Kenan Alpay, İdlib merkezli son gelişmeleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu bağlamdaki diplomatik açıklamalarını değerlendirdiği yazısında doğru bir söyleme sahip olmak kadar kimsenin lejyoneri olmamanın da önemini vurguluyor.
Kenan Alpay’ın konuyla ilgili vurguları şöyle:
Esed rejimiyle masaya oturup anlaşmak anlamsız, faydasız ve çürütücü bir tekliften ibarettir. Esed’le mücadeleyi arka plana atacak her türlü söylem Suriye halkının ve Türkiye’nin aleyhinedir. Rusya ve İran savaş mekanizmaları tarafından ortada dolaştırılan Esed rejimi kanlı bir hayaletten başka bir şey değil çünkü. İdlib’de terör örgütü yok İslami direniş örgütleri var. Heyeti Tahrir-i Şam dâhil hiçbir direniş örgütü Suriye halkına ve Türkiye’ye karşı hiçbir terör faaliyeti yürütmemiştir. “Rusya veya İran değil HTŞ’yle Türkiye mücadele etsin” söylemi bilerek veya bilmeyerek Türkiye’ye lejyoner misyonu yüklemek manasına gelir. Amerika’nın lejyoneri olmayı reddeden Türkiye işgal ve katliamlarıyla Suriye’yi yakıp yıkmış Rusya ve İran’ın mı lejyoneri olacak?
“Radikal ve Ilımlı İslam” ayrımı ve nihayet ikisini birbiriyle çarpıştırma siyaseti bölgesel ölçekte despotizmin ve küresel ölçekte emperyalizmin hegemonyasını derinleştirmekten başkaca hiç bir işe yaramadı, bundan sonra da yaramaz. Rusya’nın, İran’ın dostluğuna ve ittifakına en fazla Amerika’nın dostluğu ve ittifakı kadar güvenilir. Özelde İdlib’de genelde bütün Suriye’de Türkiye’nin asli ve nihai rolü direnişi desteklemek ve sahiplenmektir. “Radikal İslam’la mücadele” gazıyla kimsenin lejyoneri olamayız, olmamalıyız ve de olmayacağız.