Kırmızı Kitap’ta Yeni Bir Örgüt Tanımı

Hükümet'i MGK'da görüşecek kadar taciz eden Fethullah Gülen Hareketi Suriye, Filistin, Mısır ve Türkiye Müslümanları için bir tehlike.

HAKSÖZ HABER

Abdurrahman Dilipak bugünkü yazısında sadece uluslararası güçlerle paralelleşen ve idari-siyasi-hukuki kumpaslar kuran domine edilmiş bu cemaatin kıriminal suçları üzerinde durmamış. Bizatihi dindar olan bu camiayı ümmet ve ülke aleyhinde suç işlemeye itebilen mesihçi-mehdici ezotorik din algıları üzerinde durmuş. Ayrıca benzer ezotorik telakkilere ve muharref telakkilere sahip sufi tarikatların, Şii ve Selefi telakkilerin de potansiyel ve yürürlükteki zaaf ve tehlikelerine dikkat çekmiş.

***

Kırmızı Kitap’ta yeni bir örgüt tanımı: FETÖ

Abdurrahman Dilipak/YENİ akit

 

Yeni bir illegal örgütümüz daha var: FETÖ.

Bana kalırsa FETÖ sadece bir illegal örgüt değil. Yeni bir din. Kadıyanilik gibi, Bahailik gibi, Evrenesoğlu gibi, o adam yeni bir dinden söz ediyor. Kendi de bu dinin yeni nebisi gibi sanki.

Bilmem biliyor musunuz, Fetullah Gülen geçen hafta Cuma günü İstanbul’da bir yakınının oğlunun düğünündeydi.

İnanmadınız değil mi, ama onun “cemaati” buna inanıyor. Buna inanan, sadece bu örgütten değil, çevrede o kadar çok farklı dini grublar var ki! Efendi hazretlerinin abdest suyunu içerek şifa bulacağına inanan bir sürü insan dolaşıyor ortalıkta... O Kâbe’yi, tavaf ederken bir bakıyorsunuz, siz onun bedeninin Kâbe’nin etrafında döner görürken o göklere yükselmiş.. Ya da Cebrail’le birlikte dünyanın bir başka yerine gitmişler, tayyi zaman, tayyi mekan olmuşlar.. Bir bakmışız Hz. Hamza kılığına, Hızır’ın kisvesine bürünmüş kâinatın bir başka zaman ve mekân boyutunda yolculuğa çıkmış..

O öldükten sonra da dünyayı ziyaret etmeye devam edeceğinin farkında değilsiniz galiba. O ölümsüz artık.. 3’ler, 7’ler, 40’lar dergâhınsa nebilerle, resullerle birlikte, 124.000 alemin idaresinde görev alacak. Yani ondan kurtulamayacaksınız..

Şaka yapmıyorum. Sizin gümrük polisleriniz onu yakalayamaz.. Bazen bir başkasının rüyasında, bazen bedeninde manen tecelli edebilir.. Onun bir yerden bir başka yere gitmesi için pasaport, vize filan gerekmez.. Ne yani sizin polisiniz Hızır aleyhisselamı mı yakalayacak. Çarpılır.. Yanar!

Bu tür yapılar sadece bizde yok, onu da bilseniz.. Bizdeki Sufilerin içinde bu tür inanç sahipleri var da, Şiilerde yok mu?.. Ahmedi Necad’ın Mehdi beklentisi nereden kaynaklanıyordu.. Hüccetiye hareketi nasıl bir hareketti. Zaten Mehdi-Mesih tartışmasına girerseniz içinden çıkamazsınız.. Daha onlarca grup var Şia içinde.. Selefiler desen bir başka alem.. Al birilerini vur ötekilere..

Elbette İslam dünyası bunlardan ibaret değil, ama bilelim ve görelim ki, tek tehdit İsrail’den, Masonlardan, Haçlılardan gelmiyor.. İçimizdeki bu grubların arasında da yine bunlardan birileri var.. Onu da unutmayalım..

Dikkat edelim, şeytan bizi Allah’la aldatmasın. Kafamızı kiraya vermeyelim. Din büyüklerimizi İlah ve Rab edinmeyelim..

“Hoca efendi” son olarak yine söyledi söyleyeceğini, meydan okudu, tehdit etti, teslim olacaklarını, merhamet dileneceklerini söyledi.. Gülen tabanına hem umut veriyor, hem de aslında kendilerine karşı olanlara meydan okurken tabanına da umut yanında korku salıyor. Kim onlarla beraber olursa onlar da aynı helakı paylaşacaklar, o inanca göre çünkü. Son açıklaması “Şefkat tokadı”ndan daha ileri bir şey.. Dinlerini de, dünyalarını da kaybedecekler, rezil-rüsva olacaklar..

