Kıtlık döneminde aile içinde kaynak yönetimi

MURAT KAYACAN

Yûsuf sûresi 65. ayetinde anlatılan olay, aile bireyleri arasında dayanışma ve paylaşımın kıtlık dönemlerinde nasıl hayati bir önem taşıdığını açıkça gösterir. Bu yazıda Hz. Yûsuf’un kardeşlerine gösterdiği cömertliğin ve aile bağlarının, zorlu ekonomik koşullarda nasıl bir dayanışma örneği sunduğunu inceleyeceğiz. Klasik ve modern dönem Kur'an yorumlarından yararlanarak bu olayın günümüz insanı için hangi dersler barındırdığını ele alacağız. Bu yazı, sadece dini bir anlatı değil, aynı zamanda aile içindeki sevgi, saygı ve iletişimin çetin şartlarda nasıl güçlendiğine dair bir hatırlatma olacak.

Allah, kullarına karşı pek lütufkârdır. Hz. Yûsuf aracılığıyla muhtaç durumdaki kardeşlerine alışveriş için yanlarında götürdükleri bedelin iadesi, Allah’ın rahmetinin bir tezahürüdür: “Zahire yüklerini açtıkları zaman bedellerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. ‘Ey Babamız!’ dediler. Daha ne istiyoruz? İşte bu götürdüğümüz bedellerimiz de bize iade edilmiş. Ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz. Bir deve yükü daha zahire de alırız. Bu az bir ölçektir.” (Yûsuf 12/65). Hz. Ya’kūb’un oğullarının ona “Ey babamız!” şeklindeki hitabı, saygı ve sevgi ifadesi olarak kullanılmıştır. Bu, aile içindeki hiyerarşi ve babaya duyulan saygıyı göstermektedir. Aynı zamanda, aile içindeki iletişimin yumuşak ve ikna edici bir tonda olduğuna işarettir. “Daha ne istiyoruz?” ifadesi, “Baba senden bir şey istemiyoruz.” şeklinde de anlaşılmaya müsaittir; çünkü ilk gidişleri için onlara lazım olan miktar onların haberi olmadan yüklerine konulup iade edilmiştir. Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin, “bedeller” yerine “bedellerimiz” demeleri, sevinçlerini gösterir. “Bu az bir ölçektir.” sözüyle Mısır’dan getirdiklerini az bulduklarından ya da kardeşleri Bünyamin’i de Mısıra götürmekle alacakları fazla yükün, Mısır’ın hazinelerinden sorumlu kişiye (Hz. Yûsuf) fazla gelmeyeceğini söylemek istediler. “Kolayca alınacak bir yük, Bünyamin ile hemen alıp döneriz.” kastıyla söylemiş de olabilirler. Eğer bu sözü Hz. Ya’kūb söylemişse “Bir ölçek daha fazla alacaksınız diye Bünyamin’i de kaybetmek istemem. Oğlumu az bir ölçek yiyecek için riske atmam.” demek istemiş olur.

Yukarıda dikkat çekildiği gibi Yûsuf sûresi 65. ayet, kıtlık dönemlerinde ailenin nasıl bir arada durabileceğine ve kaynakların nasıl etkin bir şekilde yönetilebileceğine dair önemli dersler sunmaktadır. Hz. Yûsuf’un cömertliği, henüz tekrar bir arada olamadığı ailesinin iç ilişkilerini güçlendirmekle kalmamış, aynı zamanda ülkeler arası ticareti de teşvik etmiştir. Bu durum, kriz anlarında liderlik, adalet ve şefkatin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Hz. Ya’kūb’un oğulları, karşılaştıkları zorluklara rağmen, babalarının rızasını kazanma ve aileyi bir arada tutma çabası içindedir. Bu çabalar, aile bağlarının ve karşılıklı güvenin, kriz dönemlerinde ne kadar hayati olduğunu ortaya koymaktadır. Ayetin günümüze mesajı, zorluklarla karşılaşıldığında ailenin önemine dayanışmanın gerekliliğine ve her zaman Allah’a tevekkül etmenin değerine dönüktür.  Bu tür zor dönemlerde aile içinde sevgi, saygı ve güven korunmalı, Allah’ın lütfundan ümit kesilmemelidir. Bu ayet hem bireysel hem de toplumsal düzeyde dayanışmanın, adaletin ve hikmetli davranışların insanları daha güçlü kılacağını ve zor zamanlarda bile yüce Allah’ın rahmetinden umut kesmemenin gerekliliğini (ez-Zümer 39/56) öğretmektedir.

Sonuç olarak Hz. Yûsuf’un cömertliği ve Hz. Ya’kūb’un aile içi liderliği, sadece tarihsel bir olay değil, bugün de her birimiz için ilham verici bir ders niteliğinde. Peki, bizler bu zorlu zamanlarda ailemizle ve sevdiklerimizle nasıl bir dayanışma içinde olabiliyoruz? Her birimiz, ailemiz ve toplumumuz için bu tür zorluklar karşısında ne kadar cömert ve destekleyici olabiliyoruz?