HAKSÖZ HABER
TV100'de Mine Uzun'un hazırlayıp sunduğu Yüz Yüze programına katılan Kenan Alpay organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in medya dünyasıyla ilgili iddialarını değerlendirdi.
Son yıllarda yıldızları pek bi parlayan Hadi ve Süleyman Özışık, Veyis Ateş, Cem Küçük gibi isimlerin bir dizi gayrı meşru ilişki ve kazanca aracılık etmelerini değerlendiren Kenan Alpay gazetecilerin mafya, iş dünyası, bürokrasi ve siyasetle girdiği ilişkilerin öteden bu yana son derece kirli örneklerle dolu olduğuna vurgu yaptı.
Alpay’ın konuşmasında vurguladığı noktalar şöyle: “Türkiye’de mafya veya organize suç örgütü ya da illegalite ve gayri meşru herhangi bir konunun, aktörün ilişki biçiminin gündeme gelmesi ya da gündemi belirlemesi başlı başına bir faciadır. O dönemde veya bu dönemde hiç fark etmez. Netice itibariyle Türkiye’nin asli meselesi olan hukuk mücadelesinden kesinlikle taviz vermemesi gerekir. Ama hukuk devleti sözle olmuyor. Adalet sözle gerçekleşmiyor. Herkes iyilikten güzellikten söz ediyor. Ama baktığımızda bir takım kişilerin; kirli ilişkileri, kanlı ilişkileri ve insanların haklarını gasp eden ilişkilerinin ülkeye bir noktada sirayet ettiğini görüyoruz.
Bu videolar mevzusu da aynı şekilde: ‘Mesele yargıya intikal etmiştir denince’ toplum rahatlamıyor. “Bu adam mafya üyesidir dolayısıyla sözlerine itibar edilmemelidir” denince de toplum ikna olmuyor. Burada mesele şu, ‘bu iddialar haklıdır, haksızdır ya da şu kadarı haklıdır, şu kadarı haksızdır’ ama her ne olursa olsun burada yapılması gereken muhakkak surette siyasi ve adli açıdan bunun peşinin sıkı sıkıya takip edilmesi gerekiyor. Bir takım isimler geçiyor: Süleyman Özışık, Veyis Ateş, Hadi Özışık, Cem Küçük… Bunlar otellerde kalmışlar kalmamışlar, para almışlar almamışlar, birilerinin adına haber yapmışlar ya da yapmamışlar, belli birililerinin belli birilerine olan borcunu silmişler ya da silmemişler ya da silinmesine vesile olmuşlar. Bütün bunların doğru mu değil mi buna dair ciddi bir takibatın yapılması gerekiyor. Türkiye’de medya hakikaten çok fena halde kirlenmiş değil. Fena halde kirliydi zaten! Öteden beridir kirliydi. Mesela “Veyis Ateş çıksın iddiaları reddetsin” deniyor reddedemiyor. “Kabul edip özür dilesin, pişmanlık duyduğunu belirtsin” onu da yapamıyor. Ne yapıyor? Ortalıkta görünmüyor. Muhtemelen bence tekrar ekranlara daha güçlü dönebilmek için kulis faaliyetlerinde bulunuyor. Neden? Çünkü bu ülkede bir söz var: “Her şey olursunuz ama rezil olmazsınız!”
Gerekirse silah kullanırız diye manşet atanlar bugün etik dersi veriyor!
Veyis Ateş, Hadi Özışık veya Troller derken günah keçisinden bahsetmiyoruz. Bunlar gerçekten kirli, halka karşı suç işliyorlar. Ancak bunlardan özeleştiri beklerken, özeleştiri isterken herkesin biraz da kendisine bakması gerekiyor. Örneğin; Türkiye’nin en büyük gazetesi 12 Haziran 1997’de manşet attı. “Gerekirse silah kullanırız” diye. Bu manşeti atan adamlardan hangisi özür diledi. Hangisi “Biz halka karşı silah çekilmesini savunduk ve bunun sözcülüğünü yaptık” diyerek özeleştiri verdi. Ertuğrul Özkök’lerden Sedat Ergin’lerden başlayalım… Dinç Bilgin’in gazetelerinde: “Muhtıra gibi başlık”, “Muhtıra gibi tavsiye” yazıldı. Hangisi özeleştiri verdi. Medyada kirlilik her daim vardı. Bizim bu kirliliği köklü bir şekilde temizlemeye ihtiyacımız var.”
Başörtülü kadınlara küfür eden gazeteciler özeleştiri verdi mi?
Radyo televizyon programlarında “başörtülü kadınlara fahişe” diyerek hakaret eden gazeteci bugün çıkıp Veyis Ateş’e hesap sorarsa bu inandırıcı olmaz. Halka küfreden, birilerinin iş takipçiliğini yapan gazeteciler şu ya da bu gazeteciye gazetecilik meslek etiği verirse bu inandırıcı olmaz. Dürüst olalım. Hep beraber adaletin, hukukun bir devlet bir toplum sistemi haline gelmesine katkı verelim, mücadele edelim. Kimseyi kayırmayalım, kimseyi el üstünde tutmayalım. Hepimiz eşitiz. Özeleştiriyi yapalım, Türkiye’yi temize çıkaralım.”
Kenan Alpay'ın konuşmasındaki ilgili kısım,