Başörtüsü, bin kere tüketilen bir konu ama Türkiye'nin gündeminden bir türlü çıkamadığı için şu anda bile üzerinde yazılacak pek çok şey var.
Şu andaki sıcak gündemi, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "sorun çözme" hamlesi oluşturduğu için oradan başlamak isterim.
-Doğrusu, Kılıçdaroğlu'nun "Sorunu biz çözeriz"deki çözme iradesini, sırf bir irade olarak samimi buluyorum. CHP baş örtüsü konusunda pozitif bir tavır alarak, bir anlamda özgürlükler karşısındaki negatif konumdan çıkmış olacak, toplumla iletişim noktasında da bir hamle yapmış olacak. Yani her şeyden önce bu duruş, CHP'ye ve bu partiye atılım yaptırmaya çalışan Kılıçdaroğlu'na lazım olduğu için, Kılıçdaroğlu'nun çıkışı laf olsun diye söylenmiş bir şey değil.
-Ayrıca Kılıçdaroğlu'nun bu çözme iradesinin gündem oluşturması da anlamlı çünkü CHP'nin bu meseledeki kilit rolü ihmal edilemez.
-Ama Kılıçdaroğlu'nun çözme iradesi noktasında yalpalıyor gözükmesi de sebepsiz değil. Çünkü zorluklar var.
Bir: Her şeyden önce Kılıçdaroğlu'nun ve etrafındaki kişilerin zihniyet dünyasında baş örtüsünün bir Müslüman hanım için ifade ettiği anlam henüz netleşmiş değil. Ben, Kılıçdaroğlu ve etrafındaki insanların zihninde, İslam-insan ilişkisinin de çok netleşmiş olmadığını söylersem, abartı sayılmamasını isterim. Medyada, CHP ve benzeri kulvarlarda dolaşan insanların söylemlerine baktığımda, baş örtüsü konusunda çok net bir bilinç zaafı olduğunu gözlemliyorum.
İki: CHP'nin devlet-toplum ilişkisine bakışı açısından ciddi bir problemin varlığı gözleniyor. Kılıçdaroğlu'nun zihniyet dünyası da hâlâ kılık kıyafetine varıncaya kadar, toplumun yukarıdan aşağı devlet tarafından dizayn edilebileceği yönünde gözüküyor. Bu zihniyet, CHP bilinç katmanlarında, bir tür devrim dönemleri kalıntısı halinde yaşıyor. Şu anda baş örtüsü yasağı dahil, baş örtüsüne getirilmek istenen biçimlendirmeler dahil, burada Anayasa Mahkemesi'ne tanınan yetki dahil, hepsi jakoben devlet zihniyetinin uzantısıdır. İşin çok kötü yanı ise bu zihniyetin toplumun bir tür (İslam'la bağlantılı) yaşama tarzının küçümsenmesi ve dışlanması gereken bir hayat tarzı olarak görülmesidir. Bu devlet zihniyeti, diyelim köylü kadınların baş örtüsüne bile lütfen müsaade ediyor, sonradan gelen din kaynaklı arayışlara ise kapıyı tamamen kapatıyor. Ama aynı devlet zihniyetinin, diyelim Batı kaynaklı hayat tarzlarına karşı herhangi bir tavrının olmaması, burada devlete, Batılı normlar adına bir yeniden inşa rolü vermiş olmanın ürünü. CHP, bu devlet zihniyetinin sahibi gibi durduğu için, meşruiyetini halktan almayan rolünü sürdürmüş oluyor. Oysa baş örtüsü, halktan gelen ve devletin bu rolünü sorgulayan bir çizgi. Aradan 80 küsur yıl geçmiş olmasına rağmen, Kılıçdaroğlu'nda özgürlük açılımı yapmak isterken bile, jakoben zihniyetin nüksetmesi çok şaşırtıcı bir durum. Bu zihniyet dünyasının, başörtülü bir genç kızın talep ettiği özgürlüğü üretmesi kolay değil.
Üç: CHP'nin tabanı açısından zorluğu olduğu görülüyor Kılıçdaroğlu'nun... CHP tabanı tahlil edildiğinde, bunun içine, baş örtüsüne sıcak bakmayan toplum kesimlerinin -bunu isimlendirme gereği duymuyorum- girdiği sonucu ortaya çıkıyor. Yani Kılıçdaroğlu, baş örtüsüne özgürlük hamlesi yaparken, kendi toplum tabanı dışında olumlu karşılanacağını bilirken, bizzat kendi tabanında tepkiler oluşacağı ihtimalini dikkate almak zorunluluğunu hissediyor. O zaman da, başörtülü genç kızın taleplerini karşılamak zaruretini terazinin bir kefesine, CHP tabanının tepkilerini terazinin karşı kefesine koymak gerekiyor. CHP, bu ikilemi hep yaşayacak bana göre.
Ama ben, Kılıçdaroğlu'nun çıkışını gene de, kim ne derse desin Türkiye'nin ana ukdelerinden birisi olan ve binlerce genç kızı, aileyi mağdur eden bu sorunun çözümü noktasında bir olumlu gelişme olarak görüyorum.
Burada söyleyeceğim şudur:
CHP çözüm için formül arayışında ise önce baş örtüsünün, bunu inancı gereği takan bir genç kız için hangi anlama geldiğini görmeli. Sonra bu inanca saygı göstermeli. Bu toplum kesiminin baskı altında tutulmasına ilişkin bilinçaltını ayıklamalı. Sonra, yukarıdan aşağı toplumu biçimlendirme iradesinin artık vaktinin geçtiğini düşünmeli. Nasıl başka bir kadının giyim tarzına müdahale akla gelmiyorsa, aynı saygınlık duygusunu başörtülü kadına karşı geliştirmeye çalışmalı.
Bütün bunların temeline de, toplumdan korkmamayı yani bu toplumu kendi haline bırakırsanız ya davulcuya kaçar ya zurnacıya tarzındaki, CHP bilincinden kurtulmayı, bu bilincin ürünü olan halk iradesi önündeki supaplara sığınmaktan vazgeçmeyi yerleştirmeli...
Bütün bunların köklü bir zihniyet restorasyonu olduğu açık. Dilerim Sayın Kılıçdaroğlu CHP'de bunun öncülüğünü yapar.
BUGÜN