Demiray Oral, Hüseyin Aygün’ün açıklamalrından sonra yeniden alevlenen Dersim tartışması üzerinden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “acıklı” hikâyesini yazdı:
Kılıçdaroğlu’nun en acıklı hikâyesi
Demiray Oral / Taraf
Duyduk duymadık demeyin ey ahali!
Kemal Kılıçdaroğlu “Dersim olayı” (aynen kendi ifadesidir) ile ilgili gerçekleri bilmiyormuş.
Çok sinirliymiş CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün “Dersim katliamının sorumlusu CHP ve devlettir, Atatürk’ün de olanlardan haberi vardı” sözleriyle başlayan tartışma konusunda ve şöyle demiş:
“Tarihçiler giderler araştırırlar gerçekleri öğreniriz işin özü bu”.
İşin özü aslında ne biliyor musunuz?
Doğma büyüme Dersimli bir Alevi olan, aile büyüklerinden Dersim hikâyeleri dinleyerek büyüyen birisi eğer böyle bir laf ediyorsa, ortada en hafifinden acıklı bir durum var demektir.
O acıklı duruma bilahare döneceğim ama önce şu “Dersim olayı” ile ilgili gerçekleri bilmeme mevzuuna devam edelim.
Hadi diyelim ki biz salağız (sizi değil kendimi kastediyorum), bir an için onun Dersimli olmasını, Aleviliğini filan unuttuk...
Hafıza-i beşerimiz nisyan ile malul olmuş olsun.
Peki, daha üç beş gün önce eşi Sevim Kılıçdaroğlu’nun söylediklerini ne yapacağız?
Gazeteci Amberin Zaman’la Sevim Hanım arasında geçen konuşma aynen şöyleydi:
Dersim’in çok acı bir tarihi var...
Öyle büyüklerimiz hep anlatırdı.
Kemal Bey’in babası 1938’den sonra sürgün edilmiş...
Evet. Halası aileden 40 kişiyle birlikte götürülmüş. Derin izler bırakıyor tabii. Öfkeleniyorsunuz.
Öldürüldüler mi?
Evet (gözleri doluyor).
Şimdiii... Babası sürgün edilen, ailesinden 40 kişi öldürülen kişi kim?
Kemal Kılıçdaroğlu.
Peki, o kişinin bugün Dersim’de yaşananlarla ilgili ne demesini beklersiniz?
Mesela şöyle dedi desem: “Dersim olayı bizim tarihimizde önemli olaylardan birisidir. Bu tarihçilerin ortak kanaati. Siyasetçinin geçmişte yaşanmış olayları günlük politika içinde işlemesini çok doğru bulmuyorum. Onu tarihçiler incelerler. Örneğin Sayın Başbakan dedi ki ‘Dersim arşivlerini açıklayacağım.’ Ben de dedim ki ‘Başbakansın açıkla biz de gerçekleri öğrenelim.’ Açıklamayan o. O nedenle geçmişteki olayların günümüze taşınarak o günün koşullarından soyutlayarak bugünkü koşullara indirgenerek sorgulanmasını çok doğru bulmuyorum.”
Kötü bir şaka gibi değil mi?
Ama şaka değil, maalesef bu sözleri söyleyen ile ailesi Dersim’de öldürülen aynı kişi, o kişinin adı Kemal Kılıçdaroğlu ve o kişi CHP’nin genel başkanı.
“Dersim olayı tarihimizde önemli olaylardan birisi” imiş. Breh breh breh! Sözlüye kalkıp ne diyeceğini bilemeyen öğrencinin kıvırması misali, orta şut karışımı bir cümle...
“Siyasetçinin geçmişteki olayları günlük politika içinde işlemesini doğru bulmuyor”muş, “Tarihçiler giderler araştırırlar, biz de gerçekleri öğrenir”mişiz... Peki, konuyu gündeme taşıyan CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün bir gün aniden kafasında bir ampul yanmış ve “Dersim katliamını” günlük politikaya mı taşımış?
Hüseyin Aygün daha önce 1938 katliamı ile ilgili davalar açmış bir avukat, biri kendi anadilinde olmak üzere bu konuda kitaplar yazmış bir araştırmacı.
Yani Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “gidip araştırmış”, biz gerçekleri öğrenelim diye.
Üstelik Hüseyin Aygün, bizzat Kılıçdaroğlu’nun adaylık teklifiyle milletvekili olmuş bir isim.
Bu kadarı herhalde yeterlidir...
Kemal Kılıçdaroğlu bundan önce iki kere konuştu “Dersim olayları” hakkında.
İlki bir yan çizme başyapıtıydı. Aynen şöyle demişti: “Ben o zaman daha doğmamıştım.”
Gülmeyin yahu, adam ciddi...
İkinci değerlendirmesinde ise “diyalektik” ayaklarına yatmıştı: “Devrimin tarihsel meşruluğu içinde böyle şeyler olağandır. Dersim olayını da devrimin özel koşulları içinde değerlendirmek lazım.”(Tercümesi: Katliam gibi “olağan” bir şeyi “özel koşulları” içinde değerlendirmek lazım).
Neticede, doğma büyüme Dersimli, Alevi kimliğinde olan, ailesinden 40 kişi Dersim katliamında öldürülmüş bir kişinin kısa hikâyesi budur kıymetli okur...
Ne demiştim size en başta... Ortada acıklı bir durum var.
Ama hepsinden acıklısı, o kişinin CHP’nin genel başkanı olması sanırım.