Kırılması gereken zincirler

Ahmet Varol

İslâm âleminde oluşturulacak ittifakın küresel emperyalizmin vurduğu zincirleri kırmaya vesile olmasından söz ederken müşahhas bazı örnekler üzerinde durmak gerektiğini düşünüyoruz.

İslâm âleminin ekonomik bağımsızlığa kavuşmak için kırması gereken zincirlerin başında para zinciri gelir. Bugün dünyada kaynakların ve imkânların âdil paylaşılmamasının, bunların sömürgeci güçlerin özellikle de ABD’nin havuzunda toplanmasının sebebi geri kalmış ülkelere vurulan para zinciridir. ABD İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan durumdan yararlanarak doların uluslararası piyasada tüm ticari işlemlerde geçerli sayılmasını sağladı. Bir ülkenin uluslararası piyasada alışveriş yapabilmesi, dünya piyasalarında geçerli paralardan elinde bulunan miktara bağlıdır. Amerikan doları bu kategoriye sokulunca ABD, reel karşılığını göz önünde bulundurmadan dolar basarak dünya piyasalarına sürdü. Bu paraların bazıları da faizli kredi olarak dağıtıldı. Böylece dün verdiğimiz örnekte olduğu gibi geri kalmış ülkelerin havuzlarından ABD havuzuna su taşındı. Dolayısıyla sömürgeci azınlığın mal varlığı kabarırken, sömürülen çoğunluğun hazineleri dibe vurdu. ABD bir yandan da elindeki birikimi zayıf ülkelere karşı baskı aracı olarak kullandı. Kredi verilmesi, ödenemeyen borçların süresinin uzatılması, faiz borçlarının bir kısmının silinmesi vs. hep siyasi dayatmaların kabul edilmesi şartına bağlandı. ABD bu yolla istediği yere askerî üs kurmaktan, hesabına çalışacak medya organlarının önünün açılmasına kadar planladığı her şeyi yaptırdı. Bu şekilde kurduğu tahakküm ağı hâlâ devam ediyor ve vurduğu zincirler henüz kırılabilmiş değil.

Küresel emperyalizmin para zincirinin korunmasında Uluslararası Para Fonu (IMF) bir araç olarak kullanıldı ve kullanılıyor. Global ekonomik krizin sebep olduğu çözülmenin önüne geçilmesi ve paranın güçlü bir zincir olarak değerlendirilmesi için IMF’nin yine fonksiyonunu sürdürmesi isteniyor.

İslâm âlemi para zincirini kırmak için öncelikle kendi para fonunu oluşturabilir. Bu, faiz sistemiyle değil dayanışma anlayışına göre ve İslâm ülkelerinin kendi aralarındaki ticaret hacminin genişlemesini sağlama amaçlı bir destek fonu olarak çalışabilir. İslâm dünyasındaki ticaret ve yatırımı desteklemek amacıyla kurulan İslâm Kalkınma Bankası’nın daha aktif hale getirilmesinde de böyle bir para fonunun faydası olacaktır. Bu fon yoluyla İslâm ülkeleri, aralarındaki ticarette dolar birikimine ihtiyaç duymadan kendi yerel paralarını veya ortak para birimini kullanabilir yahut kontör sistemine benzer bir elektronik kredi sistemi geliştirebilirler. O zaman IMF’nin vereceği krediye ihtiyaçları olmayacağı için bütün bu kredilerle birlikte gelen siyasi dayatmalara da karşı durabileceklerdir. Bu yolla en kalın zincir kırılmış olacaktır.

Uluslararası ticarette akredite ve güven konusunda küresel emperyalizmin bankalarına ve referans kuruluşlarına bağımlılığın sona erdirilmesi için İslâm ülkelerindeki şirketlerin faaliyetlerini takibe alan referans kuruluşları oluşturulmalıdır. Küresel emperyalizmin akreditasyon ve referans işlemleri aynı zamanda baskı aracı olarak kullanılıyor. Örneğin yerine göre Siyonist işgale destek veren şirketlerle iş yapmayanlar, bazı şartlar gerekçe gösterilerek akredite edilmiyor. Dolayısıyla Siyonist vahşete destek veren şirketlerle iş yapmayan kuruluşlar, borçlarına son derece sadık olsalar, piyasaya sürdükleri ürünlerde herhangi bir sorun olmasa bile güven referansı alamadıklarından dünya piyasalarında zorluk çekiyor, çoğu zaman ürünlerini başka şirketler kanalıyla pazarlamak zorunda kalıyorlar.

Küresel emperyalizmin kredi kartları üzerinde kurduğu saltanat da yıkılmalı, İslâm âleminde alternatif kredi kartları geliştirilmeli ve bu kartların tüm dünyada geçerliliğinin sağlanması için pazarlık yapılmalıdır.

Kırılması gereken zincirlerden biri de küresel emperyalizmin doğal kaynaklar üzerinde kurduğu saltanattır. Bunun için kaynaklardan son kullanıcının yararlanabileceği ürünler çıkaracak sanayi geliştirilmelidir. Batılı sanayi kuruluşlarından yararlanılması da bizim insanımızın onlara mahkûm olmasına yol açacak değil onların bizim insanımıza hizmet etmesini gerekli kılacak bir düzenlemeye göre olmalıdır.

Kırılması gereken zincirlerden biri de tohum ve gıda saltanatıdır. Bunun için imkânların değerlendirilmediğini ve diğer zincirlerin kırılamaması sebebiyle burada da boyun eğildiğini tahmin ediyoruz.

Îttifakın en önemli amacı ise insanî işbirliği olmalıdır. Eğer İstanbul Kararları’ndan Gazze üzerindeki insanlık dışı ambargoyu kıracak bir dayanışma çıkmazsa diğer zincirlerin kırılması zordur. Çünkü Gazze tüm İslâm âlemi için bir vicdan sınavıdır. Bu sınavı geçemeyen İslâm âlemi zikrettiğimiz zincirleri kıramaz.

VAKİT