Bakmayın siz, Sivas davası kapsamında, “zamanaşımı işlemesin” diyenlere itirazlarımıza..
Bizim kimseden korkumuz yok. Gerçeklerin ortaya çıkmasından da bir sıkıntımız yok.
Olamaz!.
Bizim itirazımız; dindar insanlar üzerinde oyunlar oynanmasına. Mağduriyetler yaşatılmasına..
Sivas davasında 5 kişinin dosyası zamanaşımına uğrasa ne olur, uğramasa ne olur?
Zaten bu 5 kişi, büyük ihtimalle ya vefat etmişler ya da yurtdışında yaşıyorlar..
Vefat etmişlerse, zaten bu zalimlerin elinden kurtuldular demektir. Mezarlarının açtırılıp, cesetlerinin darağacında sallandırılmasından başka bir zulüme maruz kalmazlar artık. (Rahmetli Cafer Erçakmak için bunun ilk aşaması olan mezarı açtırmayı gerçekleştirdiler. Şimdi ikinci aşamanın, yani ölmüş insan bedeninin darağacında sallandırılmasının zeminini yokluyorlar.)
Peki yurtdışında yaşayanlar? Onları, Türkiye’ye getirme imkanı var mı?
Yok.
Niye yok?
Çünkü başka ülkeler, bir gösteriden, ömür boyu hapis cezası istemli davanın nasıl üretildiğini anlayamıyorlar.
Soruyorlar bizim Adalet Bakanlığı’na: “Ne yani, adamlar toplanıp, ‘Sivas Aziz’e mezar olacak’ diye bağırdığı için, ömür boyu hapis cezası mı istiyorsunuz?”
Ne cevap verilir bu soruya?
Kem küm..
“Ama bu olaylar sonrasında, bir otelde yangın çıktı, orda 35 vatandaşımız öldü!” diyorlar..
Tekrar soruyor yabancı ülkenin yetkili makamları: “Otelde yangın çıkartanlar kimlerse, onları bulup, yangınla ölüme sebebiyetten yargılasanıza... 160 sanık var. 160 sanık birden mi oteli yaktı? 160 kişi oteli yakmak istese, ayakları birbirine dolaşır, birbirlerini yakarlar. Bu ne saçma suçlama?”
Bizimkilerde tık yok..
Ne desinler?
“Ama ölenler, bizim ülkenin birinci sınıf imtiyazlı vatandaşları. Bunlara küçücük bir zarar gelse.. Örneğin bunların elbiselerindeki toz kalksa, en az 10-15 kişiyi sallandırarak bu imtiyazlı vatandaşlarımızı sakinleştirebiliriz. 39 kişiye bu olaylar sebebi ile idam cezasını zaten verdik. Ama bu imtiyazlı vatandaşlarımız ‘Yetmez’ diyorlar. İmtiyazlı/asiller sınıfından olan bu 1. sınıf vatandaşlarımız, ‘Daha fazla kan. Daha fazla.. Daha fazla’ diye, her gün gösteri yapıyorlar. Televizyonlarda tehditler savuruyorlar.. Her duruşma sonrasında sokakları savaş alanlarına çeviriyorlar. Biz bunlarla başedemiyoruz. Bunlar hem bu ülkenin insanlarının dinine, inancına küfrederler. Hem de kimsenin kendilerine tek kelime söylemesine fırsat vermezler. Biz de ne yapacağımızı şaşırdık” mı desinler?
Diyemiyorlar tabii.
Sonuçta da, ara sıra Polonya’da, Almanya’da gözaltına alınan Sivas davası mağdurları, 1-2 günlük gözaltıdan sonra, serbest kalıyorlar.. Ordaki devlet yetkilileri görüyorlar: “İsnat edilen suç: Gösteri yapmak.. İstenilen ceza: Ömür boyu hapis.. Kel kafaya şimşir tarak!”
Bunlar, olayın bir penceresinden görülenler..
Bir de diğer pencereden gördüklerimiz var..
Bu pencereden gördüklerimizde ben, “Sivas davasında zamanaşımı işlemesin” diye bağıranlara, çok çok teşekkür ediyorum. Biz yüz yıl uğraşsak, böyle bir karar çıkaramazdık. Daha bu talebimizin ilk cümlesini söylemeye çalışırken, her şey ağzımıza tıkanır, “Siz ne kindar insanlarsınız. İnsanlık tarihi kadar eski olan zamanaşımı müessesesini de mi yok sayacağız?” denirdi..
Günlerdir ekranlarda bağıra çağıra, zamanaşımı konusundaki taleplerini mahkemeye kısmen kabul ettirmişler. Mahkeme, “AİHM’in, AİHS ikinci maddesinde yer alan yaşama hakkına yönelik ‘yaşama hakkını ihlal ettiği iddia olunan, işkence ve kötü muamele iddiaları ile sonuçlanan kamu görevlilerinin af ve zamanaşımından faydalandırılamaması’ gerektiği yönündeki kararları dikkate alınmalıdır” demiş..
Ne demek bu?
Bu; “Kamu görevlileri için, işkence ve kötü muamele suçlarından zamanaşımı işlemeyecek” demek.
İşte bunun için teşekkür ediyorum.
Çünkü bu karar, darbecilerin çanına ot tıkayacak.. Hani vardı ya, “12 Eylül yargılanamaz. Üzerinden 30 yıl geçti” diyenler... 27 Mayıs darbecilerinin.. 28 Şubat postmodern darbecilerinin.. İkna odalarının mucitlerinin yargılanamayacakları iddia ediliyordu ya.. Dünkü karar ile, bunların hepsinin, olayların üzerinden kaç yıl geçerse geçsin, yargılanabileceklerine hükmedildi..
Nur Serter, hiç sevinmesin, “İkna odalarının üzerinden 15 yıl geçti” diye.. 50 yıl da geçse, kurtulamayacak artık..
Sorulacak; “Başörtülü kızdan ne istedin? Ona bu kötü muameleyi niye reva gördün? Bu sebeple hastalanan, kanser olan, psikolojik rahatsızlığa maruz kalan, hayat hakkı ihlal edilen kızlarımızın hesabını ver bakalım” denilecek..
Teşekkürler Sivas çığırtkanları..
Teşekkürler; darbecilerin tir tir titremesine sebep olan bu kararı alan, cesur hakimler!
YENİ AKİT