Ahmet Varol / Yeni Akit
Köpekli teröre son verilmesi gerekmiyor mu?
31 Aralık 2022’de, “Uluslararası başıboş köpek terörü” başlıklı bir yazımız yayınlanmıştı. O yazıda Mısır’da bir doktor bayanın El-Cize şehrinin Piramit Bahçeleri bölgesinde başıboş köpeklerin saldırısına uğraması, onlardan kurtulmak için sığınacak bir yer bulamaması sebebiyle uzun süre koşmak zorunda kalması ve sonunda hem yorgunluk hem de korku sebebiyle kalp sektesinden hayatını kaybetmesi olayından söz etmiştik.
Başıboş köpeklerin kontrol altına alınmaması sebebiyle ülkemizde de birçok dehşetli olay yaşandığı ve bu meselenin son dönemde ciddi tartışma konusu olduğu, ancak bazı lobilerin bu meselenin sonlandırılmasının önünde engel teşkil ettiğinin yorumlarda dile getirildiği biliniyor.
Başıboş köpekler sorunu bir yandan devam ediyor. Ancak bu konudaki sorun sadece başıboş köpeklerden kaynaklanmıyor. Sahipli köpeklerin de gezi alanlarında, parklarda ve insanların huzur bulmak, nefes almak için gittiği muhtelif yerlerde ne derece sorun oluşturduğu, üstelik sadece köpeklerin değil onları insanların üzerine salmaktan çekinmeyenlerin belki biraz daha ciddiye alınması gereken tehdit oluşturdukları gerçeğinin gözardı edilmemesi gerektiğini hatırlatmak için ailece yaşadığımız bir dehşeti burada ilgilenenlerin dikkatine sunmayı faydalı görüyorum. Burada vereceğim bilgilerin, o köpekleri insanların üzerine salmaktan çekinmeyenlerin haleti ruhiyeleri ve “çağdaş, modern” diye piyasaya sürülen bu tiplerin zihniyetleri hakkında da dikkate alınmaya değer olduğunu düşünüyorum.
Birkaç gün önce, eşimle ve Almanya’da bir üniversitede görev yapan ve tatil münasebetiyle ziyaretimize gelen oğlumla birlikte Belgrad Ormanı’nın Sarıyer’in üst kısmında yer alan Bentler bölgesine gezintiye çıktık. Orada göletin kenarında biraz oturup bir şeyler atıştırdıktan sonra biraz da ormanın içinde gezinelim dedik. Az sonra üç tane dehşetli köpek etrafımızı sardı. Ama bunlar başıboş değil, sahipleri de yanlarında. Hepsi de şortlu üç erkekle bir kadın.
Fakat bunlar köpeklerine takmaları gereken tasmalarını ellerinde taşıyor, köpeklerini ise başıboş salmışlar. Eşim, gruba köpeklerini tasmalarıyla gezdirmeleri gerektiğini hatırlatınca, “Burası orman!” cevabı verdiler. Yani belediyenin İstanbul ahalisinin nefes almak için güven içinde dolaşabileceği gezi alanı ilan ettiği doğal park değil de Amazon Ormanı!
Bu arada etrafımızı saran köpekler üstümüze üstümüze gelmeye ve korkutucu bir şekilde havlamaya devam ediyorlar. Sahiplerinin ise hiç umurunda değil. Bunun üzerine ben biraz yüksek sesle köpeklerine sahip çıkmaları gerektiğini hatırlattım. Oğlum da paçalarını ısırmaya kalkışan bir köpeğe karşı ayağıyla kendini savundu.
Bunun üzerine sahipleri oğluma yanaşıp, “Niye köpeğimize tekme atıyorsun?” diye onu tehdit etmeye başladı. Oğlum, kendilerinin de köpeklerini üzerimize salmamaları gerektiğini hatırlatınca birisi, “Şimdi baban da bize bağırdı diye ben de ona tekme atayım mı?” diye laf etti. Oğlum, “Babam bir tehdit oluşturmuyor ama sizin köpeğiniz tehdit oluşturuyor!” deyince, elinde ormandan bulduğu bir çubukla dolaşan eşimi göstererek, “Şimdi hanımefendinin elinde sopa var diye bize karşı tehdit oluşturduğu için ona tekme atayım mı?” diye oğluma cevap verdi. Şu kafaya bakın, tasmasız bir şekilde üzerimize saldığı köpeklerini haklı çıkarmak için kullandığı gerekçelere ve 60 yaşında bir kadına tekme atma tehdidinde bulunma arsızlığına. Bu arsızlık hararetle kadın haklarını savunanların ne kadar dikkatini çeker bilmiyorum!
Baktım, sahipleri köpeklerden tehlikeli; oğluma dedim, “Bunlarla konuşulmaz, dillerimiz farklı, biz uzaklaşalım!”
Ardından 112’yi aradım. Bölgeye bir ekip göndereceklerini söyledi ve ayrıca Çayırbaşı karakoluna şikayette bulunmamızı istediler, biz de yaptık.
Benim burada hatırlatmak istediğim husus, insanların güven içinde dolaşma imkanı bulabilecekleri yerlerin tasmasız köpekleriyle dehşet saçan tiplerin sultasına geçmeye başladığı gerçeğinin artık görülmesi gerektiği.