Kin yutup kan kusan milliyetçiliğin hesabını kim veriyor?

17 Haziran 2021'de HDP İzmir İl Başkanlığı'na saldırarak Deniz Poyraz'ı öldüren Onur Gencer'in Aliağa Şakran Cezaevi'nde görülen duruşmasında mahkeme heyeti Gencer'i, "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

HAKSÖZ HABER

27 yaşındaki saldırgan Onur Gencer silahlı saldırıda bulunduğu HDP İzmir Şubesinde bulunan Deniz Poyraz'ı vurarak öldürmüştü. Gencer, Poyraz'ın kanlar içindeki bedeninin fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşmış, 40 dakika sonra ise gururla polise teslim olmuştu.

Savcılığa verdiği ifadede de "daha fazla sayıda kişiyi öldürmeyi amaçladığını" itiraf etmiş, tek başına planladığı saldırıyı "PKK'ya beslediği kinden" dolayı yaptığını savunmuştu. 

Katil zanlısı Onur Gencer "mala zarar verme" suçundan 4 yıl, "konut dokunulmazlığını ihlali" suçundan 2 yıl ve "ateşli silahlar kanununa muhalefet" suçundan 3 yıl hapis cezası alırken, Deniz Poyraz'ı kasıtlı bir şekilde hedef alarak öldürmekten dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. 

Onur Gencer'in duruşmanın karar aşamasından önce verilen son söz hakkında: “Kin yuttum, kan kustum. Asla pişman değilim" dediği ifade edildi. 

Bir tarafta PKK/YPG/SDG üzerinden yürütülen eli kanlı siyaset ile milliyetçi duygulara hitap eden ve kitleleri kendisine çeken politika öte tarafta kan arzusunu tatmin etmek ve 'Kürtleri reddederek' kendisini var etmeye çalışan bir milliyetçi heyulanın varlığı topluma zarar vermekten öteye geçmiyor. 

'Kin yutup kan kusmak'tan bahseden, PKK ile özdeşleştirilen Kürt algısına karşı nefret hislerini körükleyen siyasi anlayışın yıllardır Türkiye'de büyük bir alıcı kitlesi olduğu biliniyor. MHP'nin tabanda örgütlenen yapılarında sıklıkla protest bir söylemmiş gibi duyulan bu sözlerin, nefretten ve gözü dönmüşlükten başka hiçbir anlamı olmadığı görülüp önüne geçilmesi gerekirken, "milli" söylemler kalıbına sıkıştırılmaya çalışılması büyük bir hata olarak değerlendiriliyor.

Siyaset alanında kendisine yer açılmasına/kazanmasına rağmen eli kanlı bir örgütle bağlarını koparmaktan çekinen/istemeyen HDP'nin de siyasi demogojinin ötesine geçemediği atmosferde yaşanan elim hadiseleri politize etmeyi tercih ettiği görülüyor.

Toplumda huzursuzluk ve nefret duygusu oluşturmak isteyenlerin ekmeğine bal damlatan bu iki politik yolun/saplantının ne Türkiye'ye ne de Müslümanlara kazandıracağı bir şey olmadığı hala anlaşılamadığı gibi 'vazgeçilemez' bir ideolojiymiş gibi topluma angaje edilmeye çalışılması utanç duyulası bir durum olarak yorumlanıyor. 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!