Komutanının Ağzından Nusra Cephesi…

Nusret Cephesi komutanlarından Ebu Umeyr, örgüt hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

İsmail Çoktan / Haksöz-Haber

Suriye’de savaşan en etkili İslamcı gruplardan biri olan Nusret Cephesi komutanlarından Ebu Umeyr, El Cezire’ye örgüt hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

"Bizler Suriye’de rejimin düşmesinden sonra Devlet’in nasıl olması gerektiğine karışmayacağız." diyen Ebu Umeyr, aynı zamanda Cephe’nin Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı örgüt ile arasındaki farkları da anlattı.

Ebu Umeyr, Nusret Cephesi’nin Esed rejimi düştükten sonra oluşturulacak devletin şekline karışmayacağını ifade ederek "Bizler Esed rejimi düştükten sonra eğer bir İslam devleti ikame edilirse bu devletin bir cüz’ü olmaya hazırız, aksi halde Suriye halkının bugün olduğu gibi gelecekte de iyiyi seçeceğinden hiçbir şüphemiz yoktur." şeklinde konuştu.

Ebu Umeyr, Suriye’de rejimin düşmesinden sonra istikrarın ve güvenin hemen tesis edilebileceğine inanmıyorum ve bunun içinde ‘’Nusret Cephesi olarak geçiş merhalesi tamamlanarak istikrara ulaşıldığında sözümüzü söyleyeceğiz’’ diyor.

Ebu Umeyr, çeşitli diller konuşabilen bir Suriyeli, üç üniversite diploması ve bir teknoloji şirketi sahibi ve Avrupa ve Arap coğrafyasında 20’den fazla ülkeyi ziyaret etmiş bir kişi. Kendisi şu anda Nusret Cephesinde emir ve kendi deyimiyle ‘’halkına yardım etmek ve korumak için’’ Esed rejimine karşı savaşıyor.

Ebu Umeyr, Nusret Cephesi’nin Suriye’de Esed rejimine karşı savaşan bütün gruplarla iyi ilişkiler içerisinde olduğunu vurguluyor ve Cephe’nin Suriye Ulusal Meclisi ve Suriye Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonunu tanımadığını ifade ederek ‘’Bize göre cephelerde  savaşan her savaşçı söz konusu oluşumlarda bulunan herkesten çok daha değerlidir’’ şeklinde konuşuyor.

İŞİD ile aralarındaki ihtilaflar etrafında da açıklama yapan Ebu Umeyr; bu konuda ‘’Herkes kendi işini yapıyor fakat medyada çıkan bazı kötü niyetli haberlerden sonra saflarda ayrışmalar yaşandı’’ demekle iktifa ediyor.

Barışçıllıktan Silaha

Silahlı mücadeleye katılması süreci üzerine de açıklamalar yapan Ebu Umeyr, kendisinin başlangıçta barışçıl gösterilere katıldığını ve enformasyonla uğraştığını fakat Hava Muhaberat Servisinde ve servise ait hastanelerde tutuklu bulunduğu esnada çeşitli işkencelere maruz kaldıktan sonra çıktığında gizli çalışan bir savaşçı gruba katılarak silah taşımaya başladığını söylüyor.

Bu gruba katıldıktan sonra da sorunların bitmediğine ve bu sorunların genellikle silah taşımaya ehil olmayan elemanların varlığından ve mali meselelerden kaynaklandığına işaret eden Ebu Umeyr, daha sonraları içlerinde devrimden evvel tanıdığı arkadaşlarının ve Saydana Hapishanesinden arkadaşlarının bulunduğu bir gruba geçtiğini ifade ediyor.

Ebu Umeyr sözlerine; ‘’Bu kişileri çok daha önceleri tanıyordum ve onlar tanıdığım en edepli ve ahlaklı kişilerdi. Sancağı altında savaştıkları örgüte katıldım, bu örgütün adı Cephet El Nusra idi. Emirleri benimle Suriye dilinde konuşunca bu grupta kalmaya karar verdim. Bunlar gerçekten ömrümde tanıdığım en ahlaklı insanlardı ve zarif bir edep taşıyorlardı’’ şeklinde devam ediyor.

Ona "Nusret Cephesi içerisinde örgütsel işler nasıl yürütülüyor? Mesela emir seçilirken hangi kriterlere dikkat ediliyor?" diye soruyoruz o da şöyle diyor: "Bunun çeşitli kriterleri var. En önemlileri emir olacak kişinin güzel ahlaka sahip olması, insiyatif alarak sağlam kararlar alması ve işleri yürütmeye ve sorunları çözmeye güç yetirebilmesi, ayrıca Cepheye yeni katılan kardeşlere iyi davranması ve halk nezdinde makbul bir kişi olmasıdır.’’

Bir Emir’in nasıl azledileceğine de işaret ederek ‘’Herhangi bir emir hakkında bir şikayet olur ve bu delillerle ispat edilirse bu emir azledilir. Tabii olarak bu şikayetlerin konusu asla gevşek davranamayacağımız meselelerdir’’ şeklinde konuşuyor.

Emir’in Görevleri

Emirlerin örgüt içerisindeki görevlerinden bahseden Ebu Umeyr; "Bir emir örgütte bulunan kardeşlerin itaat etmesi gereken bazı salahiyetlere sahiptir. Bu Allah'ın rızasıyladır, aynı şekilde büyük rolleri vardır. Bir emir savaş alanındaki bir komutan gibidir ve emri altında bulunan savaşçı kardeşlerden sorumludur." diyor.

Devam ediyor: "Emir kendisine en fazla yardımcı olanların ismini kaydetmeli ki ehil olanları emirliğe atama imkanımız olsun. Bugün emir isen yarın herhangi bir kişi senin emirin olabilir.’’

