ABDULKADİR ŞEN'İN YAZISI:
“Keşke bir ağaç olsaydın ey Kobane!” ile başlıyor bugünlerde birçok yazı, Halep, Şam, Hama tarumar olduktan, ırzlar çiğnendikten, izzetliler aşağılandıktan, bebekler yüzer yüzer öldürüldükten ve mukaddes mekânlar "Ya Ali!" sloganlarıyla bir bir bombalandıktan tam 3 yıl sonra. Şimdi inanalım mı bizler gözlerimizi bütün hakikatlerin apaçık çehresine kapatıp da 3 yıl bir diktatörü en aşağılık ifadeler ve söylemlerle destekleyip Kobane için ağlayanların insanlığına…
Kobane düşerse insanlık düşer diyorlar… Halep, Şam, Bağdat bombalanırken düşmeyen insanlık Kobane’de düşer mi? Bu sahte insanlık rolü ve bu sözleri söylemek hakkı, zalim Esed’in yerli şebbihalarına düşer mi? Kobane düşerse insanlık düşermiş. 3 yıl boyunca 300.000 (yazıyla - üç yüz bin) masum insan öldü de şimdi Kobane’ye ağlayan birçoğunun yüreğine acı düşmedi. Kobane’yi yanı başındaki Halep’ten İdlip’ten, Haseke’den ayıranlar utansın. Kendi katliamcılarını kahraman ilan edenler, hümanizmi sadece kendi ırkına hasredenler utansın. 3 yıl boyunca Esed’i destekleyen, Suriye direnişini hedef gösteren ama şimdi Kobane için dünyayı ayağa kaldıranların insanlığı yere batsın. Eğer yere batacak kadar insanlıkları varsa…
Şimdi zalim Esed diktatörü ile iğrenç bir ittifak gerçekleştirmiş iki kesimin de birbirini suçladığını görüyoruz. Gezi eylemlerini organize eden kesimler Kobane’ye cılız destek veriyor diye PKK tarafından kınanıyor. Kullanılan şiirsel ifadeler de kendi içinde bir ikiyüzlülüğü barındırıyor. Bu ülkede ağaç olmak varmış ey Kobane...