Son günlerde ekonomik hayatımızda hayli hareketli günler yaşanıyor.
Türkiye’de doların/avronun değeri zıplıyor. Birkaç haftalık süreçte, dolar ve avro lehine % 15’lere varan artışı yaşıyoruz.
Buna paralel olarak, İMKB’de de, hisse senetleri yine rekor seviyede değer kaybı yaşıyor....
Bunlar,Türkiye için bir ekonomik krizin göstergesi mi?
Şu anlık pek değil.
Yumruklar hayli ağır ama..
Görünen o ki, yumrukların hedefi olan boksör, bir dev!..
Yumrukları atıyorlar ama, küçücük bir sendeleme yok.
Sendeleme olmadığını nerden çıkarıyorum?
Dargelirlilerin durumundan.
Dolar değer artırsın..
Hisse senedi değer kaybetsin..
Dargelirliye ne?
Önemli olan, bu sürecin faturasının, dargelirliler aleyhine yönlendirilmemesi.
İşin faturasının, büyük kârlar elde eden şirketlerin, kârlarından fedakarlık etmesi noktasına yöneltilmesi....
Bugün merkezi hükümet ekseninde ardı ardına yapılan toplantılar da, bunu gösteriyor..
İşin ayrıntısına girmeye hiç gerek yok..
Akbank daha üç gün önce, “Son altı ayda, 1.4 milyar dolar net kâr elde ettik” açıklaması yapmadı mı?
Bu kadar büyük kârlar elde eden holdingler, bu süreçteki kayıplardan ne derece etkilenir ki?
1.4 milyar dolar değil de, 1 milyar dolar kâr elde etseler, ne olur ki?
Zorunluluk mu var, 1.4 milyar dolar kâr etmek için..
Dolayısı ile yapılması gereken; atılan yumrukların dargelirlilere değil, büyük holdinglere yönlendirilmesinin sağlanması...
Mevcut hükümet de, bunu yapıyor işte..
Çok basit bir örnek..
İŞKUR, dolar değer kazanınca, hemen satışa geçmiş.
Piyasaya 160 milyon dolar satılmış.
Tabii yüksek kurdan..
Bazı aklı evveller, “Merkez Bankası’nın emri ile bu satış yapıldı” diye eleştiri yöneltiyorlar ama..
Merkez Bankası’nın isteği olsa ne olur, olmasa ne olur?.. İŞKUR, üç ay beş ay önce 1.5 TL’den aldığı doları, şimdi daha yüksek değerden satıyorsa, ülke adına sevinmeniz gerekmez mi?
Kısa günün kârı, üç tane holdingin kasasına mı gidiyor?
Kamu kurumunun kasasına giriyor..
Hatırlayın 2001 krizini..
Dolar 0.630 TL’den, bir anda 0.950 TL’ye ve sonrasında daha yukarılara fırladığında, kimler, hangi özel bankalar ne rantları devşirmişlerdi..
Fırsatçıların günüdür, bu günler..
Oturdukları yerden, milyonlar kazanırlar..
2001 krizinde öyle olmamış mıydı?
Devalüasyonun kokusunu alan bürokratlar, hemen döviz alıp, bir gecede % 50 para kazanmamışlar mıydı?..
Her biri bir holdingin yan kuruluşu olan bankalar, tam 5.3 milyar doları, Merkez Bankası’nın kasasından düşük kurla kendi kasalarına koymuşlardı.
Hatırlayın, Akbank’ından İş Bankası’na kadar kimler Merkez Bankası’ndan düşük kurla dolar alıp, büyük paralar kazanmışlardı?
Hatta MerkezBankası’nın o günkü başkanı, devalüasyonu öğrenir öğrenmez, kendi özel hesabından düşük kurla dolar alıp, ertesi günü de bu parayı, ÇağdaşYaşamı Destekleme Derneği’ne, yardım adı altında aktarmaya kalkışmamış mıydı?..
Nice burunlarından kıl aldırmayan büyük patronlar, düşük kurla aldıkları dolarla, büyük voleler vurmamışlar mıydı?
O günün rantı, büyük holdinglere, derin bürokratlara aktarılmıştı..
Şimdi, kısa günün kârı, İŞKUR’un kasasına giriyor..
Niye bundan rahatsızlık duyuluyor ki?
Yarın; bilemediniz birkaç gün sonra, dolar yine inecek. 2001’de olduğu gibi, tepede kalacak değil ya..
Ki dün akşam saatlerinde inmeye de, zaten başladı..
İŞKUR’un sattığı yüksek kurlu dövizin tatlı kârı da, böylece kamu kurumunun kasasında kalacak..
Bunda eleştirilecek ne var?
Söyleyin, CHP’nin iş bilmez ekonomistleri, bunda ne var?
Bugünkü Merkez Bankası Başkanı, sizin Ecevit’inizin başbakanlığında olduğu gibi, özel hesabını dolara mı çevirdi ki, böyle şiddetli eleştiriler yapıyorsunuz?
Bırakın, 2001’de holdinglere akan rant, 2011’de kamu kurumlarının kasasına, böylece dargelirlinin cebine aksın!
YENİ AKİT