Kemalistleri ürkütmek ya da ürkütmemek işte bütün mesele bu!

Ali Babacan’ın dindar kesimlere uygulanan baskılar hakkındaki açıklaması sol-Kemalistleri çok rahatsız etti!

HAKSÖZ HABER

Ali Babacan’ın DEVA Partisi ile siyasette gerçekleştirmek istediği şey kimileri için ilgi çekici bulunurken kimilerine de itici geliyor. AK Parti’nin kuruluş yıllarında gerçekleştirdiği siyaset yapma biçimini merkezine alan DEVA son zamanlarda küçük de olsa bir yükseliş trendine girdi.

İslamcı bir aileden gelen Ali Babacan DEVA ile birlikte sanki Erdoğan’ın “Milli Görüş gömleğini çıkarttık” yaklaşımını hatırlatan bir söylem belirledi. Sol-seküler kesimlere gülücükler dağıtılırken muhafazakar-dindar kesimle mesafeli bir görüntü çizildi. Hatta İstanbul Sözleşmesi vb. konularda parti mensupları tarafından yapılan bazı açıklamalarla mesafenin de ötesinde karşıt bir konumlanış söz konusuydu.

Bu durum sol-seküler çizgide Ali Babacan’ın popülaritesini bir nebze artırdı. Bunun yanında AK Parti seçmenini bölme ihtimali sebebiyle Babacan sol-Kemalist medya da dâhil olmak üzere “muhalif” olarak nitelenen yayın organlarında sıkça yer bulmaya başladı. Aslında benzer bir tutumu iktidara yakın medya Muharrem İnce, Mustafa Sarıgül vb. için yapıyor. Her iki taraf için de ne kadar bir karşılığı olduğu ise oldukça tartışmalı!

Babacan siyasette tercih ettiği “soft” görüntü partisinin logosundan renklerine kadar yansımış durumda. Ancak zaman zaman Erdoğan’a karşı doğrudan yapılan taarruzlar farklı bir görüntünün ortaya çıkmasını sağlarken Babacan’ın da yetiştiği çevreyle mesafenin açılmasına sebep oluyordu.

Bu gidişat geçtiğimiz günlerde Avcılar’da parti ilçe binasının açılış konuşmasında yaptığı açıklamalarla bir nebze değişti. Avcılar’da Ali Babacan dindar kesimin milli bayramlar sebebiyle maruz kaldığı baskıyı kabul etmediklerini şu sözlerle aktarıyor: “Ülkemizi rövanştan beslenen azgın bir azınlığa bırakmamakta kararlıyız. İktidar değiştikten sonra böyle bir şeye izin vermeyiz. Bakıyoruz neredeyse her milli bayramımızda Türkiye’nin dindar insanları adeta bir sınava çekiliyor. Gözümüzden kaçmıyor. Biliyorsunuz, laiklik ilkesini yıllarca çarpıtan zihniyet, hak ve özgürlükler üzerinde kurduğu baskıyla laiklik kavramını lekeledi. Temel hak ve özgürlükleri kısıtlayanlar yanlış anladıkları laiklik kavramının arkasına yıllarca saklandılar. Şimdi görüyoruz ki aynı zihniyet arada sırada inançlı vatandaşlarımıza da göndermeler yapıyor. Biz bunu asla kabul etmiyoruz. Kimse kusura bakmasın, milli günlerimiz üzerinden bu ülkenin dindar vatandaşlarına göndermeler yapılmasına izin vermeyiz.”

Bu açıklamanın dindar kesimde olumlu karşılık bulacağı şüphe götürmez. Ancak “Babacan güzellemesi” yapan sol-seküler yayın organları tabiri caizse ateş püskürdüler. Babacan’ın aslında hiç değişmediği yorumları yapılırken Ümit Kocasakal gibi “dinozor Atatürkçüler” iğrenç bir üslupla Babacan’ı hedef tahtasına oturttular.

Veryansın TV isimli Kemalist site “Ali Babacan fabrika ayarlarına döndü: Milli günleri hedef aldı” başlığıyla verdiği haberde “Babacan rüyası bitti” dercesine artık atışın serbest olduğunu ilan ediyor!

Ali Babacan’ın bunca zamandır göstermekten dahi geri durduğu muhafazakar kimliğini sadece hukuku hatırlatıp “dindarların sınava çekilmesini kabul etmeyiz” diyerek ön plana alması yeterli oldu! Laik seküler cenah Ali Babacan’ı topa tuttu. Ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar!

Bu yaşananlardan iki netice ortaya çıkıyor. Birincisi karşıt kimliklere sığınarak siyaset yapmanın anlamsızlığı sizleri en sonunda kimliksizlikle baş başa bırakırken siyaseten de zor durumda kalıyorsunuz. Bu bağlamda Babacan’ın muhafazakar-dindar kesimin hukukunu hatırlatan açıklamaları değerli bulunabilir.

İkincisiyse özellikle Kılıçdaroğlu ile bir değişim rüzgarına girdiği düşünülen laik-Kemalist kesimin özünde hiçbir şeyi değiştirmediği gerçeği bir kere daha ortaya çıkıyor. Akıllara ister istemez "Sadece bir açıklamasında dindarların hassasiyetlerini gözettiği için utanmadan Babacan’ı sözünden dönmekle, değişmekle itham edenlerin acaba kendileri ne kadar değiştiler?" sorusu geliyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!