Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER
ABD’de kurdukları SBK-USA Holding şirketiyle Amerikan maliyesini 511 milyon dolar dolandıran Kingston kardeşler adıyla bilinen çetenin, bu paraların en az 134 milyon dolarının Türkiye'ye gönderdiği ve Sezgin Baran Korkmaz tarafından 2014-2018 yılları arasında farklı yatırım alanlarında kullanıldığı iddia ediliyordu.
ABD yargısı Kingston kardeşleri Şubat 2019 tarihinde suçlu bulup 417 yıla kadar hapis cezası isteyince soruşturmanın Türkiye boyutu da hareketlendi. SBK Holding’e yönelik başlatılan operasyon sonucunda sanık Sezgin Baran Korkmaz’ın yurt dışına çıktığı ortaya çıktı. Peki, Sezgin Baran Korkmaz Türkiye medyasında nasıl lanse ediliyordu?
Oğlunun sünnet düğününde gelen tüm takıları çocuklara hibe eden altın yürekli iş adamı
Türkiye’ye kaçmak üzereyken FBI tarafından yakalanan Kingston tarikatı olarak bilinen üç iş adamı, SBK’nın finansörleri olarak değerlendiriliyor. Bu iddialara göre Sezgin Baran Korkmaz ayakkabı boyacılığından milyonerliğe uzanan hayat hikayesiyle binlerce insana ‘örnek şahsiyet’ olarak gösterilirken aslında ABD’de hortumlanmış milyonlarca doların üstünde oturuyordu.
ABD yargısı Ermeni asıllı Türk vatandaşı Lev Aslan Dermen (Levon Termendzhyan) ile ortakları Jacob ve Isaiah Kingston kardeşlerin Türkiye’ye para kaçırdıklarına hükmetti. Isaiah 52 milyon dolar Jacob ise 134 milyon dolar Amerikan dolarını ABD Maliyesini dolandırarak elde ettikten sonra Türkiye’deki kontakları olduğu öne sürülen Sezgin Baran Korkmaz’a ilettikleri iddia ediliyor. Eldeki veriler ışığından değerlendirildiği vakit iddianın çürütülmesi zor gözüküyor. Tek ihtimal Sezgin Baran Korkmaz Türkiye’ye geri dönüp nitelikli dolandırıcılık yönündeki iddiaların aksine milyon dolarları ‘ayakkabı boyayarak’ kazandığını kanıtlaması.
Modern zamanlar ‘yükseliş’ hikayelerini seviyor. Kapitalist ilişki kültüründe ‘fırsat’ mantığı hakimdir. Herkes fırsatlara sahiptir, alışveriş fırsat üzerine kuruludur. Bir ayakkabı boyacısının milyoner olabilmesi ihtimali/fırsatı zikredilen ilişki kültürü için çok kullanışlı bir hikayedir. Ancak gerçekler böyle değildir. Yükseliş bu şekilde yaşanmaz. İstisnaları ayrı tutmakla birlikte modern zamanların ‘yükseliş’ hikayeleri aslında çöküş hikayeleridir. Modernizmin size hikaye satmasına müsaade etmeyin!
Herkes daha fazlası için yaşarken infak kültürü de ortadan kalkıyor. Bu sebeple elinde azıcık aşı dahi olsa onu ihtiyaç sahibiyle paylaşanların değil milyonerlerin(!) hikayelerine odaklanılıyor. Yazımıza koyduğumuz ara başlık bir internet sitesinden1 alınma. Sezgin Baran Korkmaz’ın iddialara göre dolandırıcılıktan elde ettiği paralarla kurduğu vakfın garibanlara yönelik faaliyetleri anlatılıyor. 2016 tarihli haberde Sezgin Baran Korkmaz için altın yürekli iş adamı ifadesi kullanılıyor.
