Kenan Evren intihar etsin mi etmesin mi?

Abdurrahman Dilipak

Referandumun bir anlamı da bu sorunun cevabında gizli.

Kimi bunu iktidar için “evet” ya da “hayır”a dönüştürmek istiyor, kimi başka yerlere çekmeye çalışıyor.
Bir anlamı daha var, o da bu referandumun anlamı “Kenan Evren intihar etsin mi, etmesin mi?” Hani yarın bunu internette oylamaya açabilir! Ölüm üzerine ne kadar da kolay konuşuyoruz.. Ölmek, öldürmek! Ecel gelmeden kişi kendi hayatına bile son veremez! Hem ölüm bir kurtuluş mu ki zalimler için.. “İlahi adalet”, zalimler için sebeb oldukları acıların toplamı kadar acının aynı oranda tattırılması anlamına gelir.. Koştukları yer, aslında kaçtıkları yerdir birileri için!
“Evet” çıkarsa intihar edecekmiş.. Ancak bir darbeci kafası böyle çalışır. Genç olsaydı, silahının namlusunu başka yöne çevirme tehdidinde de bulunabilirdi..
Milli iradeye karşı cevabı yaşlı darbecinin..
Birkaç yakın silah arkadaşı, aileden birkaç kişi ve birkaç işadamı ve gazeteciden başka arkasından fazla ağlayacak kimse olacağını sanmam.. Ama bir an önce bu işi bitirmesi için mermi gönderen çok olurdu, eğer yasal bir engel olmasaydı..
Şimdi ortada bir durum var. Savcılara iş düşüyor.. Referandum sonuçları açıklanmadan Evren’in müşahede altına alınması gerek.. Ardından da psikolojik olarak tedavi edilmesi gerek..
Referandum sonuçları açıklanmaya yakın saatlerde gazeteciler herhalde paşanın kapısında görüntü almak için bekliyor olacaklardır..
Zaten referandum sonuçlarının resmen açıklanmasından hemen sonra davalar açılmaya başlar..
Evren bu dünyadan göçüp gitse de, arkasında bu işlerin hesabını verecek bir sürü suç ortağı var..
Hani merak diyor insan, suç ortağı silah arkadaşları ile birlikte mi intihar eylemi gerçekleştirecek ya da tek tek mi? Tek başına kendisi mi ya da..
Bazı psikolojik bozukluğu olanlar, önce aile fertlerini öldürüp sonra kendi kafasına sıkıyor kurşunu.. Böyle bir niyeti de yoktur umarım..
Kenan paşa şimdiden antremanlara başlamalı!. Bu işi beceremeyecek olursa hem ahir ömründe hastanelerde sürünür, hem de sanık olarak perişan olur.. Her işi yüzüne gözüne bulaştırdığı gibi, bu işi de yüzüne gözüne bulaştırabilir..
Sahi, nerede yapacak bu işi. Evinde mi, Ankara mı, İstanbul’da mı? Nereye gömülmek istiyor, cenaze namazı kılınsın mı, kılınmasın mı, kim kıldırsın? Bir sanık için devlet töreni yapılabilir mi?
Aslında bu yazıyı yazıp yazmamak konusunda epey düşündüm.. Sonra yazmaya karar verdim..
Henüz Kenan Evren yaşıyor ve göründüğü kadar da “aklı başında”. Ne kadar “aklı başında” onu da bilmiyorum. Bana göre hiçbir darbecinin aklı başında değildir. Buradaki aklı başındalık sadece “cezai ehliyet” açısından.
Kendi ölümü üzerine ülkeyi karıştırmayı planlayan bir adam durumuna düşmemesi için Evren’i bu sözlerinden vazgeçmeye çağırmak adına bu ironik yazıyı yazmaya karar verdim.. Madem birileri darbecilere acındırma adına bu tür şeyleri haber yapıyor, o zaman işin bir başka yönünün daha olduğu da anlaşılmalı, görülmeli..
Birileri bir şey yapar ve söylerken, o şeyin başka zihinlerde nasıl karşılık bulacağının da bilincinde olmalı..
