Kılıçdaroğlu ve Can Dündar’ın özlemi

Ekşi Sözlük’te Mısır’daki halk ayaklanması üzerine sayısız başlık açıldı. Bir tanesi ise “İslami ayaklanmaya özenen Kemalist” adını taşıyordu. İşte size birkaç entry...

mısır’da halkın neden ayaklandığının idrakine varamadan türkiye’de biz böyle bir ayaklanma yapsak bizi de destekler misiniz diye soran kemalisttir ayrıca kendileri. sonra mısır’da destekliyorsunuz burada niye desteklemiyorsunuz diye de bi şeyler söyler. biri bu kemalisti dürtmeli, rüyadan uyandırmalıdır.

yazık ki her ayaklanmayla ayaklanacaklarını sanıp hırsını klavyeden almaktadır. (bana dilemma lan.)

***

şu arap dünyasındaki olaylardan sonra sıkça karşılaşılan bir tür insan işte. mısır’da, atatürk sevgisi bilinen enver sedat’ın veliahtı hüsnü mübarek’e karşı ülkenin en büyük muhalefet örgütü olan müslüman kardeşler önderliğinde ayaklanma yaşanıyor, angut kemalist yahut kemalist angut diyor ki “darısı başımıza, keşke bizde de olsa”

bizde zaten oldu canım; 2002’de, 2007’de sandıkta oldu, haziran’da yine olacak, merak etme. tekel müşterileri sizi. (dengizik.)

***

Bu başlık 28 ocak günü açılmış. Tesadüf, aynı gün, gazetelerde Meclis Adalet Komisyonu’nda yer alan CHP’li 10 vekilin bir bildiri yayınladığı haberleri var.

10 CHP’li vekil, halkı AKP nazizmine karşı direnişe çağırıyor. Atilla Kart “Bu yapı içinde, bütün unsurları, anayasal ve meşru zemin içinde direnmeye ve muhalefete çağırıyoruz. Söylediğimiz budur: Bunun yol ve yöntemleri, vurmadan kırmadan, meşru zeminlerde her zaman için demokrasilerde bulunur” diyor.

Süheyl Batum’un 50 bin kişiyle Silivri’ye yürüme projesi ile ne kadar uyumlu değil mi?

Evvelki akşam Facebook’a İstiklal Caddesi’nde elinde içki şişeleri bir grubun meydana doğru yürüyüşe geçtiği haberi düşüyor.

“Özgürlükçü liberallerin” başına gelecekleri keyifle izleyeceğini söyleyen Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Tansel Çölaşan da aynı konuşmada Cumhuriyet mitinglerini yeniden düzenleyecekleri müjdesini veriyordu.

Burdur’da konuşan Başbakan Erdoğan ise, CHP’li vekillere “eşkıya mısınız siz” diye çıkışıyor, sokak sokak, mahalle mahalle direniş çağrısı hakkında Kılıçdaroğlu’ndan acil açıklama talep ediyordu.

Açıklama geldi ama Erdoğan’ın umduğu gibi değildi. Kılıçdaroğlu’nun konuştuğu Can Dündar, adeta “yöntem” önerircesine “Paşa [İnönü], Tahkikat Komisyonları kurduran Menderes’e ‘Demokratik rejimi baskı rejimine çevirirseniz ihtilal millet için meşru hak olur’ demişti” deyip Gandi’nin halkçı dudaklarına kilitleniyor.

Can’ı rahatlatan cümle Gandi’nin ağzında zaten hazır: “Evet, aynı durum.. hatta daha ağır. Menderes’in son döneminde bile yaşanmayan baskılar yaşanıyor. Böyle bir baskı varsa baskıya direnmek haktır...”

Bir siyasi parti lideri halka sokağa dökülün çağrısı yapıyor.

***

Durum 1960’lardan daha vahimse, 1960 “ihtilalinde” Menderes ve partisine verilen cezanın da nispi oranda arttırılması gerekir.

Erdoğan ve iki bakanının asılması kifayet etmez herhalde! Tüm AK Partilileri hal etmek daha hakkaniyetli olur. Acı çeken özgürlükçü liberaller için de ülkenin münasip yerlerine cam kabinler konur. Tansel Çölaşan ve şürekâsı seyredip bol bol zevk alsınlar diye...

Lakin, son referandumda bu pakete yüzde 58 destek çıktığına, AK Parti’nin oylarının yüzde 50, CHP’nin ise yüzde 20’lerde olduğuna göre, ulusalcıların temenni ettiği “halk ayaklanması” biraz zor görünüyor.

Temenni edilen ne o zaman?

Ben size söyleyeyim: Muradları Ekşi Sözlük’teki başlıktan daha incelikli değil. Tunus’taki, Mısır’daki kargaşanın rüzgârı (nasıl olacaksa) buraya da gelsin. Sokaklara binlerce kişi dökelim. Kaos olsun. Eh, mesajı alan Ergenekon’un hazır kıtaları da birkaç kanlı eylem koydu mu, alın size mis gibi seçim atmosferi.

Ayıp desem hafif kaçar, ağırına ise terbiyem müsait değil.

***

Burada Başbakan Erdoğan’a bir başlık açmazsam olmaz.

Sayın Başbakan bence bu durumu önemseyin.

Kendinize de özeleştiri yapın.

Abuk subuk tartışmalar yaratıp darbe heveslilerinin değirmenine su taşıdınız. “Sahici Erdoğan” züccaciye dükkânına giren fil gibi bir sürü şeyi kırdı döktü.

Bir türlü anlamadığınız bir şey var.

Sayın Arınç’ın dediği gibi, İttihatçılık hâlâ diri halde uygun zaman kolluyor. Soykırımcı, faili meçhulcü, suikastçı, darbeci gelenek sizin mehter marşına benzer hamlelerinizle bu ülkeden kazınmaz. Onlarla uzlaşamazsınız. Onlar evsahibi, Almanya’dan oğlu geldiği anda sizi önce bir güzel sopalar, sonra da kapı dışarı eder.

Üç kuruşluk oy hesabıyla ortamı germek size pahalıya mal olur.

Bir tuzağa daha düşmemeniz için uyarıyorum: Başkanlık sistemini anayasa tartışmalarının önüne koyarsanız ve gerginliği arttırıcı söylemlerinize devam ederseniz Ergenekon’a en büyük iyiliği yaparsınız. Öncellikle sizi destekleyen tabanınızı aldatmış, daha da vahimi, ortamı darbelendirmek isteyenlere sağlam bir gerekçe vermiş olursunuz.

Evet, bizim oylarımızla seçilmiyorsunuz, ama biz de halkın naçizane bir parçasıyız.

TARAF