Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği Başkanı Nurettin Özgenç, gayri ahlaki bankacılık yapan finans kurumlarının deşifre edilmesini istedi. Tefeci kuralları ile çalışan banka istemediklerini vurgulayan Özgenç, “Bankalara borcu bulunan esnaf ve KOBİ'ler üstte şenlik yapılan bir geminin altında kırbaçlanan kürekçiler gibi olmamalı” diye konuştu.
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, tefeci kuralları ile çalışan bankaları istemediklerini bildirdi. Özgenç, yaptığı açıklamada, Sağlık Bakanlığı’nın, tüketiciye ulaşıncaya kadar geçen süreçteki uygunsuz şartlar sebebiyle olumsuzlukların görüldüğü 114 damacana su satışı yapan markaları açıkladığını hatırlattı. Özgenç, bu örnekten hareketle Ekonomi Bakanlığı'nın da uygunsuz, gayri ahlaki bankacılık yapan finans kurumlarını deşifre etmesi gerektiğini savundu. Esnaf ve KOBİ'ler için bankaların çok önemli olduğuna dikkati çeken Özgenç, şunları kaydetti:
''Bu çevreler, ticaretinin büyük çoğunluğunu bankalar üzerinden yapıyor. Dolayısıyla bankalar ile reel sektör etle tırnak gibidirler. Biri olmadan diğerinin bir anlamı olmaz. Ancak bazı bankalar temerrüde düşen borçlar için faizin faizini işleterek alacağını katlarken ödeme güçlüğüne düşen esnaf ve KOBİ'ler ya dükkanını satmak zorunda kalıyor ya da bankaya teminat gösterdiği varlıklarının yok pahasına elden çıkarılmasına neden olunuyor.
Şayet uygunsuz ve ticari kurallar ile bağdaşmayan bankacılık yapılıyorsa bunlara müsaade edilmemeli. Bankacılık sektöründe esnaf ve KOBİ'leri faiz sarmalına sararak onları adeta ömür boyu borç ödemeye mahkum eden yani tefecilik zihniyetiyle çalışan bankaların adları kamuoyuna açıklanmalı. Bankalara borcu bulunan esnaf ve KOBİ'ler üstte şenlik yapılan bir geminin altında kırbaçlanan kürekçiler gibi olmamalı. Bazı bankaların alacaklarını tahsil edebilmek için 'bu kadarına pes yani' dedirten uygulamaları var. Acımasız tefeci kuralları ile çalışan bankaları istemiyoruz. Banka kazanırken esnaf ve KOBİ'ler kaybetmemeli. Biz, kazan kazan modeliyle çalışan bir Türk bankacılığı arzu ediyoruz. Diğer önemli bir husus ise bankalar güneşli havada verdikleri şemsiyeyi yağmurlu havada geri istememeli. Bu konuda ülkemizde faaliyet gösteren katılım bankaları daha insaflı davranıyor. Tefeci mantığıyla hareket etmiyorlar. En azından esnafın halinden anlıyor, borçlarına ödeme kolaylığı sağlıyorlar. Aynı şeyi diğer bankaların bazıları için söylemek çok zor.'' (Yeni Akit)