15 Temmuz gecesi hakkımızı, onurumuzu, geleceğimizi koruma bilinciyle sokağa çıkan Müslümanlar olarak, sonraki süreci de İslami kimliğimiz ve ilkelerimiz açısından değerlendirmek durumunda olduğumuzu hatırlatarak sözlerine başlayan Hüseyin Çağlar, tavrımız mevcut sürecin içerdiği olumlu gelişmeleri sahiplenmeyi gerektirirken, yanlışlarına tavır almaya ve her durumda taleplerimizi canlı tutmaya sevk etmelidir dedi.
Tavrımızı politika değil, ilkelerimiz belirlemeli!
Gündemimizi biz mi belirliyoruz yoksa “belirlenmiş” gündemin peşinden mi sürükleniyoruz? Siyasal-sosyal olaylar bizim de gündemimizde yer almalı mı? Cevap evet ise ne oranda yer almalı? gibi soruları sorarak sunumuna devam eden Çağlar, elbette bu tartışmada bizim açımızdan asıl belirleyici olan şey, İslami kimlik olduğunu hatırlatarak söylerine şöyle devam etti.
“Bizim mücadelemiz hayatı değiştirmeye yöneliktir. Hayatı değiştirme çabası ise yaşanılanı ele almayı, onunla ilgilenmeyi, ona ilişkin tavır geliştirmeyi zorunlu kılar. Gündemin dışında kalmak soyutlanmayı, içe kapanmayı ve muhatap bulamamayı getirir. Tevhide davet ve hakkın tebliği yaşanılan somut sorunlar ve pratiklerden bağımsız ve yaşanılanlara ilgisiz bir tarzda yapılamaz. Bir biçimde bunları değerlendirmeyi, bunlara ilişkin bir söylem ve yaklaşım geliştirmeyi gerektirir. Öyleyse Kur’an’ın Gündeminde Ne Var diye baktığımızda, toplumun gündeminde ne varsa Kur’an’ın gündeminde de onun bulunduğunu görürüz. Kur’an’ın, Mekke toplumunda mevcut bulunan olumsuzluklardan, haksızlıklardan, zulümlerden bağımsız bir “tevhidî gündemi” yoktur!”
Gündem tespiti ve değerlendirmesinde nelere dikkat etmemiz gerektiğine de değinen Çağlar, gündemi konuşmalı ama gündemin anaforuna kapılmamalıyız, yani toplumun tartıştığı konuları, sorunları ele almalı ama bunu seçerek yapmalı ve hepten bir reddetme, yok sayma tutumunun değil, uyarıcı, açıklayıcı bir yaklaşım geliştirme sorumluluğunun öne çıkartılması gerektiğini ifade etti.
adaletin egemen olması için çalışmalıyız!
İnsan mı dünya içindir, yoksa dünya mı insan içindir? sorusunu sorarak sözlerine başlayan Yusuf Demirel, Batıda amaç dünya saadetiyken, Müslümanlar için asıl olan ebedi saadet olduğunu hatırlatarak, insan sadece Allah’a kullukla mükellef olduğunu söyledi. Hayatın tamamını kapsayan bir kulluk bilincine vurgu yaparak, dünyevileşmenin adeta insanlığın sonunu hazırladığını ve insanlığın ise emrine verilenin emrine girdiğini ve amaç araca feda edildiğini söyledi.
Cahili kuşatmaya karşı sorumluluklarımızı hatırlatarak sözlerine devam eden Yusuf Demirel, Zulme karşı direnmeli, hukukun üstünlüğü ve adaletin egemen olması için çalışmalıyız. İnsanların mal, can, namus/nesil, din ve akıl emniyetinin koruyup kollama sorumluluğumuzu hatırlatarak, küfre karşı imanı, cehalete karşı ilmi-İslam’ı hâkim kılmalıyız dedi.
Yapay gündemler karşısında asli gündemimizi muhafaza etmenin önemine değinerek, israf ve savurganlığa karşı iktisadi/dengeli harcamayı, kibre karşı tevazuyu, vahşete karşı medeniyeti ve taklide karşıda tahkiki, kabalığa karşıda nezaketi tercih etmeliyiz. Hamakat/Ahmaklığa karşı uyanıklığı ve akletmeyi, karanlığa karşı aydınlığı savunmalıyız diyerek sözlerini tamamladı.
Program dinleyicilerden gelen soru ve katılımlarla sona erdi.