Kemalizm CHP ve MHP’yi İntihara Zorluyor

KENAN ALPAY

CHP ve MHP, dozajı giderek yükselen tehdit dolu söylemler eşliğinde neyi muhafaza ve müdafaa etmek istedikleri aşikâr değil mi? Koskoca bir toplumun acılarına kaynaklık eden devlet işleyişini aynen devam ettirmek için elbette ki Kemalist ideoloji ve kadroları muhafaza ve müdafaa stratejisini sertleştiriyorlar. Neden diye sormaya gerek yok çünkü Kemalist devlet CHP ve MHP gibi bürokratik oligarşiyi oluşturan iktidar sınıflarının veli nimetidir.

Sadece seçime dönük bir hesabı olan siyasi örgütlerin bu derece sertleşmesi, şiddet içeren bir illegaliteyi dillendirmesi normal şartlarda pek mümkün olmaz. Fakat bunların esas mevzusu tabanı genişletmek ve toplumdan elde edilen destekle siyaset yürütmek olmadı hiçbir zaman. Bunun için Kemalizme can veren tüm sorunları, bu sorunları yaratan kadroları ve bunların hepsinin temel dayanağı olan hukuksuz mevzuatın korunup kollanması aşkıyla “normalleşme sürecini ne kadar sabote edebilirsek o kadar iyidir!” mantığı merkez siyasetin kılavuzu oldu daima.

Tutunamayanların Sarıldığı Çürük Tutamak

CHP ve MHP’nin temsil ettiği merkez siyasetin gelip dayandığı çıkmaz sokağı sadece Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin birikim, cesaret ve basiret yoksunluklarıyla izah etmeye girişmek bizi sağlıklı bir yere götürmez. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin temsil ettiği siyasi liderliğin tutarlı mı inatçı mı, cesaretsiz mi kifayetsiz, basiretsiz mi sabotajcı mı olduğuna hala karar verilememiş de çözüm yönteminde yaşanan sıkıntı buradan kaynaklanıyormuş havası basılıyor etrafa.

Kabul etmek gerekir ki ne Kılıçdaroğlu’nun ne de Bahçeli’nin şimdiye kadar sergilediklerinden daha olumlu bir misyon yüklenebilmeleri mümkündür. Çünkü üzerine konumlandıkları siyasi zemini, ideoloji ve kadroları inkâr edip hesaplaşmaya girmeye hiç mi hiç niyetli değiller.

Ne Kemalist ulus devletin ne de Türklük ve laiklik siyaseti üzerinden kendilerini tahkim eden iktidar sınıflarının büyük günahlarını sorgulamaya razılar. Üstelik kendileri bundan bizar olduğu gibi bunlardan mağdur olanların da her şeyi olduğu gibi kabullenmesini istiyorlar.

İşte Kürt açılımı veya İmralı süreci olarak isimlendirilen siyasi değişimle birlikte sergilenen hırçınlığın tavan yapmasının temel sebebi budur: Türklük gurur ve şuuru! Anayasa değişimine ilişkin yaşanan uzlaşmazlık da 12 Eylül referandum sürecine karşı çıkılması da bu Türklük gurur ve şuuruyla bire bir alakalıdır.

Ergenekon ve Balyoz sanıklarına hem CHP hem de MHP neredeyse ölümüne sahip çıkıyor. Çünkü her ikisi de 12 Eylül darbesine muhalefet ederlerken onun yavrusu olan 28 Şubat’a toz kondurmuyorlar. Hakka ve halka güvenip dayanan bir siyasi çizginin askeri cuntalarla iş tutması, askeri literatür ve mantıkla toplumu terbiyeye kalkışması hiç mümkün olur muydu?

Topyekûn Savaş Neden Bin Yıl Süremedi?

CHP ve MHP’nin cevabını aramadığı, aramak istemediği temel soru şudur: 28 Şubat süreci neden ilan ettiği “Topyekün Savaş”ı bin yıl sürdüremedi? Çünkü devletin temel nitelik ve kurumlarına karşı toplumsal alanda ve seçimler aracılığıyla sergilenen itirazların zor ve hile yoluyla bastırılmasına artık imkân kalmamıştı.

Post modern darbe süreci öncüllerinden hiç de farklı olmayarak son derece ahlaksız ve hukuksuz icraatlarıyla sadece ve sadece toplumsal tepki ve öfkeyi kabartmıştı. Şimdiyse toplumda uzun yılların birikimi olan bu tepki ve öfkenin önünde bürokratik oligarşiyi temsil eden siyasetçiler bir takım kışkırtıcı söylem ve provokatif eylemlerle durmaya çalışıyorlar.

TSK’nın onca darbe, muhtıra ve psikolojik harp deneyimine yaslanarak mümkün kılamadığını şimdi CHP ve MHP mi mümkün kılacak! Ergenekon ve Balyoz darbecilerine sahip çıkma mecburiyeti, Kürt açılımına muhalefet ve Suriye rejimin bekası adına yürütülen politikalar CHP ve MHP’yi siyasi ve ahlaki açıdan hızla intihara sürüklemektedir.

Peki, CHP grup başkanvekilleri öncülüğünde Silivri’de sergilenen saldırganlık, kameralar önünde barikatları yıkıp mahkeme basmaya kalkışmalar eşliğindeki tehditler sonuç verir mi?

Bahçeli’nin Bursa nutkunda “ölmenin de vurmanın da zamanı gelecek” diyerek sokaktan çektiği bozkurtları yeni bir kavgaya teşvik etmesi ne kadar gerçekçi ve sonuç alıcı olur?

Toplumsal taleplerin sözcülüğüne üstlenemeyenler doğaları gereği resmi ideolojiye ve bürokratik oligarşiye tutunuyorlar. Bu çürük tutamağın kendini kurtaracak mecali yok ki CHP ve MHP’ye hayrı dokunsun. Çünkü militarizme sadakatle var olmaya çalışan siyasal çizginin bu süreçte intiharı kaçınılmazdır.