Başlık benim değil. Bir başkasından alıntı da değil. Bilmece gibi oldu ama, kusura bakmayın.
Hemen konuya girelim.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Edirne Şube Başkanı Ayten Durmuş’un vecizesinden uyarladım, yukarıdaki başlığı ben..
Şöyle diyor, Çağdaş Yaşamcı Emekli Öğretmen Durmuş: “Cami mi kalmadı? İmam fazlalığı mı var?”
Ne için söylüyor bunu?
Okullarda Din Kültürü dersi var ya..
28 Şubat sürecinde, ilahiyat fakülteleri hemen hemen öğrenci alımlarını sıfıra indirmişlerdi ya..
Sonuçta; fakülteler öğrencisiz kalınca, 10 sene sonrasında bugün de, ilköğretim/ortaöğretim okullarında, Din Kültürü’ne girecek öğretmen bulunamaz oldu..
Ne yapılmalı?
Milli Eğitim Bakanlığı, ders bazında çözümler bulmuş!
Öğretmeni olmayan ders, Din Kültürü dersi mi? Okulun yakınındaki caminin yüksekokul mezunu imamına rica ediliyor. Çok cüzî bir ücretle Din Kültürü dersine girmesi sağlanıyor.
Öğretmeni olmayan ders, İngilizce mi? O bölgede oturan, İngilizcesi iyi, ama başka meslekle meşgul yüksekokul mezununa rica ediliyor. Cüzî bir ücretle gelip, kadrolu öğretmen göreve başlayıncaya kadar, derslerin boş geçmesi önleniyor.
Bu sisteme karşı çıkıyor Çağdaş Yaşamcı hanım..
Daha doğrusu; sisteme tümüyle değil de, sadece din dersleri bölümüne karşı çıkıyor!
Oysa; Çağdaş yaşamcı hanım ve benzeri istemezükçüler dürüst olsalar, ilke uğruna karşı çıkıyor olsalar, sistemdeki tüm uygulamaya itiraz etmeleri gerekir.
İngilizce öğretmenlerinin de, Biyoloji öğretmenlerinin de, resim öğretmenlerinin de, dışarıdan karşılanmasına karşı çıkmaları gerekir.
Ama bunu yapmıyor hanımefendi ve ekibi..
Tek dertleri var onların; “Din Kültürü dersi”
Güzel de gerekçe bulmuş, Çağdaş Yaşamcı öğretmenimiz.. Şöyle diyor gerekçesini açıklarken: “Öğretmen olmanın kıstasları vardır, herkes öğretmen olamaz. Nasıl biyologlar, kimyagerler öğretmen olamaz deniyorsa, imamlar da olamaz. Cami mi kalmadı? İmam fazlalığı mı var? Bunu anlamış değiliz. Amaç, imam yetiştirmekse, bu kabullenilemez!”
Nasıl da gerçeği çarpıtıyor, Çağdaş Yaşamcı hanım, görüyor musunuz?
Sanki imamlar, kadrolu öğretmen yapılıyor.
“Biyologlar öğretmen olamaz” denilirken, “Kadrolu biyoloji öğretmeni olamaz” deniliyor.
Yoksa geçici olarak; ders boş geçmesin diye, biyolog da giriyor derslere, filolog da!
Ama ben, Çağdaş Yaşamcı bu hanımın gerçek yüzünü ortaya koyacak, çok daha net bir soru yönelteyim kendisine..
“Affedersiniz, Çağdaş Yaşamcı hanım (pardon bayan).. Milli Güvenlik derslerine, kim giriyor, söyler misin!”
Kekelemeye başlamıştır, Çağdaş Yaşamcı bayan..
Onun yerine ben cevap vereyim..
Okulun bulunduğu yere göre, ya bir Albay. Ya bir Yarbay.. Ya bir Binbaşı, Yüzbaşı.. Hatta bir Üsteğmen..
İyi de; imam için geliştirdiğiniz o gerekçeler, bu subaylar için de geçerli değil mi?
Onlar için de söylüyor musunuz, “Öğretmen olmanın kıstasları vardır. Herkes öğretmen olamaz” diye?
Onlara dönüp, “Kışla mı kalmadı” diyor musunuz? “Subayları okullarda istemiyoruz” sloganları ile “Subay fazlası mı var” diyor musunuz?
Demiyorsunuz!
O halde, sizin derdiniz ne?
Söyleyin Çağdaş Yaşamcılar... Nedir sizin derdiniz?
Edirne’sinden, Kars’ına kadar.. Nerede Çağdaş Yaşamcı biri varsa, mantık hep bu..
Din namına ne varsa, hepsine eleştiri getirmek... Ama aynı eleştirileri, diğer konularda kesinlikle yapmamak..
Bunların “en iyiliksever” olarak tanıttıkları bile, utanmadan “Başörtülüye burs vermeyiz” dememiş miydi?
Böylece anlaşılıyor işte, gerçek amaçları nedir?
Gerçek amaçları; camideki din eğitimini engellemekle yetinmeyip, Anayasa emri ile okulda öğretileni de sulandırmaktır. Din dersini, müzik öğretmenine, resim öğretmenine teslim etmektir!
YENİ AKİT