HAKSÖZ HABER
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mülteci meselesinde en başından beri düşmanca bir tutum takındı. Mültecilerin kabulü ve uyumu noktasında neredeyse hiçbir adım atmayan Kılıçdaroğlu her fırsatta ise nefret dilini kullanarak milliyetçi popülizmden faydalanmak istedi!
Bu ülkede mültecilere dönük olumsuz bir algı varsa bunun en büyük sorumlularından birisi Kemal Kılıçdaroğlu gibi siyasetçilerdir. İşin bu boyutunu görmezden gelen sol-liberal yazarlar ise Kılıçdaroğlu hakkında olduğundan farklı bir görüntü oluşturmak için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlar. Mültecilere nefret kusan Kılıçdaroğlu’nu bu konuda bir kere eleştirmeyenler her fırsatta “insan hakları” vb. söylemleri dile getirerek tutarsızlık içinde yüzüyorlar!
Kemal Kılıçdaroğlu son olarak ise konu hakkında açıklamalarını "Sığınmacılara vatandaşlık verilmesi isteniyorsa referanduma gidelim. Halka soralım. Bakalım halk istiyor mu sığınmacılara vatandaşlık verilmesini?” diyerek sürdürdü.
“Önce düşmanlaştır sonra referandum çağrısı yap” şekliden formüle edilebilecek olan bu çağrı vicdan ve adalet gibi hasletlerle hareket eden birisi tarafından yapılması mümkün olmayan bir çağrıdır! Türkiye toplumunu dezenformasyon ve nefret söylemleriyle milliyetçi hamasete kurban edenlerin referandum çağrısı iki yüzlülüktür!
“Cinayet serbest olsun mu, hırsızlık cezasız kalsın mı?” gibi konular nasıl referanduma açılabilecek meseleler değilse insanların zamanla elde ettikleri haklarını halk oylamasına sunmak da mümkün değildir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Mültecileri geri göndermeyeceğiz” açıklamaları sonrasında yaptığı referandum çağrısı yaklaşan seçim kaygısıyla yine ırkçı popülizmden faydalanmaktan başka bir şey değildir! Vicdanını yutkunanlar görmezden gelse de arada büyük bir fark söz konusu!