Kemalist Teolog’un hayatındaki kazancı: Dört çelenk

12 Eylül ve 28 Şubat Cuntalarının İslami değer ve sembolleri tahrif ve tahkir etmek üzere ekranlara çıkardığı isimlerden olan Zekeriya Beyaz arkasında kötü bir mazi bırakarak öldü.

Zekeriya Say, 28 Şubatçıların gözde hocası Zekeriya Beyaz’ın yaşam serüvenini mercek altına aldığı yazısında çarpıcı bilgi aktarımları ve tespitlerde bulunuyor.

Zekeriya Say’ın Yeni Akit’te yayımlanan “Zekeriya Beyaz ve birkaç çelenk!” başlıklı yazısından (14 Nisan 2022) bazı bölümler şöyle:

“Türkiye’de apolitik yer yoktur” diyerek, üniversiteye siyaset soktu.

Alparslan Türkeş’in vefatından bir hafta sonra, “Biz bugün değil, çok önceden yola çıktık. Göğsümü gere gere adayım” diyerek MHP genel başkanlığına aday oldu.

Üstelik parti üyesi bile değildi.

Kongreden sonra, otel odasına kilitlenerek kongreye gitmesinin engellendiğini ve MHP Genel Başkanı olmasının önüne geçildiğini iddia etti. 

Akabinde, “muhalif milliyetçi’ diye pazarlandı. Kuracağı partiye “Milli Sancak” ismini vereceği iddia edildi.

“Sancak” kendisine ait gazetenin adıydı.

Onunla çok operasyon yapmıştı.

Böyle bir konuşma olmadığı halde, Erbakan’ın, 13 Mayıs 1991 günü Sivas Çermik’te partili arkadaşlarına hitaben yaptığı konuşmada, “RP cihad ordusudur. Cihada para vermeyen cennete gidemez’’ dediğini yazmıştı.

Vural Savaş da Erbakan’ın ağzından çıkmadığı halde, Sancak gazetesinde kullanılan ifadeleri RP’nin “laiklik aleyhtarı faaliyetlerin odağı” iddiasına delil olarak kullanmıştı.

Siyasette tutunamayınca, akademik kimliği üzerinden kariyer planlaması yaptı.

Milletlere has Müslümanlık olmayacağı halde, “Türk Müslümanlığı” kavramını savundu.

“Biz İslam’la mükellefiz, Arapların örf ve adetleri ile sorumlu değiliz” dedi.

‘‘İslam ve Giyim Kuşam (Başörtüsü Sorununa Dini Çözüm)’’ başlıklı bir kitap yazarak tesettüre savaş açtı.

“Ne türban ne pantolon, en kutsalı don...” sözleri, laikçi azınlığın diline pelesenk oldu.

Kadınların mini etek ve göğüsleri tamamen açık bir şekilde namaz kılabileceği fetvasını verdi.

Erkeklerin de şortla namaz kılabileceğini söyledi.

“Orucu, beyinsiz iş yapan tutsun” diyerek,”asker, doktor, gazeteci” gibi beyin işiyle meşgul olanları oruçtan muaf tuttu.

“İkna odaları”nın mucidi olan CHP’li Nur Serter, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne dekan olarak atanınca da Yaşar Nuri Öztürk ile birlikte fakültede dilediği gibi at koşturdu...

İslam’a ve Müslümanlara büyük zulümler eden 28 Şubat’ın ceberut paşalarından Güven Erkaya için, “Mekânı cennet olsun’’ niyazında bulundu.

Bağımsız Türk Ortodoks Patriği Selçuk Erenerol için Panayia Kilisesi’nde düzenlenen cenaze töreninde Fatiha Suresi’ni Türkçe okuyarak, kilisedekilere dua ettirdi.

Açıklamalarıyla, Kemalistlerin gözde şeyhülislâmlarından olmuştu.

Artık İslam şeriatına muhalif, itikadına mugayir fikir ve düşünceleri savunan biri olarak daha üst makamları hak ediyordu.

