Kobanileşen Ülkeye Başkan Olmak!

GÜNEY UZUN

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan memleketi Rize ziyareti sırasında yaptığı açıklamalar ile yine ülke gündemine yön vermeyi başardı. 7 Haziran seçimlerinden en yüksek oy aldığı illerin başında gelen Rize’den “moral” bulmuş olacak ki “başkanlık sistemi” arzusu depreşmişti. Erken seçime gidilen bir atmosferde böyle bir tartışmayı hangi akıl-strateji ile yaptığı ise sorulması gereken en önemli soru olsa gerek.

Son seçimde tek başına iktidar olamayan AK Parti, koalisyon olanaklarının tükendiği bir atmosferde ülkeyi erken seçime götürmeye hazırlanırken Erdoğan’ın başkanlık sistemi çıkışı hiç akıllıca değil. AK Parti’nin yapılacak bir erken seçimde oyunu artırması garanti bile değilken, tutup 340 ve üzeri milletvekillik ile başkanlık sistemi için anayasa değişikliğinin hayalini kurmak nasıl bir ihtirasın göstergesidir? Kaldı ki 7 Haziran seçimlerinde AK Parti ve Erdoğan’ın en büyük hatası milletvekili seçimlerini başkanlık sistemi için referanduma dönüştürmek idi. Sonuçta AK Parti tek başına iktidarı kaybetti. Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan olan Erdoğan şimdi kendisini darı ambarında mı görmekte?

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız.” sözünün karşılığı olarak Erdoğan nefretini partisine oy olarak devşirmedeki başarısını göz önüne alırsak başkanlık sistemi tartışmalarının en çok muhalefet partilerine yaradığı somut bir veri olarak karşımıza çıkar. Erdoğan’ın “başkanlık” için seçim meydanına inmesi ve Davutoğlu’nun vekâleten Erdoğan için oy istemesi Davutoğlu’nu silikleştiren en önemli yanlışlardan biri idi. Şimdi de Erdoğan’ın “10 Ağustos 2014 sonrası Türkiye’de yönetim sistemi bir anlamda değişmiştir. Yapılması gereken bu fiili durumun anayasal olarak kesinleştirilmesidir.” şeklindeki sözleri başta CHP ve MHP olmak üzere Erdoğan karşıtı cepheye yeni malzeme oldu.

Kaldı ki “fiili durum” sözleri ise tam bir fecaattır. Erdoğan başkanlık için fiili durum oluştuğunu söylerken, Kürt illerindeki fiili durumun ne olacağını acaba hiç düşünmüş müdür? PKK da “Ben özerlik ilan ettim, fiili durum oluştu, hadi bunun için anayasal düzenleme yapın.” demekte bir nevi!

Erdoğan’ın başkanlık hırsı AK Parti’ye zarar vermektedir. Erdoğancı çevrelerin her şeyi getirip başkanlık sistemine bağlayan, Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümü için tek çarenin başkanlık sistemi olduğu gibi yaklaşımlar şu an içinde bulunduğumuz tüm sorunların ciddiyetini ikinci dereceye düşürmekten başka işe yaramamakta. Erdoğan’ın her sözünü dalkavukça tevil eden danışman ve gazeteci-yazarlar kralın çıplaklığının gittikçe rahatsızlık verdiğini artık görmeliler.

