Kızılay katliamı: Filistinliler kanun kaçaklarının yönettiği bir dünyada ihanete uğruyor

Kızılay ve sivil savunma ilk müdahale ekibinden 15 kişinin soğukkanlılıkla öldürülmesi büyük güçler tarafından kınanmadı. Bu çağ haydutların çağıdır.

Joe Gill’in Middle East Eye’da yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.

İsrail'in Gazze'ye yönelik 18 aylık soykırım saldırısından sonra şok olmak zor.

İnsanlığa karşı yüzsüzce işlenen suçlar norm haline geldi. Dünya güçleri buna karşılık hiçbir şey yapmıyor. En iyi ihtimalle oldukça zayıf bir endişe açıklamaları yapıyorlar. Şimdi ABD bununla bile uğraşmıyor. İki milyon Filistinlinin aç bırakılması ve nüfusun azaltılması için işlenen savaş suçlarına tamamen destek veriyor.

İsrail ve ABD, kimsenin onları durdurmayacağını çok iyi bilerek Gazze'de şiddetli bir etnik temizlik yapıyor.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), geçen yıl UCM'nin İsrail'in savaş suçları ve UAD'nin soykırım “makul riski” konusunda önemli gibi görünen kararlarına rağmen eli kolu bağlı oturuyor.

İsrailli anti-Siyonist yorumcu Alon Mizrahi bu hafta X'te bir paylaşım yaptı:

“İsrail ve ABD, Gazze'yi Filistinlilerden etnik olarak arındırma planlarını açıklayıp yürürlüğe koymaya başlarken, Uluslararası Adalet Divanı'nın, planlanan Refah eylemi hakkında çok bulanık bir dil kullandığı 24 Mayıs 2024'ten bu yana soykırımı görüşmek üzere toplanmadığını hatırlayalım.”

“O zamandan bu yana on binlerce kişi yok edildi ve yüz binlercesi yaralandı. Bebekler açlıktan ve donarak öldü ve binlerce çocuk uzuvlarını kaybetti.”

“UAD'den tek bir kelime bile çıkmadı. Siyonizm ve Amerikan emperyalizmi uluslararası hukuku hükümsüz ve geçersiz kılmıştır. Herkesin herkese istediğini yapmasına izin verildi. İkinci Dünya Savaşı sonrası maskeli balo gerçekten sona erdi.”

ABD, Joe Biden yönetimi altında, Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve sırıtan ABD sözcüsü Matt Miller, Filistinlilerin Amerikanın gönderdiği silahlarla öldürülmesinden duydukları “endişe” hakkında göstermelik açıklamalar yaparlardı. (“Öldürme” gibi net bir kelimeyi asla kullanmazlar, her zaman “failsiz ölümleri” tercih ederlerdi).

Bugün Donald Trump rejimi altında, uluslararası diplomasi ritüellerine saygı maskesi bile bir kenara atılmış durumda.

Bu orman kanunudur ve kazanan, kendilerine ait olduğuna inandıkları şeyleri ele geçirmek ve yollarına çıkanları susturmak ve yok etmek için üstün güç kullanan hükümettir.

Acımasızca hedef alındı

Geçtiğimiz hafta Filistin Kızılay Derneği (PRCS), sivil savunma ve BM personelinden oluşan bir grup, Gazze'nin güneyindeki yaralı Filistinlileri kurtarmak üzere İsrail'in hava saldırısı düzenlediği bölgeye hareket etti.

PRCS, Birleşmiş Milletler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) gibi harap olmuş, kuşatma altındaki savaş bölgesinde Filistinlilere temel sağlık hizmetleri sağlayan Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin yerel şubesidir.

Diğer uluslararası yardım gruplarıyla birlikte, İsrail tarafından defalarca ve acımasızca hedef alındılar.

Bu durum 23 Mart'ta İsrail güçlerinin sekiz PRCS üyesini, Gazze sivil savunmasının altı üyesini ve bir BM ajansı çalışanını ölüme terk eden iğrenç ve kasıtlı bir katliam gerçekleştirmesiyle devam etti.

