Kıvrıkoğlu’nun işi zor!

Abdurrahman Dilipak

Gözler Kıvrıkoğlu’nda..

Genelkurmay’da Balyoz ve Ergenekon sanıklarını kurtarma operasyonu haberi bundan sonra da tartışılacağa benziyor.

Genelkurmay Başkanı yeni TSK yasası ile ilgili olarak hükümete kurumsal görüş bildirmek için elbette bir çalışma başlatabilir.. Ama bunun adresinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı değil, doğrudan Genelkurmay Başkanlığı olması gerekirdi.. Bu çalışmaya MSB’den bir müsteşar yardımcısı, Hukuk Müşavirliği’nden birilerinin de katılması gerekirdi.. Hatta jandarma, dolayısı ile İçişleri Bakanlığı’ndan da birilerinin bulunması gerekmez miydi? MSB’ye bilgi verilmesi gerekirdi, “Biz bu yönde bir şey başlatıyoruz” diye..

Niye KKK bünyesinde böyle bir çalışma yapılıyor? Pekala bu gerekçe ile Genelkurmay’dan izin alınıp, sonra da bu çalışma Balyoz ve Ergenekon sanıklarını kurtarmaya dönük bir operasyona dönüştürülmüş olamaz mı?

Futbolcular arasında “dakika bir gol bir” diye bir deyim vardır. Bu iş buna benzedi.. Zaten Kıvrıkoğlu adı Encümen-i Daniş, “1000 yıl sürecek”, Kıbrıs’ta kendine yönelik bir suikasttan kıl payı kurtulmasının ardından olayın üzerinin örtülmesi sebebi ile hep toplumun yakın ilgi alanı içinde olan bir ismin, bu gibi konularda çok daha dikkatli olması gerekirdi. Eğer bu işler böyle devam edecek olursa, Başbuğ ve Çevik Bir’in başına gelenler, Kıvrıkoğlu’nun da başına gelebilir..

Gözler aynı zamanda Jandarma Genel Komutanı’nın da üzerinde olacaktır.. Hem görevin hassasiyeti, hem de geçmişteki rolleri dolayısı ile..

Komutanların artık şunu bilmeleri gerek, bu işlerde artık gizlilik dönemi bitti.. Hatta bu gibi kripto özelliği taşımayan konuları gizli bir şekilde halletmeye çalıştığınızda bu işler daha çabuk duyulur..

Bana kalırsa, son olayla ilgili olarak, hukuk müşavirleri, tutukluları kurtarmadan önce kendi durumlarını zora sokacak emir ve talimatlar karşısında yüzlerini hukuka dönerek bu konuda hukuki mütalaa bildirmelidirler.. Yoksa arkadaşlarından boşalan yere kendisi çıkmadan kendisi de arkadaşlarının yanına gider de kimse bu defa kendine yardım etmez. Bu konu bu işe karışanlar için ders olsun.

Hatta Genelkurmay, MSB ve İçişleri Bakanlığı’nın, bu toplantıya katılanlar hakkında, toplantıda ele alınan konular ve yapılan çalışmalar hakkında bir soruşturma başlatması gerekir.. Bu izni kim ne için istedi ve konu nasıl böyle bir noktaya geldi? Bu konuda kim ne çalışma yaptı ve bundan sonraki adım ne?

Ben GKB’den, daha ilk günden itibaren, askeri kurumların içinde darbe ve çeteye, yolsuzluklara, astlarına kötü muamele ve ahlak dışı davranışlarda bulunanlarla ilgili bir iç denetim başlatmasını beklerdim.. Aynı şekilde sadece karargah ve kışlada değil, askeri vakıflar ve dernekler, bunlara bağlı askeri işletmeler, orduevi ve sosyal tesisler konusunda da bir iç denetim başlatırdım. Yoksa haber vereyim yarın basın bunları da ele alır ve toplum tartışmaya başlarsa, o zaman yapılacak açıklamalar zevahiri bile kurtarmaya yetmeyebilir.. Evet evet, THK’dan Mehmetçik Vakfı’na kadar, birileri bu kurumları denetlemeden TSK kendi kendini denetlemeli! Bir usulsüzlük yoksa sorun da yok.. Ama bu denetimin “yapılıyormuş gibi” yapılmaması, varsa suç belgelerinin imhası yönünde olmaması gerek. Bu yeni bir suç oluşturur çünkü. Denetim girmeyen kuruma savcı girer! Bakın TSK içinde kapalı mekanda sigara içen komutanların denetlenmesine kadar gider bu iş. Oturduğu yerden kolunu uzattığında sigarasının külü için, elinde küllükle dolaşan emirerlerini gördük biz!

Tevfik Diker, “Paşaların % 90’ı CHP eğilimlidir” diyordu. % 5 yakını da İP’çi imiş.. Ben o kadar olduklarını sanmıyorum. Her zaman her toplulukta güce, güçlüye, iktidara yakın duranlar % 25-30 arasındadır.. Kimi gelecek umudu ile, kimi korku faktörü ile saf değiştirir.. Bazıları da ciddi bir iç hesaplaşma geçirerek değişir ki bunların sayısı da az değil.. Her zaman % 10-15 kadar, baskı rejimlerinden korktukları için kendi kimliğini gizleyen insanlar vardır..

Diker’in dediği doğru ise, birileri, Ergenekon’un avukatlığını üstlenerek, Meclis’te “Silivri’den tutuklu kaçırma” planları yaparken, kışlada birilerinin bu paralelde çalışmalar yapması pek sürpriz olmamalı..

Keşke Kıvrıkoğlu daha ilk günden böyle bir “temizlik harekatı / mıntıka temizliği” ile adını duyursa idi. Kendinden öncekiler yanlış yaptılar ve “evrak imha ekipleri” kurdular ve başlarına gelenler ortada!

Aslında Kıvrıkoğlu ile ilgili birçok eleştiri var ama, benim bu isimle bir sorunum yok.. Yeni GKB olduğunda kendine mektup yazmıştım, hatta Kıvrıkoğlu’nun cami karşıtı biri olmadığını yazmıştım, onun emrinde çalışan kişilerden duyduğum kadarı ile.. KKK’nın icraatları, sadece kendi için değil, kuzeni, eski GKB için de ve kendi kariyeri açısından da önem taşıyor..

Toplumsal aktörler ve tabii bu arada paşalar ne yaptıkları kadar, başkaları tarafından bu şeylerin nasıl anlaşıldığına da dikkat etmeleri gerekir..

Selam ve dua ile.

YENİ AKİT