı. Ben davet edildiğimiz kilise evdeki ortama tepki gösterince bir arkadaşımız ‘Biz burada Hristiyan olmuş gibi davranıyoruz. Onlar da bize ücretsiz olarak Korece öğretiyorlar’ dedi. Hiddetle karşı çıktım. Birçok arkadaşımı uyardım. Fakat dinletemedim. O yaşlarda AGD’ye gitmesem ben de bu bilinçte olmayabilirdim.”

İzmirli Muzaffer'in 2011 yılında yaşadıkları K-Pop’un ülkemizde akıma dönüşme sürecinin başlangıç tarihleri aynı zamanda. Gençlerin Kore dizileri ve Korece ilgisi bir kültür işgaline dönüştü. Uzun yıllar ülkemizdeki televizyonlarda yayınlanan, büyük bir hayran kitlesine sahip Kore dizileri, 2010’lu yılların en popüler içerikleriydi zaten. Önceki yazıda da atıf yapmıştım, Gerçek Hayat dergisi geçtiğimiz yıl, K-Pop akımının temelinde Kore dizilerinin olduğuna işaret eden bir dosya yayımlamıştı. Muhtevaları dolayısıyla daha çok muhafazakâr kesimin izlediği Kore dizileri, yerini Kore müziklerine bıraktı. Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden Fatma Özturhan’ın Kore dizileri ve K-Pop akımlarını inceleyen yüksek lisans tezi bu anlamda bize çok şey öğretiyor. Dahası bu çalışma Kore dizilerini ucunun nereye varacağını bilmeyen anne ve babalar tarafından çocuklara tavsiye edildiğini ortaya koyuyor. Muzaffer’in bana anlattıkları ile yüksek lisans tezinin örtüştüğü çok nokta var. K-Pop’un masum bir müzik akımı olduğunu bana küfür ve hakaretlerle anlatmaya çalışan mesajları da bir dahaki yazıda konu edineceğim. Çünkü bu masumiyetin altında yatan psikopat ruh da K-Pop akımının gençlere akıttığı zehirlerden…

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!