Kirli Geçmişinizi Bu Şekilde Gizleyemezsiniz!

Muharrem İnce geçmişte de başörtüsü özgürlüğünden yana olduğunu söylediğinde sadece tarihi bir hakikati inkar etmekle kalmıyor, bugün söylediklerini de şüpheli hale getiriyor!

HAKSÖZ-HABER

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin İzmir mitingini izleyen Karar gazetesi yazarı Elif Çakır İnce ile görüşme notlarını yazısına aktarmış. Başından sonuna Muharrem İnce güzellemesi mahiyeti taşıyan yazısında Elif çakır, İnce’ye sorduğu sorulara ve cevaplarına da yer vermiş. Bunlar içinde bilhassa İnce’nin başörtüsü yasağına dair açıklamalarını öne çıkartmış. İnce başörtüsüne hiçbir zaman karşı olmadığını, hatta Yalova’da dershane yöneticiliği yaptığı sırada bir başörtülü öğrencisinin dershaneden çıkartılmasına yönelik askerlerden gelen baskıya direndiğini falan söylüyor.

Elif Çakır’ın yazısından ilgili bölümü beraber okuyalım:

“…Muharrem İnce’ye ısrarla, dönüp dolaşıp başörtüsü konusunu sordum. Zira İnce’nin geçmişte başörtüsü yasağını savunduğuna dair bir video kaydı var. Bu video üzerinden de sordum. Cevabı ısrarla “Benim başörtüsü yasağını savunuyor olmam mümkün değil” oldu.

Ben nasıl başörtüsü düşmanı olabilirim: Yok öyle bir şey. Başörtüsü yasağını savunan bir konuşmam yok. Başörtüsüne mesafeli de durmadım hiç. Beni ilgilendirmedi hiç.

Ben dün ne isem bugünde aynı Muharrem İnce’yim. Bakın, benim babamın bir gelininin başı açık, bir gelinin ise başı kapalı. Benim kız kardeşim sizler gibi örtülü, gördünüz. Annem örtülü. Akrabalarımda başörtülü kadınlar var. Türkiye bu işte. Ben nasıl başörtüsü yasağını savunurum.

E bakın ben, 28 Şubat döneminde başörtüsü yasağının en yoğun olduğu dönemde dershanemde, bana yapılan baskılara rağmen başörtülü bir kızımızın dershanede eğitim almasını sağladım. Dershaneciliğim çok gündemde biliyorsunuz. Ama bu bilinmez, konuşulmaz mesela.

Bir gün başörtülü bir kızımız geldi bana “Ben başörtülüyüm, sizin dershanenize kayıt yaptırabilir miyim” dedi. Tabi ki dedim. Liseyi bitirmiş. Dersheneye kaydını yaptık derslere başladı. Bir gün bir subay geldi “Burada okuyan bir türbanlı varmış doğru mu?” dedi. Evet bir başörtülü öğrencimiz var” dedim. “Mevzuatlara aykırı türban takması, onu dershaneden çıkartmanız gerekiyor” dedi.

Ben de “liseyi bitirmiş birisinin mevzuatlara nasıl uyma zorunluluğu varmış” dedim. Tartıştık. Bir hayli baskı yapıldı devamı günlerde.

Ben o baskılara rağmen o öğrencimizin dershaneye gelmesini sağladım. İncinmesin diye bir gün bile o baskıları hissettirmedim…”

 

Çok güzel, başörtüsü yasağı adlı zalimliği bugün artık CHP’nin ve CHP’lilerin dahi savunamaz hale gelmeleri elbette gayet sevindirici. Ama söyledikleri inandırıcı mı, işte orası çok şüpheli!

Hiçbir zaman karşı olmadığını söylemek yerine İnce (ve elbette tüm CHP’liler) “Geçmişte yanlış yaptık, bağlısı olduğumuz Kemalist ideoloji bizi iğfal etti, yanlışa sürükledi” demiş olsalardı daha tutarlı bir tavır takınmış olurlardı. Ama bunu yapmayıp, “biz zaten her zaman başörtüsü özgürlüğünden yanaydık” dediklerinde açıkçası aklımızla alay etmiş oluyorlar.

O meşum süreci hep beraber yaşadık çünkü. Ve CHP zihniyetinin ne tür zalimliklere yeltendiğine şahitlik ettik. Bu yüzden şimdi kalkıp “benim annem de kardeşim de örtülü, ben zaten her zaman özgürlüklerden yanaydım, başörtüsü serbestisine nasıl karşı olabilirim” vs. sözler hiç ama hiç inandırıcı olmuyor.

Elif Çakır gibiler de hiç kusura bakmasınlar ama kirli geçmişleriyle hesaplaşmaya niyeti olmayan bu politikacı esnafını parlatma girişimleri beyhude çabalar olmaktan öteye gitmez!  

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!