Kobani olaylarıyla ilgili olarak başlıkta yer alan bu cümleyi kuranların nasıl bir lince maruz kaldıklarını sanırım hepimiz hatırlıyoruz. Üstelik bu lincin başını "Kürt dostu" kalemler çekti. Aynı saldırganlığı Gezi ve 17 Aralık'taki yargı darbesi sırasında da sergilediler. Ne Gezi'ye, ne 17 Aralık darbesine laf söylettiler. Kobani'de Kürtlerden daha çok Kürtçü, HDP'den daha HDP'ci, Kandil'den daha Kandilci kesildiler. 30'dan fazla sivilin katledilmesini "karşıt gruplar arasındaki çatışmaya" bağladılar. Binlerce işyerinin yakılmasını, binlerce esnafın ekmeğinin, hayatının, geleceğinin çalınmasını "Olmaması gereken şeyler" diyerek geçiştirdiler.
Oysa sokağı kışkırtan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bile bugün "Kobani olaylarında asıl hedef çözüm süreciydi" diyor. Demirtaş'ın sözleri bu tespitle sınırlı değil elbette, devamı şöyle: "Olaylarda bazı bölgesel istihbarat örgütleri ve uluslararası güçler de devreye girdi. Yaşanan olaylarda HDP küçük bir hedefti. Asıl hedef çözüm süreci ve bölgeyi yeniden dizayn etmekti."
Bu sözler yeterince açık; Demirtaş, Kobani olaylarını çözüm sürecine yönelik provokatif bir girişim olarak değerlendiriyor. Ancak bu açıklama yetmez; Kandil ve HDP, bu provokasyonun arkasındaki güçleri de açığa çıkarmak zorunda. Çünkü o güçler "Diren Kobani" sloganlarıyla kendileriyle birlikte hareket ediyordu. "Kobani çözüm sürecini hedef alıyor" diyenler ise bu cephenin saldırısına uğradı. O gürültücü çeteyi kendi yanlarından uzaklaştırmadan samimi olduklarına inanmamız zor.
Demirtaş'ın bu sözlerinin ardından sokağı kışkırtan "Kürt dostu" kalem erbabının ne düşündüğünü merak etmeye başladım. Gezi'de, 17 Aralık'ta olduğu gibi Kobani'de de kulaklara coşkuyla "çözüm süreci bitti" diye fısıldayanlar şimdi ne diyecek?
Eminim bu sözleri en son Demirtaş'tan duymayı bekliyorlardı; zira Kobani'nin çözüm sürecini hedef alan bir provokasyon olduğunu ilk söyleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dı. Demirtaş'ın bu noktaya geleceğini asla tahmin etmiyorlardı.
Görüyorsunuz süreç her şeye kadir!
Peki parti tabanını sokağa döken Demirtaş'ın bu değişimini neye borçluyuz?
Elbette ki hükümetin ve İmralı'nın çözüm kararlılığına. Hükümet kontrolü kaybetse ve Apo da örgüt üzerindeki ağırlığını yitirseydi Demirtaş, bugün, sokak olayları üzerine kahramanlık türküleri yakıyor olacaktı. 17 Aralık darbesinin arkasındaki medyayla birlikte faturayı hükümete çıkaracaktı.
DEMİRTAŞ'IN LİDERLİK MEKANİĞİ
Gerçek şu ki; Demirtaş, İmralı'dan gelen mesaj üzerine çark etti, Öcalan ve HDP heyeti arasındaki görüşmeden sonra da tümden ağız değiştirmek zorunda kaldı. Çünkü Öcalan, Kobani olaylarını çözüm sürecine yönelik bir darbe olarak değerlendirdi. Olaylarda derin devletin ve uluslararası güçlerin parmağının olduğunu söyledi. Bu sözlerin ne anlama geldiğini Demirtaş gayet iyi biliyor; çünkü bu değerlendirmelerin ucunda kendisi de var. Bu nedenle oyuna ayak uydurarak kendi yerini korumaya çalışıyor. Ama artık bu hiç kolay değil.
Demirtaş'ın liderlik macerası büyük yara aldı. Bunu fark ettiği için de "Beni bitirme kampanyası var" diyerek hükümeti suçluyor. İşin özü Demirtaş'ı kendisinden başka kimse bitirmedi veya bitiremez; çözüm sürecini sürekli zora sokan tutumu olmasaydı Demirtaş, sevilen sayılan bir parti başkanı olurdu. Kobani olayları sırasında ortak vicdanı yaralayan bir duruş sergilediği için tepkileri üzerine çekti.
Demirtaş aleyhinde oluşan rüzgârın sebebi bizzat kendisi; sorun ne hükümet kaynaklı ne de İmralı kaynaklı. Demirtaş'ın asıl sorunu kendi kaderini çözüm sürecine değil, çözümsüzlüğe bağlaması. Bilerek ya da bilmeyerek kişisel popülaritesini ilk günden beri çözümü zorlaştırmaya bağladı. Çözümü zorlaştıran her çıkışı alkışlarla ödüllendirildi. Zorlayıcı tutumuyla karşı mahallede sevildi, kahramanlaştırıldı. Karizmasını çözümsüzlükle oluşturdu. Demirtaş'ın liderlik mekaniği maalesef budur.
Öcalan'a karşı olan cepheyle birlikte hareket etmesi, çözümü zora sokacak işlere bulaşması ve Kobani olayları sırasında bu karşıt pozisyonunu açıkça sergilemesi onun siyasi geleceğini riske attı. Artık adı olan ama etkisi pek kalmayan siyasi bir figür kendisi.
AKŞAM