Kızgınlar/Küskünler ve Saadet Oyları 23 Haziran’ı Nasıl Etkiler?

Mehmet Acet, 23 Haziran’da ortaya çıkacak sonuç üzerinde belirleyici etkisi olacağını kaydettiği bağımsız adaylara giden oylar, kızgınlar/küskünler ve Saadet oylarına dikkat çektiği yazısında bunları kucaklayacak bir stratejinin önemini vurguluyor.

Mehmet Acet’in Yeni Şafak’ta yayımlanan konuyla alakalı yazısı (09 Mayıs 2019) şöyle:

İstanbul İçin Büyük Kapışma

Özge Akman, Doğan Duman, Aysel Tekerek, Lütfi Yılmaz, Mehmet Yıldız, Muhammet Ali Canca, Vedat Öztürk, Hüseyin Karabulut…

Muhtemelen hiçbirinin isimlerini dahi duymadığınız bu kişiler, 31 Mart’ta İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri için bağımsız aday olarak yarışanların bir bölümünü oluşturuyor.

Fazla yer kaplamasın diye hepsinin ismini yazmadık.

Toplam sayıları 24.

Yüksek ihtimal, birçoğu ‘İş olsun’ diye ya da üzerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yazan havalı bir kartvizit hazırlamak için aday olmuşlardı.

Ama şimdi muhtemelen her birinin ayrı ayrı kapısı çalınacak, kimlerden oy aldıkları araştırılacak, imkân ya da ihtiyaç varsa işbirliği yapılacak.

Çünkü 23 Haziran’da İstanbul’da ipi göğüslemek isteyen tarafların önümüzdeki bir buçuk ay boyunca 1 oy’u bile heba etmeden hareket edeceklerini tahmin ediyor olmalısınız.

Bu 24 ‘kartvizit adayın’ 31 Mart’ta aldıkları oyların toplamı 14 bin 657.

Yani İstanbul İl Seçim Kurulu’nun 17 Nisan’da Ekrem İmamoğlu’na verdiği mazbatada geçtiği haliyle iki favori aday arasındaki 13 bin 729’luk farktan daha fazlasına tekabül eden bir miktar.

SAADET PARTİSİ TABANI NASIL BİR KARAR VERECEK?

Ak Parti ve CHP’nin 23 Haziran için bir oy hesabıyla hareket edeceğini söyledik ama bu mantıkla yürütülecek bir çalışma için, 31 Mart’a katılmış küçük siyasi partilerin alacağı kararlar, bağımsız adayların alacağı kararlardan daha önemli olacak.

Yenilenecek seçimde ne yapacağına bir türlü karar veremeyen Saadet Partisi örneğin…

17 Nisan’da verilen mazbatada Saadet Partisi adayı Necdet Gökçınar’ın 103 bin 364 adet oy aldığı yazıyordu.

Bu rakam Ak Parti adayı Binali Yıldırım ile CHP adayı Ekrem İmamoğlu arasındaki farkın 7,5 katına tekabül ediyor.

Bu da demek oluyor ki, 31 Mart’ta Saadet Partisi’ne oy verenlerin 23 Haziran seçimleri için yapacakları tercih, doğrudan seçimin kazananını belirleyebilir.

Lakin Saadet Partisi yönetimi adaylarını çekip çekmeme konusunda henüz bir karar veremedi.

Doğrusunu söylemek gerekirse tuhaf bir gerekçesi var bunun.

Temel Karamollaoğlu yönetimi, her durumda Ekrem İmamoğlu’nun işine yarayacak bir formül arayışı içerisinde.

Böyle bir durumda parti yönetiminin ne yapması beklenir?

Çıkıp, “Adayımızı CHP adayı lehine çekiyoruz” demeleri.

Ancak, bu açıklamayı şu an için yapamamalarının başka bir gerekçesi var.

“Eğer böyle yaparsak, yani adayımızı İmamoğlu lehine çekiyoruz dersek, 103 bin 364 oy bizim istediğimiz adrese gider mi” korkusu/kuşkusu…

Haliyle bu kararsızlık hali, tabanını kontrol edemeyen bir siyasi parti hüviyeti çıkarıyor karşımıza.

Saadet Partisi aday çıkarırsa mı CHP’ye daha çok yarar, çıkarmaz İmamoğlu lehine çekiliyoruz derse mi?

Temel Karamollaoğlu’nun “Geniş istişareler yaparak karar vereceğiz” dediği konunun çerçevesi bu.

Bu durumda Saadet Partisi yönetiminin bile yönetemediği bir tabandan söz ediyoruz demektir.

Ak Parti açısından ‘tavanın’ tutumunu değiştirmeye dönük yapacak bir şey yok gibi görünüyor.

Ama kendi tavanının bile nereye gideceğinden emin olamadığı ‘Saadet tabanı’ için özel bir kampanyanın yürütülmesi, iyi bir fikir olabilir.

31 Mart’ta Demokratik Sol Parti de İstanbul’dan bir aday çıkarmış, çıkarılan aday 30 bin 884 oy almıştı.

Aradaki 13 bin 729’luk farkı dikkate aldığımızda, DSP’nin binde 36’lık oyunun da ne kadar cazip hale geldiği anlaşılabiliyor.

SONUCU ‘PİŞMAN OLANLAR’ BELİRLEYECEK

Kuşkusuz hem Ak Parti, hem de CHP genel merkezlerinde bu hesapların hepsi ince ince yapılıyor bu aralar.

Ancak İstanbul sonuçlarını her durumda 1 Nisan’dan bugüne yaşananlar ile bugünden itibaren önümüzdeki 1,5 ay içerisinde yaşanacak olanların ortaya çıkaracağı atmosfer belirleyecektir.

-Ak Parti’ye kızgın/küskün olduğu için 31 Mart’ta sandık başına gitmeyen ya da tercihini başka partiden yana kullananlar arasında sonucu gördükten sonra pişman olanların oranı acaba ne kadar?

-2015’te 5 ay arayla yapılan Haziran/Kasım seçimleri arasında pişmanlık duyup da oy tercihlerini güçlü bir şekilde değiştiren faktörler, 23 Haziran için de geçerli olacak mı?

-Yoksa rüzgâr bu defa tersten mi esecek?

23 Haziran’ın galibinin kim olacağı sorusunun bugünden bir cevabı yok elbette.

İlerleyen günler, haftalar içerisinde yapılacak kamuoyu yoklamaları, anketler belki önceden bir fikir verecektir.

Ama şimdiden şu kadarını söyleyebiliriz:

23 Haziran;

31 Mart seçim sonuçlarını ve 36 gün boyunca neler olup bittiğini gördükten sonra Ak Parti adayına oy vermediğine pişman olanlarla, seçimlerin yenilenmesi kararı nedeniyle Ekrem İmamoğlu’nun mağdur edildiğine inananlar arasında geçecek bir karşılaşma olacak gibi görünüyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!