Çatışmaların yaşandığı bölgenin dışında, dört çocuğu ve eşiyle yaşıyordu Sahra El Nasr. Suriye'yi terk etmemeye kararlılardı, eşi işçi olarak çalışıp ailesini geçindiriyordu. Ancak yedi ay önce atılan roketler iş yerine düştü, hayatını kaybetti. Sahra, artık Suriye’de kalamayacağını anlayınca iki kızı ve iki oğluyla Kilis’e geldi. Kampta kalmak istemedi, eşini kaybetmiş kimsesiz Suriyeli kadınların kaldığı bu eve yerleşti.
"Bitmesini beklerken şimdi burayı vuruyorlar"
Sahra, yedi aydır yaşadığı bu evden ayrılmayı hiç düşünmedi ama roket saldırıları, ona eski korkularını yeniden yaşattı. İlk roket düştüğünde bayıldı, diğer kadınların yardımıyla kendine geldi. Pazar günü arka arkaya düşen roketler de bir kez daha korkudan bayılmasına yol açtı. Hem o, hem çocukları korkuyor:
“Kilislileri çok seviyorum, minnettarım, aylardır burada rahatlıkla kalıyoruz. Ama ben eski hayatıma dönmek, çocuklarımla kendi evimde yaşamak istiyorum. Ben savaşın bitmesini beklerken şimdi burayı da vuruyorlar. Çocuklarım için daha güvenli bir yere gitmek istiyorum ama gidecek hiçbir yerim, hiç kimsem yok. Param da yok… Çok çaresizim, savaş bir an önce bitsin istiyorum.”
Suriyeli ve Kilisli gönüllülerin gıda, kıyafet, ilaç gibi ihtiyaçlarını karşıladığı bu evde, Sahra gibi 12 kadın daha yaşıyor. Kiminin yanında kız kardeşi, kiminin yanında annesi veya kaybettiği eşinin annesi var. Evde 28 de çocuk yaşıyor.
"IŞİD beni rahat bırakmaz diye kaçtım"
Maha Alluş 37 yaşında… İdlibli ama evlenince kocasının ailesinin yanına, Mumbuç’a taşındı. Dört kızı, bir oğlu oldu. İdlib’de bıraktığı ailesi bu sırada savaştan kaçarak Belçika’ya ulaşmayı başardı:
“Biz Mumbuç’ta kalacaktık. Ama IŞİD eşimin başını kesti. Muhaliflerle yardım ediyor diye öldürdüler. O zaman bebeğim yeni doğmuştu, onu da aldım diğer çocukları da. IŞİD beni de rahat bırakmaz diye buraya kaçtım.
Gönüllüler beni bu eve yerleştirdi, bir yıl oldu. Annemlerin yanına, Belçika’ya gitmek istiyorum ama ne param var ne çocuklarla o kadar yolu gidebilirim…”
"Artık yaşlandım, yorgunum"
60 yaşındaki Fatma Sawrani ise bambaşka bir dertten şikâyetçi: Gürültü. Eşini 16 yıl önce kaybetmiş. Kızı, damadı ve bir torunuyla evinde sakin bir hayat sürerken damadı muhaliflerin safında savaşa katıldı. O savaştayken evleri bombalandı, kaçtılar. Evlerini tekrar inşa etmek üzere geri döndüklerinde her şeyin çalındığını, yağmalandığını gördüler. Yine de Suriye’yi terk etmek istemediklerinden Suriye içindeki bir çadır kentte bir buçuk yıl kaldılar:
“Benim şekerim var, tansiyonum var. Çadır kentte iyi bile dayandım. Ama en son çok fazla kar yağdı, duramadık. Hepimiz hasta olduk. Kaçış yok, Türkiye’ye gelmek zorundaydık bir noktada. Bizi buraya aldılar, sağ olsunlar ama ben sakin hayatımı özlüyorum. Ben artık yaşlandım, burada çok çocuk var, hep gürültü, yorgunum. Hastalığım da ilerledi. Umarım bir gün gidecek gerçek bir evimiz olur.”
Kilis'te bir yıldan uzun süredir gönüllülerin desteğiyle ayakta kalan evin yakınlarına da roketler isabet etti. Çocuklar ve kadınlar zarar görmese de, üç aydan uzun süren bu saldırılardan çok korktu. Ancak Avrupa'ya göç edenler dışında hiçbirisinin yanına gidebileceği bir yakını yok. Çocuklarıyla birlikte Avrupa'ya gitmek de herhangi bir geliri olmayan bu kadınlar için çok zor.
Al Jazeera