Halil Kışlacık, Yeni Akit gazetesindeki yazısında son dönemde Türkiye'de artan kripto para dolandırıcılığını değerlendiriyor:
Ne şekilde kullanıldığını açıklamak için; her hafta bülten yayınlanan “para” için ortaya atılan “Kayboldu” yalanına inanacak kadar dünyadan bihaber insanların var olduğu bir dünyada, “kripto para”yı da güvenilir bulanların olur.
Malum, “Bir kripto para borsası hortumlanmış, sahibi yurtdışına kaçmış” haberleri gündemi işgal etti.
Borsanın hesapları dondurulmuş ve sahibinin hesabındaki 31 milyon liraya da el konulmuş...
62 kişi gözaltındaymış...
Kırmızı bülten çıkarılmış, sahibi aranıyormuş, Arnavutluk nezdinde de girişim başlatılmış...
Bu saatten sonra ne anlamı var?
Kaybeden çoktan kaybetti...
•
Kural basit; “kurum”u olmayan para olmaz.
Bir devlet ya da güvenilir bir kurum çıkar, karşılığı değeri gösterir, o değere bağlı bir elektronik ödeme yöntemi çıkarır, o belki kabul edilebilir ama, o bile günümüzde sıradan vatandaşın çözüm bulamayacağı elli tane güvenlik riski taşır.
Siber saldırılara karşı ne kadar önlem alınabilecek?
Doğal afet ya da kötü niyet sebebiyle manyetik alana maruz kalan sürücüler nasıl korunacak?
•
Mevcut kripto varlık sistemi bir gün güvenilir bir hale gelebilir ama, o gün bugün değil.
Şimdi o hortumlandığı söylenen borsanın sahibini yakalayıp buraya getirsen, hadi hesabındaki paraya el koydun da, o borsadaki kripto varlıkları nasıl bulacaksın? Buldun diyelim, nasıl geri alıp sahiplerine teslim edeceksin?
Edebiliyorsan, zaten bu, kripto varlıkların temel özelliği anonimliğin aslında bir illüzyon olduğu anlamına gelir, o da sistemin kendisi açısından başka bir sorun.
Ya o varlıklar başka bir değer için ödeme aracı olarak çoktan kullanıldıysa?
•
Harcanacak elektriği, hesaplamayı yapacak bilgisayar sistemini ve yazılımını başkası üretsin, biz bunları satın alıp birleştirelim; o da kendi kendine çalışıp bize para kazandırsın...
Sizce de bu işte bir yanlışlık yok mu?
Bu iş bu kadar basit olsa, o şikayet ettiğiniz sermaye sahipleri, sizin elinize bırakır mı bu işi?
Adam devletlerin parasının değeriyle oynamaya kalkıyor, devletsiz paranın değeriyle mi oynamayacaklar?
Hani “ek gelir” çabasındakine hak veririm de, kolay yoldan zengin olma heveslileri daha kaç kere kandırılacak?
Önce “Tosuncuk”u besleyip büyüttüler, şimdi de bunu; kaçanı...
Yarın başka biri çıkar, yine bu kolay para peşindekileri çarpar, yine oturur ağlarlar.
“Gerçek” değer üreterek kalkınmaya niyetlenmediğimiz müddetçe de, “müreffeh bir hayat sürme ümidi”yle, elindeki üç beş kuruşu bu işlere bağlayanların sayısı da azalmayacak.