Bireyler arasındaki münasebetler için ise şöyle diyor: ‘’Kendi aramızdaki münasebetleri ise sadece İslam fıkhı belirliyor, birbirimizin gerçek adını bilmememize rağmen bizler kendi aramızda İslam fıkhını uyguluyoruz.’’

Cephe elemanlarının öldürülen arkadaşlarına nasıl muamele ettiğini de anlatıyor: "Bugün içimizden emir olan bir kardeşimiz şehid oldu, herkes ağlıyor ve onun şehid olarak kabul edilmesini temenni ediyordu. Bu muameleler onlara birbirlerinin hayatlarını korumalarını öğretiyor. Hiç kimse Cephe’ye içerde bulunan bir kişinin referansı olmadan giremez. Bu, cephe elemanlarını birbirine bağlayan münasebetleri güçlü kılıyor. Tabii ki bunlar aynı zamanda rejim tarafından muhtemel sızmaları önlemek içindir de."

Sivillerin Hedef Alınması

Ebu Umeyr diğer savaşçı gruplarla bağlantılı olduklarına işaret ederek şöyle diyor: ‘’Bizler, fikirlerini Kitab ve Sünnet’ten alan, yeryüzünde İslam şeriatını ikame etmeyi hedefleyen bir örgütüz ve mazlumları desteklemek için savaşırız.’’

Cephe çeşitli şehirlerde diğer mukatil gruplarla ortak operasyon odaları oluşturmaktadır, mesela Şam-Doğu Guta’da bir ortak operasyon odasının adı ‘’Efsane Askerler’’. Bunu Nusret Cephesi diğer mukatil örgütlerle oluşturuyor ve Nusret Cephesi bu ortak operasyon odasındaki en büyük örgüt. Bu operasyon odasının yaptığı operasyonlar oda adına yapılıyor ve oda ismiyle yayınlanıyor. Herhangi bir örgüt ismiyle değil, ‘’Bizler; Allah ve Rasulünün rızasını gözeten her oluşumun içinde oluruz.’’

Bu açıklamalardan sonra Ebu Umeyr, Nusret Cephesi’nin asla sivilleri hedef almadığını aksine Cephe elemanlarının sivillerin canları, namusları, malları ve çocuklarını korumak için kendilerini feda ettiklerini vurguluyor: ‘’Bizler her türlü vesileyle gerek patlamalar, gerek sniperler ve gerekse başka vesilelerle sadece katile karşı savaşıyoruz, kim bizim sivilleri hedef aldığımızı iddia ediyorsa yalancıdır, aksine savaşımız sadece onları korumak içindir.’’

Ebu Umeyr cephenin başka alanlarda da çalışmalarının olduğuna dikkat çekiyor: ‘’Mesela cepheye ait parasız hastane ve okulların yanında ayrıca yardım çalışmaları da mevcut’’ diyerek açıklama yapıyor.

Kendisine Nusret Cephesinin (ABD tarafından) terör örgütleri listesine dahil edilmesini sorduğumuzda ise şu yorumu yapıyor: ‘’Bu bizim için sadece şereftir’’.

Örgütün Finans ve Medya Ayağı

Örgütün finansmanı etrafında da konuşan Ebu Umeyr; ‘’Finans Cihad’ın dayanağıdır, mevcut şartlarda finanstan mahrum bir cihadın devam etmesi imkansız görülüyor, finans gerekli olan silahların sağlanmasını sağlar.’’ diyor. Ebu Umeyr, Cephenin en önemli finansal gelirinin ise düşmandan alınan ganimetler olduğunu söylüyor, fakat aynı zamanda ‘’İşlerine güvendiğimiz kardeşlerimizin yardımları’’ da bir diğer finans kapısı.

Ebu Umeyr, başka bir ülke tarafından finanse edilmeyi şiddetle reddediyor: ‘’Çünkü eğer başka bir ülke tarafından finanse edilirsek, bu bizi o ülkenin ajandasına uygun iş yapmaya zorlayacaktır. Bizim herhangi bir ülkenin ajandasına ters düştük diye faaliyetimizi durdurmamız imkansızdır. Bunun için temel olarak aldığımız ganimetlere güveniyoruz.’’

Ve Cephenin medyaya verdiği önem üzerine, ‘’Bizler medya ortamında fikirlerimizi aksettirecek gerçek yüzümüzün görülmesini önemsiyoruz. Bunun açık göstergesi de bugün bir emir olarak benim sizinle konuşmamdır. Bizler muharibiz ve sürekli olarak iletişimimizi kesmek için elektronik ortamdaki hesaplarımız kapatılıyor. Bizim hiçbir şekilde istediğimiz gibi medya ortamına ulaşmamıza izin verilmiyor.’’ Ebu Umeyr buna rağmen kendi fikirlerinin kitlelere ulaşması noktasında medya ortamından oldukça umutlu.

Konuşmanın sonunda Ebu Umeyr rejim düştükten sonra da Nusret Cephesinde kalacağını vurgulayarak şöyle diyor: ‘’Belki mustazafları korumak için başka bir İslam ülkesine giderim, yardımımıza muhtaç olan bu ülke belki Filistin olur belki de bir başka ülke.’’

 

Röportaj Haberleri

Suudi Arabistan'da İslam, sekülerleşme ve Bin Selman reformları
“Filistin özgürleşmediği sürece, bu travma asla geçmeyecek”
Netflix abonelerine yalnızca eğlence değil "politik görüşlerini" de satıyor
Nazmul İslam: Bangladeş’te devrim bir süreç esas mesele şimdi başlıyor!
"Sinvar’ın yolunu sürdüreceğiz"