Konya’da soykırıma isyan!

​​​​​​​Aksa Tufanının yıl dönümünde Konya Mevlana Meydanında öğlen namazını müteakiben soykırıma isyan - Filistin için kitlesel basın açıklaması gerçekleştirdi.

Program kuran tilavetiyle başladı,  işgalin tarihi ile alakalı sinevizyon gösterimi ile devam etti. Ardından Muhammed Nokta Konya Sivil Toplum Kuruluşları adına düzenlenen basın açıklamasını okudu.

Daha sonra Halid Meşal'in Türkiye halkına direnişe desteklerinden ötürü teşekkür ettiği video ekranlara sunuldu.

Program dua ile sona erdi.

Basın açıklamasının tam metni:

Bugün, dünyada eşine az rastlanır bir ittifakla toprakları gasp, halkı yok edilen Filistinli kardeşlerimize destek olmak, yaşanan soykırıma isyan etmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu soylu eylem ve yapılan insanlık yoklamasında "ben de varım" diyerek, kardeşlerine, insanlığa ve tarihe karşı sorumluluğunu yerine getiren her birinize duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ediyoruz. 

Bugün, soykırımcı israil rejimini yaptıklarını anlamak için sapkın bir anlayışın ürünü olan Siyonist ideolojinin tarihini bilmek gerekir. 1897 yılında temeli atılan Siyonist işgal devletinin uzun vadeli hedefi Arz-ı Mevud olarak ifade edilen tüm coğrafyayı işgal etmektir. 1917 Balfur Deklerasyonu ile resmen başlayan işgal ve katliam, 1948 yilinda kurulan Siyonist terör rejimi ile sistematik bir hale dönüşmüştür. Yahudiler, israil'in kuruluş sürecinde Filistin topraklarının % 6'sina sahipken BM tarafindan 1948 yilinda Filistin topraklarinın % 56'si gasp edilerek Siyonist çeteye verilmiştir. Bugün israil, islam dünyasının kalbine saplanmıs gayrimeşru bir işgal yönetimidir. Siyonist apartheid rejim adeta mutlak kötülüğün merkezi olarak insanlığiın başına gelmiş en büyük felaketlerden birisidir. Yüz yıldır belirli aralıklarla devam eden vahşi katliam ve isgal eylemleri nedeniyle sabıkası soykırimlarla dolu olan israil, özellikle bir yıldan beri Filistin'de soykırim suçunu en vahşi şekilde işlemektedir. 365 gündür kesintisiz devam eden saldirılar sonucu on binlerce çocuk, kadın, yaşlı, hasta ve engelli ve yüzlerce gazeteci, sağlık çalışanı, insani yardım çalışanı katledildi. Israil'in terörü karşısında BM ve AB gibi uluslararası örgütler engelleyici bir rol üstlenmedikleri gibi, israil'i koruyup kollamaktadırlar. AB'ne üye ülkeler Israile silah ve para desteğinde bulunurken; BM Güvenlik Konseyi, Israil terör örgütünün dokunulmazlığını tescilleyen bir rol üstlenmiştir. Uluslararası ilişkilerde "israil istisnacılığı" olarak tanımlanan bu tavır, uluslararası mekanizmaları, hukuku, insan hakları sözleşmelerini işlevsizleştirmiş, uluslararası sistemin ana aktörü olan emperyalist batı ülkeleri bu Siyonist soykırımın ortağı olmuşlardır. Öte yandan katil israil'i en çok cesaretlendiren durum ise islam ülkelerinin bu vahşete karşı birlik içinde caydırıcı bir tepki göstermemeleridir. islam işbirliği teşkilatı üyesi ülke yöneticileri, halklarının beklentilerine uygun önemli bir adım atmamış, sessiz ve seyirci kalarak bu vahşetin büyümesinde pay sahibi olmuşlardır. işte bu durumda Batılı ülkele yönetimlerinin işbirlikçi tavirları ve diğer ülkelerin duyarsız yönetimlerine rağmen uyanan küresel vicdan ise insanlığın umudu olmuştur. Artık herkes anlamaktadır ki İsrail sorunu dünyanın kayıtsız kalamayacağı insani ve vicdani bir sorundur. Yüz yıldır yaşananlar göstermiştir ki İsrail uluslararası hukuk mekanizmalarında yargılanıp ceza almadığı ve yalnızlaştırılmadığı sürece sorun gerçek anlamda çözülmeyecektir. 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu, toprakları işgal edilmiş, soykırıma maruz kalırken yalnız bırakılmış Filistin halkının insani çırpınışını temsil etmektedir. Şehit Ahmet Yasin'in şahsında "Dirensek de öldürüyorlar, direnmesek de; biz direnmeyi seçtik" diyen Filistin halkinın meşru temsilcisi HAMAS, işgal, soykırım ve katliamlara karşı direnişe öncülük etmektedir. Arz-ı mevud safsatasıyla, saldırgan tutumunu Gazze, Batı Şeria ve tüm Filistin'den sonra Lübnan'a da taşımıştır. Siyonist rejimin bu azgın tutumu bölge halkları için açık bir tehdittir. Kıbrıs'a ve Türkiye'ye doğru sıçrayacağı açık olan bu cüretkâr tehdidin tüm dünyayı kaosa sürükleyebileceği görülmelidir. Azgınlıkta sınır tanımayan bu sapkın zihniyetin dünyayı ve insanlığı sürüklediği yer düşünüldüğünde uluslararası örgütlerin, devletlerin, kurumların ve fert fert her birimizin insani ve hayati sorumluluklarının olduğu unutulmamalıdır. Vicdanlı halkların gördüğü bu durum karşısında yönetimlerin de aklını başını toplayarak harekete geçmeleri gerekmektedir. Birleşmiş Milletlerde veto yetkisini kullanarak israil'i koruma altına alan güvenlik konseyi üyelerinin daha önce de örneği yaşanan şekilde genel kurul tarafından baypas edilerek duruma müdahale edilmesi vicdanlı halkların çağrısıdır. islam İşbirliği Teşkilatı, adının hakkını verecek bir uyanışla somut ve caydırıcı tedbirleri hayata geçirmek zorundadır. Filistin'e abluka uygulayan Ürdün ve Mısır gibi ülkeler ablukayı daha fazla geciktirmeden derhal kaldırmalı, bütün islam ülkeleri israil ile ticari ilişkilerini kesmelidir. Türkiye'de, bu zulüm ve tehdit karşısında tereddütlü davranan siyaset ve bürokrasinin tüm aktörleri, millî ve insani hassasiyetleriyle tanınan milletimizin beklentilerini karşılayacak somut politikalar izlenmelidir. israil"in devlet değil terör örgütü olduğu akademisyenine, gazetecisinden iş adamına, gencinden yaşlısına kadar her vicdan sahibi vatansever kardeşimiz, topyekân bir mücadele şuuruyla kenetlenerek ortak cephe oluşturmalı; israil ve yardakçılarına karşı katı bir boykot ve direniş sürdürmek üzere teşkilatlanmalıdır. Katillere göz kirpan, mesaj ve moral veren kaypak yaklaşımlar sergileyenlere karşı ortak tepki gösterilmelidir. iktidar ve muhalefetiyle belediyeler dâhil tüm kamu kurum ve kuruluşlarında Siyonizm'e destek veren ürünlere karşı boykot uygulanmalıdır. israil'e yönelik yaptırım kararını delen iş adamları soykırıma destek olma suçundan yargılanmalı bu yönde caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır. Üniversiteler Arası Kurul ve Yükseköğretim Kurulu tarafından akademik çalışmalarda index değeri arttırılarak muteber hale getirilen; bilimsel, akademik ve entelektüel müktesebatımız bedelsiz bir şekilde Siyonist yapıların hizmetine sunan anlayıştan vazgeçilmeli; küresel Siyonist akademik işgalin sona erdirilmesi için derhal harekete geçirilmelidir. Her geçen gün stratejik önemi artan dijital sektörler başta olmak üzere, gıda, tıp, teknoloji ve savunma sektörlerinden başlanarak, her alanda Siyonist terör tehdidine karşı adımlar atılmalıdır. Kültür, sanat ve sporun barış içinde bir dünyada anlamlı olabileceği gerçeğinden hareketle; sahneden, kürsüden, tribünden yükselen "soykırıma isyan" çağrısına herkes destek vermelidir. Özellikle kültür sanat camiası bir avuç Siyonist uşağının oluşturduğu mahalle baskısından kurtularak vicdanların sesine kulak verilmelidir.

