Abdülkadir Aksöz / Mecra
Keşmir'in Müslümanlaşması
Günümüzün aktif çatışma bölgelerinden biri olarak bilinen Keşmir, Hindistan ve Pakistan arasında büyük bir problem olarak varlığını koruyor. İki ülke arasında hiç değişmeyen gündem maddesi olan Keşmir’de çatışma ve şiddet olayları eksik olmuyor. Keşmir, Müslüman çoğunluğa sahip yapısı ve paylaşılamayan doğal zenginlikleriyle dikkat çekiyor.
Bugün %90’ın üzerinde Müslüman nüfusun yaşadığı Keşmir’in İslâm ile tanışması VIII. yüzyıla kadar uzansa da tam olarak Müslümanlaşması 1300’lü yılları bulmuştur. Bu dönem arasında Keşmir’e pek çok sefer düzenlenmiş ancak tam olarak başarı sağlanamamıştır.
- Keşmir’in Müslümanlaşması 1320 yılında Seyyid Şerifüddin adındaki bir Sühreverdiyye dervişi aracılığıyla Hindu Kral Rincana’nın İslâmiyet’i kabul etmesiyle gerçekleşmiştir. Müslüman olan Kral Rincana, Sadreddin adını aldı.
Keşmir’in Müslümanlaşmasında ve İslâmiyet’in yayılmasında sufilerin geniş çapta etkisi oldu. XIV. yüzyılın sonlarına doğru Keşmir’e gelen Seyyid Ali Hemedani ile oğlu Mir Muhammed Hemedani gibi şeyhlerin etkisiyle İslâm kültürü bölgede hayat buldu.
Tasavvufî ekolün yerleşmesiyle bölgedeki Budist ve Hindu yerleşimleri İslâmiyet’i kabul etmişlerdir.
Kübrevî tasavvuf okuluna mensup Seyyid Ali Hemedânî, yönetimle yakın ilişkiye girerek Keşmir vadisi boyunca İslâm’ı tebliğ etmiş ve yayılmasını sağlamıştır. Seyyid Ali Hemedânî’nin ölümünden sonra gelen oğlu Mir Muhammed Hemedânî de aynı faaliyetleri icra etmiştir.
Keşmir’de İslâmiyet’in yayılmasında Nakşibendilerin de çaba gösterdiği bilinmektedir. Hoca Muhammed Bahaeddin Nakşibend, halifesi Seyyid Hilal'i Keşmir’e yollayarak İslâm'ı tebliğ faaliyetlerinde bulunmasına vesile olmuştur. Kadirilerden Seyyid Nimetullah Şah ve Rişiyye tasavvuf okulundan Şeyh Nurettin de Keşmir’de İslâmlaştırma faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Keşmir'de Sühreverdiyye etkisiyle bölgeye gelen Şemseddin Iraki ile Şii İslâm anlayışı da yaygınlık kazanmıştır.