Bu açıklamalardan sonra diyalog ve hoşgörü dönemi kapanmış gözüküyor.. Geri dönüp yeni bir düzen kurmaları da artık mümkün değil.. Özellikle son MGK toplantısından sonra Gülen Hareketi’nin Kırmızı Kitaba kaydedilmesinden sonra bu işin geri dönüşü artık çok kolay olmayacak demektir..

Bilmem farkında mısınız, sanki Apo ile Gülen takas edilmişti. Birinin gidişi, ötekinin gelişi aynı zamana denk geldi.. Bu planı yapan üst akıl, eğer Gülen’i devre dışı bırakacaksa, yerine yeni birisini bulacak demektir.. Buna da hazırlıklı olmak gerekir.. Bu çerçevede Dumanlı-Kışanak arasındaki arka kapı buluşması ve derin diyalog, yeni hoşgörü açılımının istikametini de bize göstermektedir..

FETÖ ile sadece polis, yargı, bürokratik, idari ve siyasi yargı kararları ile mücadele edemezsiniz. Bu tip inançların beslendiği ezoterik bir bataklık var.. Bunu da görmek gerek..

FETÖ farklı bir örgüt, onunla mücadelenin farklı yöntemlerle yapılması gerekir.. Şunu da görmek gerekir ki, bu örgütün sosyolojik bir tabanı olmamakla birlikte, kendilerinin “özgül ağırlık” dedikleri pozisyonlara sahip etkili, biyonik robotlara dönüştürdükleri, her kesimden ve meslekten bir profesyonel orduları var.. Bunlar bu dine inanıyorlar ve masum görüntülerinin arkasında çok tehlikeli olabilecek bir kişiliğe sahipler.. Bunlar kendilerine göre sadece Türkiye’yi ve İslam dünyasını kurtarmaktan da öte, insanlığın, hatta dünyanın kurtuluşuna vesile olacak bir misyonun ayrılmaz bir parçası olarak görüyorlar kendilerini. Kendilerine yapılan saldırıyı ise şeytani bir saldırı olarak görüyorlar.. Kendilerinde bir yanlış, bir kusur görmüyorlar, karşıtların ise onların gözünde bir inanılırlıkları, ciddiyetleri yok. Onlara yönelik eleştirilerine kendileri de inanıyorlar.. Tek delil abi ve ablaları olmasına rağmen bu konuda kendilerinden çok eminler.. Kendi“cemaat”leri dışındaki herkesi tehdit ve düşman gibi görüyorlar ve hepsine birden topyekûn karşılar.

Sonunda bunlar da insan.. Bunların geri dönüş kapıları sonuna kadar kapatılmamalı.. Polisiye tedbirlerden öte, bu insanların kazanılması, parçalanan ailelerin birleştirilmesi için sosyo psikolojik bir yön, eylem programına da ihtiyaç var..

Bunlara yeni katılım yok. Çözülme devam ediyor dış çemberde ama, korku ve panik havası, iletişim eksikliği, belirsizlik, merkeze doğru gittikçe tedirginliği ve buna dayalı sürtüşme karşısında, hiyerarşik yapı otoriter bir iç dayanışmayı artırıyor..

1 Mayıs’ta da bekledikleri olmadı. ŞimdiMayıs ayındaki belli günler, Gezi yıldönümü, seçim süreci, sonrası ellerinden geleni arkalarına koymayacaklar..

Görünen o ki, geçen seçimlerde paralel yapının desteği, başarı için pozitif bir katkı anlamına geliyordu. Bu seçimde Paralel yapı desteği değil, teması bile kambur gibi, tehdit gibi, zafiyet sebebi olarak algılanıyor..

 

Yorum Analiz Haberleri

Birilerinin aklına kadınlar sadece Müslümanlar iktidar olunca geliyor...
İdeolojik anlatısı çöken İran, Suriye'de en büyük kaybedendir!
Suriye'deki gelişmelere "şerhli" yaklaşmak Suriyelilerin sevincini hafife almaktır!
Mahmud Abbas'ın ihaneti zilletini artırmaktan başka bir işe yaramadı!
Gerçek bir lider, ‘övgü, yergi ve tehdit'lerle aslî hedefinden sapmaz!