Ersin Çelik, Yeni Şafak gazetesindeki yazısında Güney Kore’de ortaya çıkarak kısa sürede dünyanın birçok bölgesindeki gençleri etkisi altına alan K-Pop’u akımını ve arkaplanını yorumluyor:
İnternet servisimizin dosya haber editörü Tuğba Çakıroğlu bir süredir, Güney Kore’de ortaya çıkarak kısa sürede dünyanın birçok bölgesindeki gençleri etkisi altına alan K-Pop müzik grupları ve akımın fanları üzerine çalışıyor. Çalışmayı video olarak yayınladık ve adeta yer yerinden oynadı.Sadece Yeni Şafak’ın Instagram sayfasında bir kaç saat içinde çeyrek milyon izlendi ve gelen yorumlara yetişemedik. Dileyen internetten bulup izleyebilir. Tuğba’nın dosyasından önemli notları aktarayım… Kore Popu’na dair hiçbir unsur organik değil, tamamen plak şirketleri kontrolünde dönen bir dünya oluşturulmuş. Öncelikli hedef müzikten çok, görsel ve estetik olarak göze hitap etmek. Korkunç ve sistematik ilerleyen büyük bir pazarlama örneği sergileniyor. “Sesi güzel, dans edebilen birkaç arkadaş bir araya geldik, K-Pop grubu kurduk” diyemiyorsunuz. Sektörü dört şirket tekeline almış. Binlerce genç arasından seçtikleri üyeleri insan haklarını zorlayan bir disiplinle sıkı eğitime tabi tutuyorlar. Günde 18 saati bulan ses, oyunculuk, dans, dil, vokal, görgü ve nezaket eğitimleri alan üyelere zorla estetik ameliyatları da yaptırılıyor. Kliplerdeki o renkli, cıvıltılı, her daim gülümseyen K-Pop şarkıcıları aslında birer köleler. Öyle ki vücut ölçüleri bile imzaladıkları sözleşmelerle belirleniyor. Kızlar 50 kilonun altında olmak zorunda. Erkeklerin makyajsız görüntü vermesi yasak. Özel hayat yaşamak yasak. Halka karşı iyi imaj çizmek, devamlı gülümsemek, mutlu olduklarını göstermek zorundalar. Bu kölelik sözleşmelerinden çekilmeleri durumunda ise yüklü bir tazminat ödemeleri gerekiyor.
Peki, kameralar önündeki ışıltılı hayatın büyüsüne kapılan fanlar? Onlar bu katılıktan, köle düzeninden nasıl etkileniyorlar? K-Pop hayran gruplarından bahsediyorum. Büyük bir ihtimalle bu yazımdan dolayı beni de organize şekilde linç etmek isteyecekler. Türkiye’nin sorumluluk sahibi ve dertli sosyal medya uzmanlarından Said Ercan, uzun zamandır K-Pop müziği üzerinden gençlere kurulan tuzaklara dikkat çeken paylaşımlar yapıyor. K-Pop fanları ise Said Ercan’ı baş düşman ilan ettiler. Instagram hesabını kapattırmak için organize spam çalışmalarına kadar uğraştılar. Aynı şekilde geçtiğimiz yıl Gerçek Hayat’ta detaylı bir K-Pop dosyası yayınlayan Halime Kirazlı da benzer linçe maruz kaldı.
Dostum İsmail Kılıçarslan, K-Pop konulu yazısından sonra gelen tepkileri şöyle analiz etmişti: “Neredeyse bir din gibi savunuyorlar.”
Bu fanların hedefinde şimdi Yeni Şafak var. Fakat biz bu seriye devam edeceğiz. Yüzlerce aileden, anne-babadan mesajlar aldık. Bize çok sayıda yeni başlıklar açtılar. Bir anne ile yazıştım. Kızını bu akımdan çekip almış. Yazdıklarını özetle aktarıyorum ki, tehlikenin boyutunu bir nebze görmüş olalım: “Ersin Bey size kızımı çekip aldığımız süreçte yaşadıklarımızdan bazı tespitlerimi yazacağım. Süreç bizim için çok zor oldu... En büyük görev aileye düşüyor ve yasaklamak çözüm değil. Kızımı sabırla ve zamanla çekip aldık. Şimdi çok iyi. Fakat kızım üzerinden araştırdığımda, gençler arasında intihara kalkışanların dahi olduğunu gördük. Çok farklı şeylere şahitlik ettim. Cinsiyetsizlik başta geliyor. Yaşıt kızlar birbirlerine ilgi duymaya başlıyor fan sayfalarında tanışıp. Erkekler de özellikle bu siteleri bu K-Pop fanı olan kızlara yaklaşmak için kullanıyor. Çocuklar zamanla bu akımın disiplin altına giriyor. Türkiye ile saat farkı olduğu için K-Pop gruplarının özellikle BTS ve Blackpink gruplarının yeni şarkıları çıkacak diye uykusuz kalıp sabaha kadar o videoların YouTube yüklenmesini bekliyorlar. Tıklanma izlenme rekorları kırıyor bu videolar. Hatta PUBG bu kızların ilgisini üzerine çekmek için BTS ve Blackpink gruplarının ürünlerini koydu oyunun içine.”
Bu kahraman anne anlayış, cesaret ve sabırla kızını çekip almış ve şimdi diğer çocukları K-Pop akımından kurtarmak için uğraşıyor. Bana da bu yüzden ulaştı. Bize de yol gösterdi. Konuyla ilgili ikinci dosya haberi çocuklarını K-POP akımına kaptırmış aileler ile görüşerek yapacağız.
Çünkü hayranlar da K-Pop dünyası kadar katı ve sert. Her ebeveyn bu akımın katı dünyasını aşıp çocuklarına ulaşamıyor. Gençler inanılmaz fanatikleşiyorlar. Grup ya da soliste ait ne kadar bilgi, kıyafet, film, müzik, parça, davranış kalıbına sahipse kendini de o gruba ait hissediyorlar. Eğilimleri de iyi ya da kötü ayırt edemiyorlar. Kendileri olmaktan çıkıyorlar. K-Pop akımlarının en tehlikeli tarafı; fanlarına “cinsiyetsizlik” aşılaması. Bunu direkt yapmıyorlar. Solistlerin yaşam biçimleri, giyim kuşam ve makyajları bir süre sonra cinsiyetsiz bir kimlik inşasına dönüşüyor. Çin bu tehlikeyi gördü mesela ve efemine tiplere ekran yasağı getirildi. Türkiye’de uzun zamandır K-Pop üzerinden yürüyen bir tartışma var. Fakat yetkililer henüz bir adım atmadı. Birkaç duyarlı ismin kendilerini hedef yaparcasına tehlikeye dikkat çekmesi ise yeterli değil. Karşımızda bir müzik sektörü yok, büyük bir kültür endüstrisi var. Hedefte ise bu sektörün büyüsüne kapılmış ve anne-babasını dahi tanımayan çocuklarımız var. Bu meseleyi irdeleyerek aileleri bilgilendirmeye ve yetkililerin de eğilmesi için gündem yapmaya devam edeceğiz.