Eğer “bir yiğitlik” yapacaksa, çıkar olup-bitenleri anlatır ve özür diler.. Yargılanır, cezasını alır, sonra da yaşı gereği zaten ya gider GATA ya yatar ya da evinde çeker cezasını. Kısa süre sonra da bakarsınız Cumhurbaşkanı affeder, bir af çıkar..
Yaşlı bir darbeciden intikam almak değil derdim. Bir darbecinin milli iradeye karşı “ölümüne” meydan okumasını içime sindiremediğim için yazıyorum bu yazıyı..
Bana kalırsa Kenan Evren yaşamalı.. Anılarını yazmak için fırsat vermeliyiz ona.. Diyarbakır cezaevinde yaşananları, tanıkları anlatmalı ve Evren okumalı..
Daha önce CHP’nin teklifi ile gündeme gelen, darbecilerin yargılanmasını engelleyen geçici 15. Maddenin, “halk tarafından” kaldırılması halinde intihar edeceğini Ertuğrul Özkök’e açıklayan Kenan Evren, 12 Eylül’deki referandumdan “evet” sonucunun çıkmasını kabul edemeyeceğini belirterek, “Tabancamdaki kurşunlardan biri, her şeyi bitirmeye yeter” demişti ya, bu değişikliğe CHP de karşı olmadığına göre, referandumun bu maddesi %80-90’la geçme potansiyeline sahip bir madde.. Evren’in karşısına aldığı kitle böylesine kahir bir ekseriyete sahip.
Sahi, iç hizmet kanunundaki değişiklik de geliyor gündeme şimdi. Ne olacak?
Kenan paşa oturup şimdiden vasiyetini yazsa iyi olacak.
Çünki bu açıklamanın ardından, referandumda “Evet” oranı 1-2 puan artmıştır.. Hani bir de meydanlara çıkıp, Kılıçdaroğlu’na, Bahçeli’ye destek verse Erdoğan’ın bu kadar yorulmasına gerek kalmazdı..
Zaten “Hayır” diyenler belli. CHP, MHP, BDP.. Ergenekon üçgeninin, destek unsurları da var. Birtakım terör örgütleri ve birtakım vakıf, dernek ve sendika. ADD, ÇYDD filan gibi ve bir kısım Media. Hani şu Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve STK içindeki kayıtdışı siyaset ve kayıtdışı ekonomi güçleri.. Biraz da Türkiye’den “One minut” ve “Mavi Marmara”nın intikamını almak isteyen MOSSAD ve İsrail.. “Hayır Cephesi”nde olanlar bunlar. Ve tabii bir de Evren!
Bizden birilerinin de “bu oyunda yer almama” bahanesi ile “Boykot kervanı”na katılarak, anayasa değişikliğinin toplumsal desteğini zayıflatmaya yönelik propagandalarına bu kadar kolay kanmalarını doğrusu anlamakta güçlük çekiyorum.. Eksiklikler, yanlışlıklar sözkonusu olabilir ama, sonuçta doğru yönde, ileri doğru atılan bir adım var. Bu düzenleme ile eskisi kıyaslandığında hangisi daha iyi sorusunun cevabını arıyorum ben öncelikle. Ve bu işin bugün için yüklendiği farklı bir anlam var. O anlam bana kalırsa bu işin ruhunu temsil ediyor. Ve kimsenin bu gerçeği görmemezlikten gelme hakkı yok.. Bana kalırsa en çok da CHP, MHP ve Ergenekoncular bu farkın anlamının bilincinde.. Evren bu fark yüzünden hayatını ortaya koyan bir meydan okuma içine giriyor.. Bugün bu “boykotçu arkadaşlar”a bir mecelle kuralını da hatırlatmakta yarar var: Def-i mazarrat, celbi menafiden evladır..
Son olarak, Evren paşaya bir çift sözüm var: Korkunun ecele faydası yoktur paşam.. Yaptığın işte masum olduğunu düşünüyorsan, gidersin mahkemeye paşa paşa savunursun kendini. Eğer haklıysan, başı dik gezersin ülkende.. “Kurtardığını” iddia ettiğin bir ülkenin halkının iradesinden bu kadar korkacak ne var!
Selâm ve dua ile..

VAKİT