Kobanileştirme Siyaseti ve Taktiksel İnsani Kriz

Herkesin bilmesi gereken çıplak gerçek şudur: Hendek-barikat stratejisi AK Parti politikalarına bir tepki olarak kendiliğinden gelişen bir durum değil, planlı bir örgüt stratejisidir.

"Herkesin bilmesi gereken çıplak gerçek şudur: Hendek-barikat stratejisi AK Parti politikalarına bir tepki olarak kendiliğinden gelişen bir durum değil, planlı bir örgüt stratejisidir. Çatışanlar ise YDGH’ın da içinde yer aldığı ama ciddi bölümünü dağ kadrolarının oluşturduğu PKK’dır. Dolayısıyla mahallenin çocuklarıyla devlet arasında asimetrik bir çatışmadan bahsetmiyoruz. Dağdaki çatışmaların kentlere taşınmasından, dağ kadrolarının şehirlere inmesinden ve YDGH’ı da içeren yeni bir örgüt stratejisinden bahsediyoruz."

Av. Serdar Bülent Yılmaz, PKK’nin bölgede yürürlüğe koyduğu hendek ve barikat stratejisini yorumluyor.

KOBANİLEŞTİRME SİYASETİ VE TAKTİKSEL İNSANİ KRİZ

7 Haziran seçimlerinden sonra PKK’nın başlattığı şiddet eylemleri, örgütün daha önceden planladığı ve hazırlandığı üzere Kobani usulü şehir çatışmalarına dönüştü. Genellikle hendek siyaseti olarak ifade edilen bu yeni yöntem, örgütün bu güne kadar Türkiye’de denemediği bir eylem biçimi. Hendek siyaseti uyguladığı her yer birer birer Kobanileşirken, örgüt bunu bütün bölge sathına yaymanın çabasında.

Örgüt, ilk defa Kobani’de uyguladığı bu yöntemin Türkiye’de tutacağından emin bir şekilde başladı. Muhtemelen daha çok yığınak ve daha fazla silahlı unsurla, çok daha fazla noktada aynı anda bir silahlı kalkışma olarak düşündü bu eylemi. Ama çeşitli sebeplerle, hazırlıklarını tamamla(ya)madan erken başladı ya da başlamak zorunda kaldı.

Daha önce Türkiye içinde denemediği, Kobani’de ise arkasında Türkiye dâhil uluslararası güçlerin desteği ile tamamen boşaltılmış boş bir kentte yürüttüğü bu yeni yöntemin Türkiye’deki sonuçlarının kestirilemediği görülüyor. Kobani’den hareketle halkın büyük bir destek vereceği beklentisi bu yüzden boşa çıkmış durumda.

PKK/HDP, yaşanan trajedi ve mağduriyeti devlete fatura etmede halkı ikna edemiyor. Bu nedenle halk, örgütün ve HDP, DTK, DBP, HDK gibi yapılanmaların eylem çağrılarına kulak asmıyor. 150 - 200 kişiyle yapılan eylemler bazen 30- 40 kişiye kadar düşüyor. Bu güne kadar eylemlere en büyük katılım 2-3 bin kişiyi geçmedi. Halk tencere tava, ışık söndürme eylemlerine bile itibar etmiyor. Öyle ki lastik yakıp yol kapama eylemlerinde yeterli eleman bulamadıklarından belediye araçları ile sokak başlarına birer lastik bırakılıp yakılıp gidiliyor ve böylece her yerde eylem yapılıyor havası oluşturuluyor.

Ancak şimdiye dek kendi örgütsel hedeflerini Kürtlerin iradesi ve talebiymiş gibi yansıtan ve dayatan örgütün, Kürtlerin acılarını, mağduriyetlerini umutlarını, hassasiyetlerini, inançlarını önemsemesini beklemek saflık olacaktır.

Öte yandan örgütün insani krizleri bir taktik olarak derinleştirmeyi tercih ettiğini de görmek gerekiyor. Komitacı anlayışta halk mücadelenin dirisiyle olduğu kadar ölüsüyle de nesnesidir. Dolayısıyla insani krizi derinleştirmek örgüt açısından ahlaki bir sorun olarak görülmemekte.

(...)

YAZININ DEVAMI >>>

 

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm