Futbol maçı oynanırken, A takımının futbolcusu, B takımının forvetine çift ayak girip, sakatlasa.. Hakem anında kırmızı kartı göstermiyor mu?
Hiç kimse diyor mu ki, “Dur bakalım hakem bey. Sakatlanan futbolcu, belki savcılığa şikayette bulunur. Savcılık soruşturma açar. Kasti olarak sakatlama var. Sadece futbol kuralları içinde değil, bir de müessir fiil kapsamında olayın değerlendirilmesi ve gerekirse hapis veya adli para cezası gündeme gelebilir. Onun için, savcılığın ve mahkemenin kararını bekle, sonra kart göster!"
Var mı böyle bir itiraz?
Yok.
Olsa da, kimse dinler mi?
Dinlemez.
Dahası var..
O kırmızı kart sonrasında, aynı futbolcuya, hemen o hafta toplanan Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, bir maç, iki maç, duruma göre üç maç ceza veriyor mu?
Veriyor..
Kimse diyor mu ki, “Hop efendim.. Disiplin Kurulu haddini bilsin.. Mağdur olan futbolcunun savcılığa şikayet hakkı var.. O soruşturmanın sonucunun beklenmesi gerekir. Savcılık soruşturmasını bekleyelim. Sonuç beklendikten sonra disiplin cezası mahiyetindeki maç oynamama cezası verilsin.”
Devamında kimse, şöyle bir fikir geliştiriyor mu: “Ya savcılık soruşturması sonunda, ceza verilmek istenen futbolcunun bir kastı olmadığı yönünde karar çıkarsa? Bir futbolcuya, sanki kasten müessir fiilde bulunmuş gibi, 2 maç, 3 maç ceza verildikten sonra, savcılık takipsizlik kararı verirse, ne olacak? Disiplin Kurulu’nun kararı ile, savcılığın kararı çelişmiş olmayacak mı? Bekleyelim, savcılık soruşturmasında ne çıkacak, görelim. Hatta dava açılırsa, kararı bekleyelim. Disiplin Kurulu, ondan sonra maç oynamama cezası versin!”
Evet, böyle bir iddiada da bulunan kimse yok.
Ama futbolcu Ahmet-Mehmet yerine, muhatap bir futbol kulübü olunca. Dahası büyük takımlardan birisi olunca, hemen hemen aynı kuralların uygulanması, bambaşka bir zeminde tartışılıyor.
Futbol Federasyonu’nun “şike var” kararı vermesi halinde, savcılığı yönlendirmiş olacağı, savcılığın veya mahkemenin daha sonra vereceği kararla çelişki oluşabileceği iddia ediliyor.
Kırmızı kart gören futbolcuya iki maç ceza verilirken, savcılık soruşturması beklenmesi diye bir usul yok iken, “Şike var” diye bir karar verilmesi için, önce savcılığın soruşturmasının tamamlanması gerektiği ileri sürülüyor..
Oysa kurallar çok basit.
Ceza hukuku ile disiplin hukuku arasında, gerek usul ve gerekse müeyyide açısından dağlar kadar fark var.
Disiplin hukukunda, bire bir gerçeğe ulaşılması için, ceza hukuku anlamında derinlemesine incelemeler gerekmez.
Aynen, sahada ağır faul yapan futbolcuya kırmızı kart gösterirken, derinlemesine araştırma yapılmadığı gibi..
Hatta savunmasının bile alınmadığı gibi..
Öyle ya.. Futbolcu faul yapmış. Hakem yanına gidip soruyor mu, "Sana kırmızı kart göstermeyi düşünüyorum. Savunmanı ver.. Vermezsen, savunma yapmamış sayılırsın" diyor mu?
Demiyor.
Kırmızı kart gören futbolcuya, Disiplin Kurulu ayrıca ileriki maçlarda da oynamama cezası verirken, ceza hukuku anlamında derinlemesine bir araştırma yapıyor mu?
Yapmıyor.
Disiplin açısından yeterli olduğu kadarı ile, alelusul bir inceleme sonunda, kararını veriyor.
Müeyyideler de farklı..
Disiplin hukukunda, verilecek ceza, en ağırından bir hakkın kullanılamamasından ibaret. Maçta oynayamazsın, vesaire..
Ama ceza hukukunda, işin içinde hapis yatmak var.Sabıkana işlenen, ceza var..
O zaman, hangi aklı evvel, “Futbol Federasyonu’nun, savcılığın soruşturmasının sonucunu beklemesi gerekir” diyebilir ki?
Futbol Federasyonu, takımları veya başkanlarını hapse mi atacak? Ki, savcılığın soruşturmasını beklesin.
Disiplin açısından verir kararını, bitirir işini.. Savcılığı beklemeye kalkarsa, 5 sene sonra, 2010 ligi kararını verir.
Kararın o kadar gecikmesi de, bazılarının işine gelir!
Aslında bütün hesap da, zaten bunun üzerine değil mi?
YENİ AKİT