Keskin sirke küpüne zarar

Abdurrahman Dilipak

Eskiler öyle demiş: Keskin sirke küpüne zarar verir.. CHP ve MHP’nin, hatta BDP’nin başına gelenler de bu hesab..

AK Parti’yi yıkalım derken, kendileri duman oldu.. Bunların kendine hayrı yok.. İçi geçmiş yaşlı bir kavak ağacı gibi.. Dokunuveriyorsunuz, yıkılıveriyorlar.. Ayakları birbirine dolanıyor ve yıkılıyorlar..
CHP MHP’nin, MHP BDP’nin üzerine yıkılıyor.. Cinliğin doruğundaki Demirel ise, bir eli ile CHP’yi ayakta tutmaya çalışırken, öteki eliyle sağı diriltmeye çalışıyor.. Mesut Yılmaz da yardıma koşuyor, ama çare yok..
Kurtarıcılar kendilerini kurtarmaktan bile acze düştüler..
Kime yaslanırlarsa, kimi tutarlarsa, onun başına bir felaket geliyor.
Baykal sadece kendi gitmiyor, partisini de peşinden sürüklüyor. Baykal, CHP’yi dayandığı kavram ve kurumlarla birlikte tarihe gömmeye hazırlanıyor..
Erdoğan istese bu referandumu 12 Eylül’e denk getirebilir mi idi? Hem de Ramazan Bayramı’ndan bir gün sonraya.. Hem milletvekili seçimlerinin arefesinde AK Parti’ye kim böyle bir ikramda bulunabilirdi..
CHP’nin haline bir bakar mısınız? Peşine bir kısım eski DSP’li, eski ANAP’lı kaşarlanmış Ergenekoncuları takıp, Anayasa Mahkemesi’ne koştu. AYM’yi parti noteri mi sandın Bay Baykalım. Önümüzeki seçimde barajı geçer mi CHP bilemem ama, bu kadar da milletvekili kazanamayacağı kesin.. Yani Anayasa Mahkemesi için bu çabaları son şansları.. Bir yandan Parti kongresine giderken uçkurunu kaptırdığı yerden kurtarmaya çalışıyor, öte yandan yeni krizler üretmek için son nefesine kadar canhıraş bir şekilde çırpınıyor..
Ah Baykal, ah! Sen mi kurtaracaksın memleketi. Hani gölge etme, kimsenin senden ve partinden bir ihsan beklediği yok.. Sen şunu söyle: Seni kim kurtaracak şimdi düştüğün çukurdan?..
Benim ülke genelindeki tüm STK’lara bir çağrım var.. Bu günden tezi yok, her hafta Anayasa, hukuk devleti, insan hakları, kavmiyetçilik ve terör konusunu konuşmaya başlayalım. Önümüzde 19 Mayıs, 27 Mayıs, 29 Mayıs var.. Durmak yok.. 1. Meclisi konuşalım.. Kuvayı Milliye ve Müdafayı Hukuk’u tartışalım mesela.. 27 Mayıs’ı ve darbeleri, bu vesile ile 12 Eylül’ü konuşalım.. 29 Mayıs’ta, İstanbul’un tarihi ve manevi misyonunu konuşalım.. Basın toplantısı, basın açıklaması, basın bildirileri, gazetelerde makaleler, röportajlar, radyo ve televizyonlarda tartışma programları, söyleşiler.. Şimdiden 100 günlük bir performans listesi hazırlamamız gerekiyor..
Zaten son 30 gün Ramazan.. Ramazan boyunca adalet, barış, hürriyet taleplerini yükseltmeliyiz.. Ağustos’ta bir yandan da, ilk 15 günde militarizmi, YAŞ kararlarını, darbeleri konuşabiliriz mesela.. Geriye Haziran ve Temmuz ayı kalıyor..
Ama önce ve hemen 19, 27 ve 29 Mayıs’a odaklanalım..
3 Haziran 1989’da Tienenman’ın yıldönümü, 1 Temmuz 1988’da Gorbaçov’un Perstroika harekâtı başlamış.. 1. Sovyet 1988’de dağıldı, bizim Sovyet hâlâ işbaşında.. 8 Temmuz TRT tekeli kalkmış. 1961 Anayasası 9 Temmız 1961’de referanduma sunulmuş. 31 Temmuz 1922’de İstiklal Mahkemeleri Kanunu kabul edilmiş. 24 Temmuz 1923 Lozan Anlaşması’nın imzalanması, 18 Temmuz 1920 Misakı Milli’nin kabulü. Hangisini isterseniz onu konuşun.. Daha ayrıntılı bir araştırma yapmak isteyenler, www.byegm.gov.tr’den ayın takvimine bakabilirler..
Helsinki ittifakı 1 Ağustos’ta onanmış. 10 Ağustos Sevr. 12 Ağustos 1930’da Fethi Okyar’ın Serbest Fırkası kuruldu ve beş gün sonra da kapatıldı. 13 Ağustos 1961’de Utanç duvarı yapıldı. 23 Ağustos’ta Kastamonu’da Şapka devrimi. Yıl: 1925
Halk Fırkası, yani CHP’nin tüzüğü 9 Eylül 1923’de TBMM’de kabul edilmiş.
Ha, bu arada Anayasa değişikliği referandumu kabul edildiği tarih itibarı ile Boğa. Oylama tarihi ise Başak burcuna denk geliyor..
Baykal’ın burçlarla arası nasıl bilmem ama, hani, papatya mevsimidir, papatya falına da bakabilir bundan sonra ne olacak diye ama, belki merak ederse haber vereyim dedim.. Ya da kendi falcısı varsa ona sorsa, yoksa, yeni bir falcıya ihtiyacı olabilir.. Ben kendi tahminimi söyleyeyim, Baykal ve CHP’nin başına 3 vakte kadar bir şey gelecek ama, ne geleceğini ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim..
Yine küçük bir hatırlatma daha, 12 Eylül’de referandum var, sonuç 13 Eylül’de açıklanır. Hani o gün de Sakarya Meydan Muharebesi’nin zaferle sonuçlandığı gündür..
Bu arada, büyük bir ihtimalle 12 Eylül artık, Türkiye’de bir devrim sona erdiği, “Bizim Sovyet”in dağılmaya başladığı ilk gün olarak, hep buruk bir tebessümle anılmaya başlayacak.
Mesela o gün Evren Paşa Muğla’dan, askerî bir ambulans uçakla sağlık sebebi ile GATA’ya kaldırılabilir.. Konsey üyesi arkadaşları için VIP odalarda hazırlık yapılabilir..
Baykal bu strese dayanabilir mi, ya da ne kadar dayanabilir, onu bilmiyorum..
Bu kış Türkiye’ye Komünizm gelmeyeceği kesin de, sonbaharda adalet, barış, özgürlük gelebilir. Birileri bunu hiç istemese de. Bu biraz da bize bağlı, göstereceğimiz zeka ve performansa bağlı. Cesarete bağlı. Çünkü, sonuçta her topluluk lâyık olduğu gibi idare olunacaktır.
O zaman ne duruyorsunuz, haydi, herkes işbaşına..
Selam ve dua ile..

VAKİT