İlk müdahale ekibinden 14 kişinin cesedi, öldürülmelerinden bir hafta sonra Gazze'nin güneyindeki Refah'ta bulundu. Araçlar parçalanmış ve cesetler toplu bir mezara atılmıştı. Bazıları parçalanmış, birinin başı kesilmişti.

Filistin Sağlık Bakanlığı bazı cesetlerin elleri bağlı, başlarında ve göğüslerinde yaralar olduğunu açıkladı.

Sivil savunma sözcüsü Mahmud Basal, “Bu mezarın araçlarından sadece birkaç metre uzaklıkta bulunması, [İsrail] işgal güçlerinin kurbanları araçlardan indirdiğini, infaz ettiğini ve ardından cesetlerini çukura attığını gösteriyor,” dedi ve bunu “Gazze'nin modern tarihte tanık olduğu en acımasız katliamlardan biri” olarak tanımladı.

BM'nin Gazze'deki insani işler ofisinin başkanı Jonathan Whittall ise şunları söyledi: “Bugün, bayramın ilk günü, geri döndük ve sekiz PRCS, altı sivil savunma ve bir BM personelinin gömülü cesetlerini çıkardık. Üniformaları üzerlerinde öldürülmüşlerdi. Kurumlarına ait olan üzerleri işaretlenmiş araçları kullanıyorlardı. Eldivenlerini giyiyorlardı. Hayat kurtarmaya gidiyorlardı. Bu asla olmamalıydı.”

Bundan tam bir yıl önce, 1 Nisan 2024'te yedi “World Central Kitchen” çalışanının öldürülmesi gibi, kurbanları İngiliz, Polonyalı, Avustralyalı, Filistinli ve ABD-Kanada çifte vatandaşı olan önceki ölümcül saldırıların ardından da hiçbir şey olmadı.

Düzinelerce hatta yüzlerce Filistinlinin katledilmesinde görülmeyen tepkiye rağmen İsrail, Batılı güçler ya da BM tarafından yaptırıma tabi tutulmadı. Ve böylece İşgal devleti yardım görevlilerini öldürmeye devam etti.

İsrail geçtiğimiz ekim ayında UNRWA'yı “terör” grubu ilan etti ve 280'den fazla çalışanını öldürdü ki bu sayı Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de öldürülen 408 yardım çalışanının büyük bir kısmını oluşturuyor.

Bu son katliama uluslararası tepki ne oldu? Sıfır.

Resmi sessizlik

Pazar günü “Save the Children”, “Filistinliler için Tıbbi Yardım ve Hristiyan Yardım Kuruluşu”, İngiltere'de yayınlanan Observer gazetesine verdikleri ilanlarla, İsrail'in Gazze'ye yönelik yeni saldırılarının ardından İngiltere hükümetini İsrail'e silah tedarikini durdurma açıklaması yaptılar: “David Lammy, Keir Starmer, harekete geçmemeniz insanların hayatlarına mal oluyor.”

İngiltere başbakanı, yakın müttefiki İsrail'in zulmü hakkında yorum yapamayacak kadar meşgul. Çünkü “yasadışı göçmenleri” İngiltere'den sınır dışı etmekle meşgul. Maalesef kamuoyu önünde hiçbir şey söylemedi.

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Lammy; Myanmar depremi, NATO, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırıları ve Güney Sudan'da yeniden tırmanan gerilimin azaltılması ihtiyacına ilişkin açıklamalar yapmak için zaman bulabiliyor.

Myanmar'ın İsrail ve Gazze konusunda kamuoyuna yaptığı son açıklama, İsrail'in 18 Mart'ta şafak vakti 400'den fazla Filistinliyi katletmesinden birkaç gün sonra, 22 Mart'ta geldi: “İsrail'in Gazze'deki saldırılarını yeniden başlatması dramatik bir geri adıma işaret etmektedir. Fransa ve Almanya'nın yanı sıra İngiltere de acilen ateşkese geri dönülmesi çağrısında bulunmaktadır.”

