Kim memnun bu gidişten?

Abdurrahman Dilipak

Cumhurbaşkanı memnun mu, Başbakan, Yargıtay Başsavcısı, Genelkurmay Başkanı, kim memnun?

Derin devletin başı dediğiniz adam memnun mu? O media patronu, o vergi rekortmeni iş adamı.

Herkesin canı sıkılıyor. Kimse geleceğinden emin değil.

Bush mu memnun, üzerinde güneş batmayan Büyük Britanya'nın Kraliçesi mi?
Mutluluk, güç ya da servetle ilgili değil.

Sarayda da ağlar insan..

Zenginlerin açlığı ve borcu yoksulunkinden fazla.. Biri 10.000 YTL'si olsa rahatlayacağını düşünürken ötekisi 10 milyon, 100 milyon YTL'nin açılığını çekiyor..

Mutluluk insanın beyninde, içinde.

Başını alıp gitmekle kaderinden kaçamaz insan.. Başını ve yüreğini bırak git, gidebiliyorsan..

Kederi insanın kendi beyni üretiyor. Mutluluğu da..

Sabreden, şükredenler, iyilik yapanlar, hakikatin bilgisine, hikmete erenler dışında herkes acı içindedir.. Daha çok bilmek, daha güçlü olmak, daha zengin olmak hiçbir şeyi çözmüyor..

ErdoğanAdana'da kimine göre 1500, kimine göre 5000 kişi karşılamış.. Anakent Belediyesi ile bir belediye başkanının kendi arasındaki hesaplaşma, Ankara ile iletişim kargaşası sonucu Adana'da bir skandal yaşanmış..

Günlerce bu konuşulur artık. Şu açılan davaya bakın.. Şu Abdullatif Şener'in yaptıklarına bakın..

Siyasetin şu ayak oyunlarına bakın. Sezer'in düştüğü duruma bakın.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin yaşadıklarına bakın.

Apo çok mu mutlu yerinde? Türk çok mu mutlu? Dağdaki mi mutlyu, ovadaki mi?

Dağda da olsalar, ovada da olsalar acı, kan ve gözyaşı üretiyorlar..

Hakikat olan şu ki, kim bu dünyada ne kadar mutluluk üretti ve başkalarının acılarını paylaştı ise Allah ona kat kat fazlası ile öbür dünyada mutluluk verecek. Cennet orasıdır işte. Kim de kan, güzyaşı ve acı üretti ise misli ile verdikleri acı kendilerine tattırılacaktır. İşte cehennem orasıdır..

Bu hesap kıldan ince, kılıçtan keskin, misgal ve zeer-i miktar ölçüsünde bir mizanla yapılacaktır..

Ağzınızın tadını kaçıran ölümü düşünüyor musunuz hiç?

Ölüm en büyük ibret dersidir.

Gaybe ve ahiret gününe iman edenlerin gamı tasası mı olur?.. Üzüntüsü, çilesi, kendi nefsinin hileleri ile ile ilgilidir. Başkalarının cahillikleri ve günahları ile ilgilidir.. Kaldı ki üzerine düşen görevi yapan insan için, daha ötesi var mı?

Kimse Allah'tan daha merhametli, daha cömert, daha zengin ve daha güçlü olamaz..

Şimdi daha çok tevbe ve dua zamanıdır.

Övünmek ve dövünmek zamanı değil.

Ben gelir düzeltirim” diye bir şey yok. “Ben gelir düzeltmeye çalışırım..” dememiz gerek.. Bunu da dürüst olarak bilgi ve cesaretle yapmamız gerekiyor. Allah dilerse işler düzelir. Yoksa bazan içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bir kavim topyekun helak olabilir..

İnsanlar yoksulken de cennete ve cehenneme gidebilir, zenginken de. Ümmi iken de, alim iken de.. Bir alimin hizmetindeki kapıcısı cennete gidebilir, alimse cehenneme. Yeri gelir öte yandan alimin uykusu cahinin nafile ibadetinden hayırlı olur..

Aman sakın da “ümmi” ile “cahil”i aynı kefeye koymayın. Cahil, hakikatin bilgisinden mahrum olandır.. Ümmi ise ekonomik, sağlık ya da herhangi bir sebeble gerekli öğrenimi alamamış, hatta okuyup yazamayan kişilere denir.. Ama onlar düşüp akledebilirler ve alimlerin anlattıklarını dinleyip sorumluluklarının gereğini yerine getirme konusunda çaba gösterirler..

Allah hiçkimseye, vermediği bir şeyin hesabını sormayacaktır..

Siyasiler, o bürokratlar, kendilerini ne sanıyorlar öyle?

İşte iktidar insanı böyle değiştirir..

İhale verdikleri adamı zengin ediyorlar ya, kendilerini “rezzak” sanıyorlar o zaman.. Milletin kesesinden yaptıkları harcamalarla övünüyorlar.. 'Şunu yaptık' derken, o paraya böyle mi yapılmalıydı sorusunu sormuyoruz.. İnsanlar üzerinde hüküm koymaya, onları terbiye etmeye kalkışıyorlar, insanlar arasında kibirle yürüyorlar... Haram yiyorlar, zalimlere yardım ediyorlar, haksızlıklar karşısında susuyorlarsa, nefislerine uyup gaflete dalıyorlarsa yazıklar olsun onlara..

Şimdiden gözleyin, makam ve mevki hırsı içindeki, kibirli, yoksullara karşı heybetli, zalimlere karşı tevazu içindeki adamlara, o adamları aday gösteren partilere oy vermeyin. Zalimler karşısında tevazu zillettir..

Yetim malını yönettiklerinin farkında değiller..

İşte şeytan insanla böyle dalga geçer..

Başkalarına gelen kimi zaman bir imtihan gereği, kimi zaman da ihmallerin ve günahların faturasıdır..

Başkalarını eleştirirken bir de dönüp kendi nefsimize bakalım..

Onlar olmasa idi, her şey daha mı iyi olacaktı!

Kaldı ki onlar var ve hep varolacaklar. Şeytan kıyamete kadar aramızda dönüp dolaşacak..

Kötüler olmasaydı”.. Yok böyle bir şey. Onlar var.. Amcam kadın olsaydı, halam olurdu der gibi bir şey.. O zaman nasıl imtihan olacaktı ki.. İman edenlerle etmeyenler nasıl belli olacaktı..

NFK'nın dediği gibi: “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın, gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın

Yaptıklarımız ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımız, söylediklerimiz ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizle imtihan oluyoruz. Hayat devam ediyor ve biz, Ahirzaman Peygamberi'nin ümmetiyiz. Olur böyle vakalar..

İmanımızın hakikatine vakıf olalım. İyi şeyler yapalım. Sabredelim, sabrı tavsiye edelim ve dua edelim.. Karanlığa küfretmeden, hep başkalarını eleştirmeden önce dönüp kendi nefsimize bakalım bir.. Peygambere salavat okumak, şeytana lanet okumaktan daha iyidir.. Zaten, karanlık aydınlığın yokluğu değil mi?

Selam ve dua ile..

Vakit gazetesi