Kuzey ve Güney Dakota’dan geçmesi planlanan petrol boru hattına karşı hattın geçeceği alanda yerli halka ait topraklarda kurulan Sacred Stone Camp (Kutsal Stone Kampı) 22 Ekim Cumartesi günü bir kez daha yürüyüşe sahne oldu. Eylül ayından beri kampta süren direnişe ABD’nin tüm yerli halklarından ve çevre savunucularından büyük destek geliyor. Ancak boru hattını yapan şirket ve eyaletin direnişçilere karşı şiddeti de sürüyor.
Cumartesi günü boru hattını protesto etmek için çoğunluğu yerlilerden oluşan ve barışçıl bir gösteri yapan eylemcilere polis biber gazı ve coplarla müdahale ederek 141 kişiyi gözaltına aldı.
Arazi kısa zaman önce boru hattı geliştirme şirketi Energy Transfer tarafından satın alındı.Teksas merkezli boru şirketi 3 milyar 800 milyon dolarlık boru hattının çoğunun tamamlandığını öne sürdü.
Boru hattı Kuzey Dakota, Güney Dakota, Lowa ve Illinois'in içinden geçiyor. Proje ile Kuzey Dakota ile Illinois eyaletlerinin boru hatları birbirine bağlanmış olacak. Kuzey Dakota’da üretilen günlük petrol böylece güney eyaletlere iletilecek ve orada var olan boru hatları ile ihracat yapılan Meksika Körfezi’ne taşınabilecek. Boru hattı günde yaklaşık 500 bin varil petrol taşıyacak. Boru hattı başta Standing Rocks olmak üzere yerli halklara ait birçok toprak üzerinden ve kutsal kabul ettikleri sulardan ve mezarlıklardan geçiyor. Bu nedenle başını yerli halkların çektiği çevre aktivistleri direnişlerini sürdürüyorlar.
"TEMİZ İÇME SUYU İSTİYORUZ"
Göstericilerden biri, "Biz saygısızlık yapmıyoruz. Boru hattı için başka alternatifler bulabilirsiniz. Biz burada atalarımıza dua ettik. Biz burada aynı zamanda çalışan işçiler polis memurları ve aileleri için de dua ettik. hepimizin ortak yönü var. biz temiz içme suyu istiyoruz" dedi."
Gözaltına alınan göstericilerden Michael Bowersox “Bu eylemde Dakota boru hattının burada, Missouri Irmağı’nda, bulunan kutsal alanları yok etmesini engellemek için yer alıyorum. Ayrıca suyu korumak için ve bu toprakların ilk halkları ile yan yana gelecek kuşaklar için bu eyleme katılıyorum.” Diye konuştu.
Bir diğer eylemci Chepa Cubias ise şunları söyledi:
“Bu eyleme anneme karşı sorumluluğumu yerine getirmek için katılıyorum. Eğer annenizin vahşice saldırı altında olduğunu görürseniz hızla bedeninizi saldırganla anneniz arasına koyarsınız. Bu alan benim Lakotalı akrabalarım için kutsal olan mezarlara ait. Biz yerliler olarak temiz suyun sadece bir hak olarak görülmesinden öte suyun temiz kalmasını da sorumluluğumuz olarak anlarız. Bu nedenle bu toprakları korumak için burada bulunan toprağın sahiplerini dinlemeliyiz. Bu bizim sorumluluğumuzdur!”
Bu eylemin ertesi günü sabah erken saatlerde yerli halklar yeni bir kamp alanı daha kurdu. 1851 yılında imzalanan Ft. Laramie antlaşması ile Oceti Sakowin halkına bırakılan bölgede kamp (unceded territory) kurdu. Daha önce yürüyüş yapan göstericilere köpeklerle ve gaz bombaları ile saldırının yaşandığı bölgede ve boru hattı projesinin geçtiği hat üzerinde kurulan kamp muhtemel bir polis saldırısına karşı önlem olarak 3 yol üzerinde barikat kurdu.
Kampın koordinatörü yeni kamp alanı ile ilgili olarak şu açıklamayı paylaştı: “Bugün, Oceti Sakowin 1851 antlaşmasındaki haklarına dayanarak boru hattı projesinde geçen toprakları kamusallaştırmıştır. Burası yerli kontrolündeki topraklardır (unceded land). 1806 numaralı otoban bu kapsamda bloke edilmiştir. Bizler boru hattı projesi iptal edilene kadar bu bölgeyi işgal edecek ve burada kalmayı sürdüreceğiz. Burada şiddet içermeyen eylemler üzerine deneyim sahibi insanlara ihtiyacımız var. Biz hala şiddetsiz eylemler kullanıyoruz ve hala barışçıl bir şekilde bekliyoruz.”
Kaynak: Dünya Bülteni