Kemalistler Atıf Hoca yalanlarını sıralamaya devam ediyorlar!

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil Kemalistler artık ezber haline gelen yalanlarını sıralamaya devam etti!

HAKSÖZ HABER

Çorum Valisi ve AK Parti Çorum Milletvekillerinin, İskilipli Atıf Hoca’nın mezarına yaptıkları ziyaret sonrası başlayan tartışmalar devam ediyor. Laik-Kemalist tayfanın en lümpen kalemlerinden Yılmaz Özdil artık gına getiren yalanlarla İskilipli Atıf Hoca’yı hedef almış.

“İskilipli Atıf’a rahmet okuyanlar, İskilipli Atıf’ın yazdığı bildiriyi de okusunlar” başlıklı yazı çok bilindik Teali İslam Cemiyeti üyeliğinden dolayı yıllardır yapılan ‘hainlik’ ithamı üzerine kurulu. Bu mesele üzerine düşünen herkesin okuması gereken temel metinler incelendiğinde halledilebilecek olan bu iddiaya Kemalistler dört kollarıyla sarılırlar. Yılmaz Özdil’de ‘Yunan uçaklarıyla memlekete dağıtılan’ bir bildiri iddiasıyla İskilipli Atıf Hoca gibi bir muteber şehidi hedef alarak yalan ve iftirayı meslek edinmiş şeref ve haysiyet celladı olduğunu bir kez daha göstermiş oluyor.

Teali İslam ve söz konusu bildiri hakkındaki iddiaları ‘tekrar’ incelemek gerekirse:

1919’da Said Nursi’nin de aralarında bulunduğu kadro ile Müderrisler Cemiyetini kurar. Ardından bu cemiyeti Teâlî-i İslam Cemiyetine (İslam’ı Yüceltme Derneği) çevirirler. Cemiyetin, İstanbul’un İtilaf kuvvetleri tarafından başta İngilizler olmak üzere işgalinden bir ay kadar önce gazetelerde İstanbul’un Makkar-ı Hilafet ve Saltanat olduğuna ve öyle kalacağına dair işgal kuvvetleri mümessillerine bir muhtıra verdiği haberi görülür. Atıf Hoca, İstanbul’da bulunan İtilaf kuvvetlerinin merkezine gider ve Yunan işgalini protesto eder. Her kasabada, her nahiyede hatta her köyde bir okul açılması hedefi 1920’de kurulan Teâlî-i İslam Cemiyetinin hedefleri arasında mevcuttu ve okul açılamayan köylere okullar açıp, öğretmen göndermek hedefleniyordu.

Tahir’ul Mevlevi, “Matbuat Âlemindeki Hayatım ve İstiklal Mahkemeleri” adlı hatıratında Atıf Hoca’nın 10 sayfalık uzun bir savunma yaptığından bahseder. Bu bölümde Atıf Hoca’nın diğer sanıklarla yüzleştirilmeleri, Atıf Hoca’nın Teâlî-i İslam Cemiyeti’ne atfedilen ve Kuvay-ı Milliye aleyhine Yunan uçaklarından atılan beyannameyi tekzip ettiği anlaşılıyor. Tahir’ul Mevlevi’nin hatıratında anlattığına göre Atıf Hoca 10 sayfalık (eser-i cedid kâğıdı) uzunca bir savunma yapar ve mahkemenin delillerini çürütür. Vakit gazetesinin 1034. sayısında yayınlattığı “tekzibname”sinin ilan ücretine ait faturayı mahkemeye sunar. Bu olayı Tahir’ul Mevlevi de eserinde dile getirir: “Burada Atıf Hoca ile bir parça konuşabildim. Teâlî-i İslam Cemiyeti’nin Anadolu’ya hiçbir beyanname göndermemiş olduğuna dair Vakit gazetesi ile yapılan ilanın para kesesinde gizlediği maktuasını mahkemeye gösterdiğini, beyanname cürmünden cemiyetin beri olduğuna dair heyete kanaat geldiğini, şapka risalesini kanunun neşrinden bir buçuk sene evvel tab’ettirmiş olduğunu, ikinci bir defa basılmak şöyle dursun, ilk tab’ının tamamıyla satılmadığını ispat eylediğini haber verdi.” (s. 299) Ayrıca Tahir’ul Mevlevi, bahsedilen beyannameye Teâlî-i İslam Cemiyeti’nin mührünü basmadığı için Ziraat Nezaretindeki görevinden nasıl azledildiğini de anlatır.1

Ayrıca Tahir’ul Mevlevi ile Şeyhülislam Mustafa Efendi arasında geçen tartışmada bu konuda gayet önemli bir yerde duruyor. Aralarındaki tartışmadan anlaşıldığı kadarıyla Teâlî-i İslam Cemiyeti’ne ait olduğu ve Yunan uçaklarıyla dağıtıldığı iddia edilen bildiri Teâlî-i İslam Cemiyeti yöneticilerinden habersiz yazılmıştır. Tahir’ul Mevlevi bu konudaki itirazlarını Mustafa Efendi’ye aktarırken ‘siz isteseniz de istemeniz de bu iş olacak’ cevabını alıyor. Anlaşıldığına göre o andan itibaren Cemiyet yöneticileri ellerinden gelen tek şeyi yapıp Cemiyet’e ait olduğu iddia edilen bildiride Cemiyet’in mührünün olmamasını sağlıyorlar. Bildirinin Yunan uçaklarıyla dağıtıldığı iddiasını dile getiren tek yayın organı olan Vakit gazetesinin bu iddiası da yine İskilipli Atıf’ın çabaları ile gazete tarafından yalanlanıyor…

Hulasası İskilipli Atıf’ın haberinin dahi olmadığı haberdar olduktan sonra da her türlü mücadeleye giriştiği bir ‘bildiri’ üzerinden ‘hainlik’ ithamında bulunmak aymazlık ve yalancılıktır. İftirayı karakter edinen kalemlerin, Şehidin aziz hatırası hakkında uydurdukları sözlerde itimat edilecek bir şey yok. Defalarca izah etmek zorunda kalsak bile bunu anlatmaktan geri durmayacağız!


1- Bülent Gökgöz'ün 'İslamcı âlim ve şehit: İskilipli Mehmed Atıf Hoca (1876-1926)' isimli çalışmasından alınmıştır. Onun dışında yine Gökgöz ve Bahadır Kurbanoğlu'na ait olan 'İskilipli Atıf Hoca' isimli eserden istifade ettik.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!