Kemal Gürüz’ün tensipleriyle Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne dekan olarak atandı.

Dekan olur olmaz ilk işi “faiz”i helâl saymak oldu...

Akabinde, Marmara İlâhiyat’ı Nazi kampına çevirdi.

İlahiyat Fakültesinde katıldığı bir toplantıda başörtüsü konusunun tartışıldığı bir sırada çıkan karışıklıkta bir öğrenci tarafından bıçakla yaralandı.

YÖK Başkanı Kemal Gürüz, İstanbul Üniversitesi’nin yasakçı Rektörü Kemal Alemdaroğlu gibi isimler, ona yapılan saldırıyı “2. Kubilay Olayı” olarak değerlendirdi.

Aldığı birkaç çiziği bahane eden Marmara Üniversitesi Senatosu ve öğretim üyeleri, ortak kararla fakültede başörtüsü yasağını uygulamaya başladı. Yetmedi, ulû’lemre itaatin dini bir vecibe olduğunu söyleyerek, “Başörtüsünü açmayanların günah işleyip küfre girdiklerini” iddia etti.

Bir tek darbeci postalı yalamadığı kalmıştı…

“Allah, 28 Şubat’ı yapanlardan razı olsun, onlara kuvvet versin’’ diyerek, “irtica” bahanesiyle dine savaş açanları, İslami jargonla övdü.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni ziyaret eden 1. Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Timur’u elini başına götürerek “asker selamı” ile uğurladı.

Derken…

Tarihler 1 Mart 2001’i gösterdiğinde, kendisini ilelebet unutturmayacak olan o saçma fetvayı verdi.

Kendisi 6 ortakla birlikte inek keserken, tavuğun da kurban olacağını söyledi.

Onun bu açıklaması, İslam dünyasında alay konusu oldu.

Suudi Arabistan Kralı Fahd Bin Abdülaziz, bayram nedeniyle Müslüman ülkelerin temsilcilerine verdiği yemekte, “alay konusu” edilen bu fetva yüzünden davetliler arasında yer alan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ın bile yüzü kızardı.

Geriye bir tek zinayı kutsamadığı kalmıştı.

Lakabı zaten “çıplak uyarıcı”ydı. Onda da çukuru boyladı. Başörtülü kadınlara “cinsellik fakiri” dedi. Genelev kazancıyla cami yapılacağını iddia etti. “Arapların pek çoğu eşcinsel” iftirasını attı. “Zemzem suyu ile Arabistan’da tuvalet yıkıyorlar” dedi…

Akabinde, dekanlık nüfuzunu kullanarak ‘nitelikli zimmet suçu’ işlediği gerekçesiyle görevden aldı.

Başörtülüleri hizaya getirmek için atandığı üniversiteden yolsuzluk gerekçesiyle kovuldu.

2009’da yapılan yerel seçimlerde DSP’nin adayı oldu..

Aldığı yüzde 1,2’lik oy, artık kimse için bir anlam ifade etmediğinin resmiydi.

Evet!..

Laikçi azınlığın gözde hocası Prof. Dr. Zekeriya Beyaz’ın 84 yıllık ömrünün kısacık özeti böyleydi.

Hiç dost biriktirmemiş olmalı ki, dün Esenler Merkez Camii’nde kılınan cenaze namazında cami cemaatinin haricinde, sadece Kılıçdaroğlu, Akşener, Kaftancıoğlu ve Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin çelenkleri vardı.

İmam efendinin, “Allah sevdikleriyle haşr-u cem etsin” duası ise oldukça anlamlıydı…

Biyografiler Haberleri

"Afiye Sıddıki'ye yönelik Amerikan zulmü sürüyor"
İşgal rejimi Gazze kuzeyinde 20 günde 770 kişiyi katletti
Türkiye Yazarlar Birliği Kurucu Başkanı Mehmet Doğan vefat etti
İşgalci İsrail’in kabusu Yahya Sinvar kimdir?
Filistin cihadına adanmış bir ömür: İsmail Heniyye