HDP’li veya Yeşil Sol Partili Selahattin Demirtaş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığının açıklanmasından bu yana büyük bir heyecanla Millet İttifakı’nın adayı için seçim çalışması yapıyor.
Hapiste olmasına rağmen sosyal medya hesaplarından Kılıçdaroğlu için Kürtlerden oy isteyen Demirtaş, herhangi bir muhalefet liderinden daha fazla efor sarf ediyor. Bunda Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazandıktan sonra kendisini serbest bırakması olasılığı elbette başat faktördür. Bunun yanı sıra Kılıçdaroğlu’nun seküler bir kimliğe sahip olması da bir başka etken.
Demirtaş, o kadar heyecanlanmış ki Kılıçdaroğlu’nun kazanması durumunda PKK’nın silah bırakabileceğini, bunun gerçekleşmesi için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. Demirtaş, “Halkımıza sözümüz olsun, çatışmadan beslenen Erdoğan rejimi sonrasında PKK’nin Türkiye’de tümüyle silah bırakması için elimizden geleni yapacağız ve mutlaka başaracağız.” ifadelerini kullandı.
PKK’nın silah bırakması için daha önce de bir şeyler yapmak istediklerini ancak Erdoğan’ın buna izin vermediğini ileri süren Selahattin Demirtaş, bu argümanlarıyla kendi kitlesini veya ona inanmak isteyenleri inandırabilir lakin biraz tarih bilgisine sahip olanlar ne PKK’nın silah bırakabileceğini ne de kendisinin samimi olduğuna inanabilir.
Türkiye’nin en kronik sorunlarından biri olan Kürt sorunu ciddi manada AK Parti döneminde masaya yatırıldı. “Çözüm Süreci” adı verilen süreçte iktidar HDP ile masaya oturdu ve dolaylı olarak da PKK’yı muhatap kabul etti. Örgütün silah bırakması için adımlar atıldı, müzakereler yürütüldü. Fakat PKK silah bırakmak yerine yerin altına silahlar gömdü, savaşa hazırlıklar yaptı.
Nihayet Suriye’deki çatışmaların belli bir aşamaya gelmesiyle “Rojava Devrimi” hayaline kapılan örgüt, çözüm sürecini sabote ederek saldırılara başladı. PKK silah bırakmadığı gibi ülkede yeniden kaosun hâkim olması için adımlar attı. Dönemin HDP yöneticileri de PKK’nın çatışmacı politikasına ayak uydurdular. Bunların en bilineni Selahattin Demirtaş’tı.
Demirtaş, 2014’te yaptığı çağrıda, Kobani’de (Ayn el-Arab) Kürtlerin katledildiği gerekçesiyle Türkiye’de yaşayan Kürtleri sokaklarda eylem yapmaya davet etti. Bu çağrı PKK için sokakları savaş yerine çevirme ve öteki olanları avlama çağrısıydı. Nitekim PKK 6-8 Ekim’de başta Diyarbakır olmak üzere 35 il ve 96 ilçeyi savaş alanına çevirdi. Başta örgüt mensupları tarafından vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşları olmak üzere bu çatışmalarda 52 kişi hayatını kaybetti.
Şimdi ise Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde PKK’nın silahları gömeceğini ifade eden Demirtaş, acaba kendi sözlerine inanıyor mu? Zira örgüt çatışmadan, şiddet uygulamaktan, masumları katletmekten başka bir şey bilmiyor. HDP’nin seçim listelerini dahi hazırlayan PKK yöneticilerinin Demirtaş’ın veya Yeşil Sol Partililerin arabuluculuğuyla silah bırakmasına inanmak için ya saf ya da cahil olmak gerekir.
Kandil’in emrinde olan Demirtaş ve benzerleri, seküler kimlikte ortaklaştıkları CHP’li Kılıçdaroğlu için canla başla mücadele ediyorlar. Var olan sorunları istismar ederek Kürtleri CHP ve sol partilerin oy deposuna çeviren Demirtaş ve arkadaşları, sorunu çözmekten ziyade sol ideolojiyi hâkim kılmak çabasını gözettikleri ortada.
Şimdi ise bu kirli ideolojinin güçlenmesi için Kılıçdaroğlu’nu bir fırsat olarak gördükleri ortada. Bunun için emrinde oldukları örgütte silah dahi bıraktıracaklarına inanıyorlar. PKK silah bırakmak için Kılıçdaroğlu’nu bekliyormuş meğer!