Mehmed Göktaş / Doğruhaber
“Gorhiram, gorhirsan, gorhir”
“Korkuyorum, korkuyorsun, korkuyor” demiştim de kardeşimiz de “Gorhiram, gorhirsan, gorhir” diye güya Kürtçeye çevirmişti, gülüştük.
Kimden korkuyoruz ve niçin korkuyoruz? Birileriyle yan yana gelmekten, birileriyle aynı fotoğrafta görünmekten korkuyoruz.
Şahsen benim bu guruba giren epeyce dostum var.
“Hocam, Allah biliyor ki sizi çok seviyorum ama maalesef birlikte görünmekten korkuyorum” diye açıktan söyleyenler olduğu gibi,
“El içinde düşmanımsın sen benim, Tenhalarda sen benimsin ben senin” şeklinde şiire dökenler de var.
Özellikle bunların içerisinde resmi görevde olanlar daha çok. Tabi zararımız dokunmasın diye biz de onları açıktan ziyaret edemiyoruz.
Bu konuda kendimi birçoklarından cesur görmeme, nice insanlara varıp gelmeme rağmen itiraf etmeliyim ki istediğim halde yan yana görünemediğim daha çok kişiler var.
Hem Müslümanlar olarak hem bu ülkede yaşayanlar olarak bunu büyük bir dert olarak görüyorum.
Halbuki net ve berrak bir şekilde kimliğini ibraz eden insanlar için korkulacak ne olabilir?
Ya bir de Müslüman olmalarına rağmen sadece meşrep, mezhep veya bir takım düşünce farklılıklarından dolayı aynı fotoğraf karesinde yer almaktan korkanlarımız.
İnsanların kim olduklarını bir kerecik de olsa kendi ağızlarından dinlesek diyorum.
Söz konusu korku sadece bireyler arasında değil camialar arasında olursa bu daha büyük bir acıdır.
Siyaset dünyasının çıkmazında ve tıkanıklığında en büyük etken de bu korkudur.
İşin acı yönü ise bir kısım insanların ve çevrelerin bu korkuyu değerlendirmeleridir.
“Sen nasıl olur da onunla gidiş geliş yaparsın?”
“Sen onların kim olduğunu biliyor musun?”
“Yoksa sen de mi onlar gibi düşünüyorsun?”
Diyorum ki, öncelikle abdestinden şüphesi olmayanlar bu konuda öncülük ederek şu korku duvarlarını bir yıkmalıdır.