“Umut vadeden şirketleri yabancılardan geri alıp tekrar Türk kimliğine kavuşturacağız.” Türkiye menşeili bir ilaç şirketini satın aldıktan sonra söylenen bu sözler de Sezgin Baran Korkmaz’a ait. Yerli ve milli olarak gösterilen SBK Holding’in temelinde ise Amerikan maliyesinden dolandırılarak elde edilen ABD dolarları var. Haberin devamında Sezgin Baran Korkmaz şirketleri için “yetenek avcısıyız"2 diyor. Enteresan!
“7 yaşında ayakkabı boyacısıydı filo sahibi oldu”3 başlıklı haber de “yabancı fonların Türkiye'deki çeşitli firmalara yatırım yapmasını sağlayan SBK Holding” ifadesi aslında holdingin kuruluş mantığını yakalamış ama bu haber de yine Sezgin Baran Korkmaz’ın ‘yardım’ faaliyetlerine odaklanıyor. “Kars'ta okul ve öğrenci yurdu yaptırdı, binlerce öğrenciye de kışlık giysi hediye etti. Bugüne kadar 27 şirketi iflastan kurtardı ve 14'ünü mali yapılarını güçlendirerek yeniden sattı.” Tebrikler Sezgin Baran Korkmaz!
Mal ve hizmet alımı olmadan yüksek tutarda para transferleri yapmak suçundan soruşturma başlatılan İş adamı Sezgin Baran Korkmaz'ın evinde yapılan aramada şömine içerisinde yanmış cep telefonu bulundu
— Yeni Şafak (@yenisafak) December 30, 2020
Netice olarak Amerika’da üç dolandırıcının Türkiye’de SBK Holding’e uzanan hikayesi başarı öyküsü olarak insanlara aktarılageldi. Böylesi bir ‘yükselişin’ gerçekliğini sorgulama ihtiyacı dahi hissetmeyen medya dolandırıcıları özenti objesi haline getirerek lanse etti. Her şeye rağmen hakkında öne sürülenlerin iddia olduğu atlanmamalı tabi ki. Şimdi ise ana akım veya muhalif fark etmeksizin medya tam tekmil ordu şeklinde saldırıyor. Öne sürülen suçlamaların 'iddia' olduğu vurgulama ihtiyacı dahi hissetmeyen medya daha önce aynı iş adamını yere göğe sığdıramıyordu!
İşin yargı boyutu ise tam bir muamma. 30 Eylül tarihinde mal varlıklılarına el konulan ve yurt dışına çıkış yasağı konulan Sezgin Baran Korkmaz’ın avukatı yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması için başsavcılığa başvuruyor. Mahkeme 17 Aralık tarihinde Korkmaz’ın yurt dışına çıkış yasağını kaldırıyor. Ardından gelişen süreçte ise Sezgin Baran Korkmaz ve holding ile ilişkili 19 kişi için 29 Aralık tarihinde operasyon başlatılıyor ancak Korkmaz yurt dışına çıktığı için göz altına alınamıyor.4 Bu iddialar doğruysa zaaflı bir medyanın yıllarca süsleye süsleye anlattığı bir ‘dolandırıcılık’ hikâyesi zaaflı bir yargı işleyişi sayesinde yaptığı dolandırıcılık ve onca şov yanına kâr kalarak son buluyor. Çarpık kapitalist ilişki ağı içinde bütün ülke duygusal olarak kandırılmanın, ekonomik olarak dolandırılmanın güzide bir örneğini yaşadık. Bir tebriki de medya ve devlet hak ediyor!
3-https://www.sozcu.com.tr/2016/ekonomi/7-yasinda-ayakkabi-boyacisiydi-filo-sahibi-oldu-1596011/
4- Sezgin Baran Korkmaz, pazartesi günü Türkiye’ye döneceğini ifade ettiğini belirtmek lazım. Cüneyt Özdemir’in canlı yayınına katılan Korkmaz ‘dönmeyecek olsam canlı yayına katılmazdım’ diyerek kendisini savundu.
https://www.youtube.com/watch?v=KV9QHwE5eS4&feature=youtu.be&ab_channel=C%C3%BCneyt%C3%96zdemir