Vicdan sahibi değerli Konyalılar! 

İnsanlık tarihi iyilerle kötülerin mücadelesinden ibarettir. Bizler tüm insanlığın can, mal, akıl, nesil ve inanç emniyetlerinin sağlandığı adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bu uğurda mücadele ediyoruz. Bugün bu inancımızın ve duruşumuzun gereğini yaparak bir araya geldik, adımlarımızı yeryüzünü cehenneme çeviren kötülerin ittifakına karşı isyan etmek için attık. Bu kararlı tutumumuzu, Siyonist israil yaptıkların bedelini ödeyinceye kadar devam ettireceğiz. insanlığa karşı sorumluluğumuzun gereğini yapacak mazlumların sesi, çığlığı olacak; Siyonist düzen ve onun işbirlikçilerine karşı direnişimize devam edeceğiz. 

Kahrolsun küresel emperyalizm!

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bingöl'de, binlerce kişi Aksa Tufanı’nın birinci yıl dönümünde yürüdü
Aksa Tufanı'nın yıldönümünde on binlerce Diyarbakırlı Gazze'ye desteğini haykırdı
Amasya’da birinci yılında Aksa Tufanı selamlandı!
Bartın’dan Aksa Tufanı’na selam…
Bitlis’te Gazze’ye destek eylemi