Ahiretin ilk aşaması diyebileceğimiz kıyametin gerçekleşmesinin ne zaman olacağı konusu insan zihnini meşgul etmiştir1 ve etmektedir. Kur'an’a göre, Kıyâmet kesindir ve yakındır. Ne zaman gerçekleşeceği yalnız Allah’ın bilgisi dahilindedir (Lokman, 31: 34). Kur'an’da bu konuda sorulduğu belirtilen soruların amacı çoğu zaman peygamberi zor durumda bırakma ve istihza içeriklidir: “O inkârcılar seni gördükleri zaman, seni alaya alıyorlar ve ‘İlâhlarınızı diline dolayan bu mudur?’ diyorlar. Halbuki onlar Rahmân'ın kitabını inkâr ediyorlar. İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size yakında (azaba dair) alametlerimi göstereceğim. Şimdi siz acele etmeyin. ‘Doğru sözlü iseniz (bildirin) bu vaad ne zamandır?’ derler.” (Enbiya, 21: 36-38). Kur'an müşriklerin bu alaycı tavrını cevapsız bırakmamaktadır: “De ki: Çabucak gelmesini istediğiniz şeyin (azabın) bir kısmı herhalde yakında ensenize binecektir." (Neml, 27: 71).
Bir rivayete göre Kureyşlilerden bazıları bir rivayete göre de Yahudilerden bir grup2 gelip Rasulullah (s)’a dünyanın son bulma tarihini sormuşlardır. Konu Kur'an’da şöyle belirtilmektedir: “(Ey Peygamber), sana Son Saatten soracaklar, ‘Ne zaman gelip çatacak?’ diye. De ki: ‘Doğrusu, buna dair gerçek bilgi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O’ndan başka açığa vuracak kimse de yoktur. (O Saat) göklere ve yere bütün ağırlığıyla çökecek ve sizi mutlaka umulmadık bir anda yakalayacak.’ Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: Ona dair gerçek bilgi ancak Allah katındadır; ne var ki, insanların çoğu (bundan) habersizdir.” (Araf, 7: 187). Görüldüğü gibi Allahu Teala o saatin insanlara kapalı olduğunu ifade etmektedir.
“Bütün yeryüzü kıyamet günü Allahu Teala’nın avucundadır. Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüştür. Ve sûra üflenmiştir. Göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yıkılmıştır. Ancak Allah'ın dilediği müstesna.”3 (Zümer, 39: 67-68). Kıyamet gerçekleşirken o gününün sarsıntısı çok büyük olacaktır. Öyle ki, insanların onu göreceği günde, her emzikli kadın başının çaresine bakmak için emzirdiğinden uzaklaşır. Ve her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları hep sarhoş bir halde görürsün. Halbuki sarhoş değillerdir. Fakat Allah'ın azabı çok şiddetlidir (Hac, 22: 1-2). Çocukları ihtiyarlatacak o günden inkârcıların kendini kurtarmaları mümkün değildir. O günün dehşetinden gök yarılır (Müzzemmil, 73: 17-18).
Kıyametin ne zaman kopacağı ve Hz. Muhammed (s)’in onun vaktini bilip bilmediği konusundaki spekülasyonlara aldırış etmemek gerekir. Çünkü Kur’an onun vaktini Allahu Teala’tan başka kimsenin bilmediğini söylemekte ve ikinci bir bilenden söz etmemektedir. Onun için kim olursa olsun birinin kıyametin ne zaman kopacağını bildiğini söylemek ve bu şekilde inanmak, Kur’ın kesin olarak söylediğini yalanlamak anlamına geldiğinden sahibinin dinin dışına çıkmayla karşı karşıya getirir. İnsana düşen onun vaktini öğrenme çabası içinde olmak değil, ahirette nimete kavuşacak kimselerin arasında yer almaya çalışmaktır.
Dipnotlar:
1- Hz. Muhammed (s)’den önce de Kıyametin gerçekleşmesi konusunda Hz. İsa’ya da soru yöneltilmişti. Ancak o da bu konuda bir bilgiye sahip değildi: “Fakat o gün ve saat hakkında ne göklerin melekleri ne de oğul, yalnız Babadan başka kimse bir şey bilmez.” (Matta, XXIV: 36; Markos, XIII: 32).
2- Taberî’ye göre her iki ihtimal de mümkündür bkz. Taberi, Muhammed bin Cerir, Câmiu'l-Beyan an Te’vîli Âyi’l-Kur'an, 24 c., Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 2000, XIII, 293.
3- Ebu Hureyre hadisinde Allahu Teala’nın istisna tuttuğu kimselerin rableri katında rızıklanmakta olan şehitler olduğunu söylenmektedir. Mukatil, kastedilenin Cebrail, Mikail, İsrafil ve ölüm meleği olduğu kanaatindedir. Birtakım alimler de “istisna tutulan kimseler”in tayini konusunda sahih bir haber nakledilmediğini söylemektedirler bkz. Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî (ö. 671 h), el-Câmi’ li Ahkâmi'l-Kur'an, 10 c. (20 cüz), 2. bs., Daru’l-Kütübi’l-Mısriyye, Kahire, 1964, XIII, 241.