HAKSÖZ-HABER
Memur-Sen’in kılık-kıyafet özgürlüğüne yönelik sivil itaatsizlik eylemini eleştiren KESK, 28 Şubat günlerine olan özlemini bir kez daha ortaya koydu.
Kemalist aydınlanmacı refleksle “serbestlik ve özgürlük” adı altında gericiliğin yaygınlaştırılmak istendiğini ifade eden KESK, “bazı domuzlar daha eşit” felsefesine yaslanarak başörtüsü düşmanlığı yapıyor.
“Gericiliğin meşrulaştırıldığı, üzerinin ‘özgürlük’ adıyla örtüldüğü bu süreç, AKP’nin gölgesinde sendikacılık yapanlar aracılığıyla kamusal alanda inşa edilmeye çalışılıyor” ifadeleriyle KESK, Memur-Sen’i eleştirirken gerçekte yasakçı ve özgürlük karşıtı tutumunu açığa çıkarıyor ve maskesini düşürüyor.
KESK’in açıklamasında saçmalık ve zırvalıklardan geçilmiyor. Şablonik ifadelerle bezenmiş açıklamada “dini-muhafazakâr yapıyla perçinlenen neo-liberal dönüşümlerin, kadınların kamusal alandaki haklarını ve geçmiş kazanımlarını ellerinden aldığını, özgürlüklerini ve geleceklerini yok ettiğini” belirtiyor.
Bu durumda KESK’e göre kadınların kamusal alandaki haklarının temini ancak başörtüsünü yasaklamak ve dini görünür olmaktan çıkarmakla mümkün!
“Bugün mazlum kıyafetini üzerine giyerek, ‘özgürlük’ kelimesinin arkasına sığınanlar, tarihte emekçilerin hak gasplarına imza atanlardan, sendikacılık hakları ellerinden alınırken alkış tutanlardan başkaları değillerdir!” diyerek gerçekte kendini ve kendi tutumunu anlatan KESK, özgürlüğü kadınların çocuk yapma ve kürtaj hakkı üzerinden değerlendirmesi dikkat çekti.
Memur-Sen’e hitaben “Gerçek bir özgürlük hesaplaşmasından bahsedebilmeleri için, önce tarihleriyle hesaplaşması gerekmektedir.” diyen KESK’in, bugün ve şu an dahi özgürlük karşıtı ve başörtüsüne düşmanca tavır takınırken tarihle hesaplaşmaya çağırmasındaki garabeti de görmemek mümkün değil. Geçmişleri de bugünleri de özgürlük düşmanlığıyla maruf olanların bugünkü yasakçı tavırlarını izah sadedinde başkalarını tarihleriyle hesaplaşmaya çağırmalarını işgüzarlıkla mı yoksa “yavuz hırsız” misaliyle açıklamak gerek size bırakıyoruz.