Yaklaşık 200 çocuğun katledilmesine ilişkin bir kınama yine yok.

Middle East Eye'ın yorum talebine yanıt olarak bir Dışişleri, Milletler Topluluğu ve Kalkınma Ofisi sözcüsü şunları söyledi: “Bu ölümler karşısında öfkeliyiz ve olayın şeffaf bir şekilde soruşturulmasını ve sorumluların hesap vermesini bekliyoruz. İnsani yardım çalışanları korunmalı, sağlık ve yardım çalışanları işlerini güvenli bir şekilde yapabilmelidir.”

“Gazze'deki yardım ablukasının kaldırılması ve tüm tarafların rehineleri kurtarmak ve çatışmaya kalıcı bir son vererek iki devletli bir çözüm ve kalıcı bir barış sağlamak için ateşkes müzakerelerine yeniden başlaması çağrısında bulunmaya devam ediyoruz.”

Bu makale yazılırken Lammy X'te bir açıklama yayınladı ve her zamanki gibi kimin savaş suçu işlediğinden doğrudan bahsetmekten kaçındı. “Gazze, 400'den fazla kişinin öldürüldüğü, insani yardım görevlileri için en ölümcül yer olmaya devam ediyor. Son zamanlarda meydana gelen yardım görevlisi ölümleri bunu bir kez daha hatırlatıyor. Sorumlular hesap vermelidir.”

Kanunsuzluk çağı

2025'in yenidünya düzeni kanunsuz bir düzendir.

Büyük güçler ve müttefikleri haritayı şiddet kullanarak yeniden düzenlemeye kararlıdır: Filistin, ABD'nin desteğiyle zorla İsrail'e dâhil edilecek. Ukrayna, ABD'nin desteğiyle doğu bölgelerini Vladimir Putin'in Rusya'sına kaptıracak.

Yemen'den Lübnan'a ve Grönland'a (henüz ABD'nin bir işgal planı yok, ancak Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance'in her açıklamasında ruh hali daha da yükseliyor) daha küçük uluslar  - cezasız - bir şekilde saldırıya uğrayabilir.

Bu her zaman bir dereceye kadar böyle olmuştur. Yine de savaş sonrası dünyada uluslararası hukuka bağlılık, ABD ve Sovyetler Birliği de dâhil olmak üzere büyük güçlerin resmi tutumuydu.

Ancak İsrail'in hiçbir zaman uluslararası hukuka ayıracak vakti olmadı. Güç haktır doktrininin öncüsü oldu. Bu doktrin artık baskın doktrindir.

Uluslararası hukuk ve uluslararası yardım devre dışı kalmıştır.

Geçtiğimiz perşembe günü İngiltere'de bir grup genç aktivist, Gazze'deki soykırıma karşı barışçıl direnişi tartışmak üzere Londra'nın merkezindeki Quaker Friends House'da bir araya geldi.

Polis binayı bastı ve altı genç kadını tutukladı. Böyle bir polis eylemi birkaç yıl önce düşünülemezdi, ancak son hükümet döneminde çıkarılan yeni yasalar barışçıl toplantılara yönelik bu tür baskınları giderek daha yaygın hale getirdi.

Bu çağ haydutların çağıdır. İster Filistin'de, ister Londra'da ya da Columbia Üniversitesi'nde olsun, insan hakları ve barış için ayağa kalkan herkes artık devletin düşmanıdır.

*Joe Gill, Financial Times, Morning Star ve Middle East Eye gibi gazeteler için Londra, Umman, Venezuela ve ABD'de gazeteci olarak çalıştı. London School of Economics'te Dünya Ekonomisi Politikaları alanında yüksek lisans yapmıştır.

Çeviri Haberleri

Ben bir sayı değilim, Gazze'den gerçek bir hikâyeyim. Lütfen beni unutmayın
İsrail öldürüyor, yalan söylüyor ve Batı medyası buna inanıyor
'Anne, ölmek istemiyorum!'
Netanyahu Macaristan'da, dünyadan soyutlanmış durumda
Oğlum alevler içinde bir dünyada doğdu