Türkiye PKK tarafından adım adım Kobanileştirilirken Erdoğan’ın “başkanlık” hayallerine dillendirmesi açıkça siyasi basiretsizliktir. Hemen hemen her konuşmasında PKK’ya “Devletin gücünü test etmesinler.” diye hamaset kokan sözlerle sert çıkmaları kendi seçmen kitlesinin gazını almanın ötesine gitmediği görülmekte. Gelinen süreçte Hakkâri ve Şırnak’ı geçtik Erzurum’a kadar eylem yapan bir örgütle karşı karşıyayız. Bunda en büyük vebal (ihanet dememek için) Çözüm Süreci’ni bilerek PKK’nın lehine sürdüren iktidar partisine ait. Silahlı militanları ile Cizre’nin Nur mahallesini hendeklerle izole edip adeta kurtarılmış bölge ilan eden PKK’ya karşı iktidarın tepkisi Yalcın Akdoğan örneğinde olduğu gibi yalnızca serzenişte bulunmak, durum tespiti yapmak, “Böyle çözüm süreci olmaz.” gibisinden PKK’ya ricada bulunmanın ötesine geçmemişti. Eskiler pısırık, sinik, edilgen dindar tipolojiyi yermek için bir olay anlatırlardı. Kolunu büken adama karşı tek sözü “Muhterem, kolumu kıracaksın.” şeklinde olan müslümanın, kolunu bükmeye devam eden adama karşı son sözü “Muhterem, ben sana demiştim, bak kolumu kırdın.” şeklinde olurmuş. Şimdi de bölgenin birçok ilçesinde hendeklerle egemenlik ilanları ile karşı karşıya kalındığını görmekteyiz.

AK Parti hükümeti, 6-8 Ekim Kobani olayları sırasında güvenlik güçlerinin katliamları uzakta seyretmesinin nedeni olarak yasal düzenlemeleri göstermişti. Sonrasında çıkardığı yeni güvenlik düzenlemeleri ile artık bahanesi kalmamasına rağmen bırakalım Kürt illerinde, hatta İstanbul Gazi Mahallesi ve Ataşehir Mustafa Kemal Mahallesi’nde ellerinde keleşler, tabancalarla eylem yapan militanları güvenlik güçleri yalnızca uzaktan izlemekte.

Türkiye, ABD destekli PYD’nin Suriye’de inisiyatif almasına, Kobani ve Tel Abyad’ı ele geçirmesini uzaktan izlerken PKK/PYD’nin elde ettiği şehir savaşı tecrübesi ve silahları yalnızca Suriye’de kullanacağını düşünmek saflık değilse nedir? PKK/PYD’nin Suriye’de güç kazanıp, devletçilik oynamasının getirisi Türkiye’de de aynı oyunu oynama hevesinin kabarması ile sonuçlandı.

Erdoğan başkanlık sistemi ile ülkeyi oyalayacağına Türkiye ve Suriye’yi de içine alan yeni ve daha etkili bir PKK/PYD stratejisi geliştirmesi gerekmekte. Erdoğan ve AK Parti’nin başkanlık sistemine yoğunlaşıp azgınlaşan PKK saldırılarını bertaraf etmek adına etkin adımlar atmaması HDP ve MHP’ye fırsat vermek demektir. Her gün cenazelerin geldiği bir atmosferde Erdoğan’ın illa da başkanlık demesi ise milliyetçi-ulusalcı kesimlere karşı propaganda fırsatı verecektir. Şu konjektürde “PKK Terörü”nü dizginlemeden farklı gündemlere yelken açmak kendi şahsi ihtirasları için ülkeyi kan gölüne çevirmek şeklinde lanse edilecektir. Kaldı ki özellikle Sol-PKK çevreleri Çözüm Süreci’ni bitirilmesi ve akan kanda PKK’yı temize çıkarmak için “saray gladyosu”nu suçlamakta. Dolayısıyla Sol-PKK nezdinde zaten kuş tutsa hiçbir kadri kıymeti olmayan AK Parti-Erdoğan’ın bu propagandalara cevap vermek ve kendini temize çıkarmak gayretini bir kenara bırakarak, halkın beklentileri şeklinde ülkede güvenliği sağlaması en elzem gündemi olmalıdır. Salonlarda konuşmak yerine şehirlerin eli silahlı tüm unsurlardan temizlenmesi, halkın seyahat özgürlüğünün, mal ve can güvenliğinin sağlanması, PKK-HDP-KCK-DTP baskısından kurtarılması gerekmektedir.

Kobanileşen Türkiye’ye başkan olmanın nasıl bir prestiji olabilir? Hendekler tahkim edilmiş bölgelerin eli silahlı militanların kol gezdiği bir ülkeye “muhtar” bile olmanın bir esprisi olmadığı bir süreçte AK Parti ülkede güvenliğin tekrar oluşturamaz ve azgınlaşan PKK’yı dizginleyemezse yapılacak erken seçimde başarı sansı yakalayamaz!