Kendisi dışında her şeye düşman olma hastalığı!

Türkiye’de gittikçe artan bir nefret ve düşmanlık söylemi inşa ediliyor!

HAKSÖZ HABER

Türkiye’de "yabancı" olarak görülen toplumsal kesimler her gün hedef alınıyor. Suriyeli, Afganistanlı başta olmak üzere Kürtlerin yıllarca yaşadıkları ayrımcılık ulus devlet paradigmasının dünyamıza armağan ettiği sorunların başında geliyor.

Burada çok enteresan bir “biz” inanışı söz konusu. Bu paradigmayı sahiplenenlerin “biz” anlayışı biraz ötekine karşıtlık üzerinden şekil alıyor. Böyle olunca da hangi grubun nerede ve ne zaman öteki olabileceği pragmatik bir düzlemden neşet ediyor.

Türkiye’de Kemalist kesim açısından biz söyleminin dışında müslim-gayrimüslim başta olmak üzere kendisi dışında her şey yer alıyor denilebilir. Bu sebeple mülteci karşıtlığında bu kesim nefret söyleminin başat üretici aktörü rolünde.

Bu söylemin bir de toplumdaki karşılığı var. Medya imkanlarıyla yaygınlaştırılan öteki düşüncesi ve inşa edilen suni “biz” algısı sebebiyle toplum bir zaman sonra her şeye şüpheyle ve düşmanlıkla yaklaşan paranoyakça bir ruh haline bürünüyor.

Ayrımcılığa son olarak ise Akdeniz’deki yangın felaketine karşı yardım için gelen Azerbaycanlı itfaiyeciler maruz kaldı. Yardım için Türkiye’ye gelen Azerbaycanlı itfaiyeciler kamuflaj giyiyor. Estetik doktoru olarak kamuoyundan tanınan Nüket Eroğlu isimli bir kişi ise itfaiyecileri hedef aldı.

İtfaiyecilerin neden kamuflaj giydiğini izah eden Abdullah Ağar bu kimselerin asker veya zabit olabileceğini ancak Azerbaycan’daki bürokratik yapılanma gereği bu kıyafetleri giydiklerini çünkü bağlı oldukları kurumun yapısının buna sebep olduğunu izah ediyor. Azerbaycan’da afetlere müdahale için kamuflajlı memurlar kullanılıyor özet olarak. "Bu şaşırtıcı olabilir veya bir yanılgıya sebebiyet verebilir ama Azerbaycan’daki kamusal yapılanma bizdekinden farklı. İyi anlatmak gerekiyor, şimdi Azerbaycan’da pek çok kurumsal işleyiş, kamusal yapıda rütbeler var ve kamuflajlı giysiler var. Örneğin Sınır Kuvvetleri, Gümrük Çalışanları, Vergi memurları bize gelmiş olan itfaiyecilerin bağlı oldukları Olağanüstü Haller Bakanlığı bunların hepsinde hep üniforma hem de rütbe kullanıldığını görüyoruz. Aynı Silahlı Kuvvetler’dekine benzer şekilde; Sınır Muhafızları’nda, Jandarma Birlikleri’nde, bizdeki Milli İstihbarat Teşkilatı’na karşılık gelen Devlet Tehlikesizlik Hizmeti’nde ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü’ne karşılık gelen Olağanüstü Haller Bakanlığı’nda da bu şekilde kamuflajlı giysileri, üniformaları ve rütbeleri görüyoruz."

Nüket Eroğlu Azerbaycan’dan yardım için gelen memurlar için şu ifadeleri kullanıyor: "Azerbaycanlı asker gelmiş, benim topraklarımda geziyor ne idüğü belirsiz. Yani baktığınızda gerçekten bir anlam veremiyorum." Eroğlu için “bizim” topraklarımızda yalnızca “bizim” askerlerimiz olmalıymış. Bu ifadeleri çok anlaşılmadıysa Eroğlu’nun ikinci açıklaması daha izah edici.

Konu hakkında aldığı tepkiler üzerine paylaştığı ikinci videoda “Bu gelenlerinde ne olduğu belli değil. Taliban mı, Müslüman Kardeşler mi? Kim bunlar?” sözlerini sarf eden Eroğlu incelememizin başında zikrettiğimiz ayrımcı ulus paradigmasının tüm hezeyanlarını kusuyor tabiri caizse. Aynı zamanda THK'nın işlevini(!) hatırlatarak siyasi olarak durduğu yeri de gözler önüne seriyor! 

Müslüman Kardeşler, Taliban veya yardım için Türkiye’ye gelen Azerbaycanlı asker fark etmez! Kafalarda inşa edilen suni “biz” anlayışına uygun olmayan herkes düşmandır. Çünkü bizim bizden başka dostumuz yoktur!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!