Kemalist Sistem Her Dönemde Biat İstiyor

​​​​​​​Türkiye’de meşruiyetin standartları bu kadar yüksek değil! Burada Kemalizm’e biat ettiğiniz takdirde nitelikli işler yapmanıza gerek kalmaz. Kurucu irade tarafından anında meşru kabul edilirsiniz…

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

Hollywood’da iyi bir yönetmen olmanız tek başına çok önemli değildir.

Bundan daha önemli olan, kurucu iradenin yani Yahudi lobilerinin gönlünü alabilen bir yönetmen olmaktır.

Hollywood’da iyi filmler yapıp zengin olabilirsiniz ama Yahudilere selam çakan filmler yapmazsanız meşru olamazsınız.

Elbette Türkiye’de meşruiyetin standartları bu kadar yüksek değil! Burada Kemalizm’e biat ettiğiniz takdirde nitelikli işler yapmanıza gerek kalmaz. Kurucu irade tarafından anında meşru kabul edilirsiniz…

İşini iyi yapanlar bir kenara, bakın kimi CHP’li belediyelere, büst dikme konusundaki maharetlerini sıradan bir belediyecilik işinde göstermeleri gerekmez bile. Zaten kimse de bir CHP’li belediyeden klasik belediyecilik beklemez. Onların ilk vasfı ideolojiye biatlarını gözler önüne sermektir. Zira “büst”e yapılan hizmet, tüm eksik vasıfları ikame edecek mahiyettedir…

Niteliksiz bir oyuncu, vasat bir senarist, orta karar bir yönetmen olabilirsiniz. Konut projeleriniz iş yapmamış, kitabınız satmamış, siyaset yaptığınız parti oy almamış olabilir…. Liyakatin canı cehennemedir Türkiye’de… Siz yeter ki 10. Yıl marşını gür bir sesle okuduğunuz videoları milli bayramlarda dolaşıma sokun… Kalpakla 29 Ekim’de, Atatürk bayrağıyla da 23 Nisan’da selfieniz olsun…

Mesela “gençlik ve spor bayramınız” değil de aidiyet belirtecek şekilde “bayramımız” deyin. “Atam, değil her gün, her saniye seni anıyoruz…” ve ilgili günlerde sosyal medya hesabınızda bolt bir yazıyla “Mustafa Kemal’in askerleriyiz.“ yazsın Öyle ki, kimse Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı biri olarak daha geçenlerde uyuşturucudan gözaltına alındığınız gibi önemsiz ayrıntıları sorgulamaz bile… Size “Bu kadarı da abartı olmuyor mu?” diye sorulmaz… Aksine, yapılmadığında cari sistem size hep bir kuşkuyla bakar…

Çünkü Türkiye’de hakim kültürün meşruiyet ölçüsü Kemalizm’dir…

Bu nedenle bir kısım çevrelerde kabul görmek isteyen herkes bu meşruiyet mazbatasını Kemalist sistemden almak zorundadır. Çünkü ancak bu şekilde ülkenin “Karanlık, cahil, gerici, bağnaz, Osmanlı çocuğu” kabul edilen diğer kısmıyla aradaki fark ortaya konabilecektir.

Eski mahallesinden kopup Hürriyet’e geçince bir anda “Gazi”yi keşfeden, geçenlerde “Türkan Saylan” fotoğrafı bile paylaşan meşhur zatın serencamını başka bir şeye yormamalı.

Adında ‘1453’ geçen konut projesinin tam ortasına devasa bir Gazi heykeli dikip debdebeli bir nutukla açılışını yapan, “hayatı boyunca hep doğru yerde durmuş” milli müteahhidimizin trajikomik fotoğrafına böyle bakmalı…

Veya 19 Mayıs gibi resmi bayram paylaşımlarında kantarın topuzunu kaçıran muhafazakar belediye başkanlarını, Eğitim Bir-Sen’li yöneticileri, köşe yazarlarını…

Hatta yılbaşı, doğum günü gibi bariz bir şekilde Batı eseri olan adetlere muhafazakarların ısrarla sarılmasını… Bütün bunları söz konusu kesimlerin kendi değerlerinden duydukları utançtan kurtulmak için meşru sisteme biatları olarak görürsek yanılmış olmayız. Çünkü kendi olmanın dayanılmaz ağırlığı her bünyenin kaldıracağı sıklet değildir. Çünkü Türkiye’de müesses nizamın tartışmasız tek iktidarı, Batı değerleriyle mücehhez Kemalizm’dir

Bu nedenle iktidardan mazbata almadan, çok zordur… Hollywood’daki kural bizde de aynıyla işler… Biat etmeden başarılı, zengin olunabilir ama meşru, asla!..

TAŞLARI BAĞLAMAK VE KÖPEKLERİ SALMAK

Türkiye’de tuhaf, acınası bir parodi hüküm sürüyor kaç zamandır. Resmen bir akıl tutulması… Bir kişi “İzmir Marşı’nın sözlerini küfürle terennüm ettiği için Kemalist holiganların hışmına uğruyor. Marş, cumhuriyet döneminde bestelenmiş bile değil üstelik, bildiğiniz Osmanlı Kafkas marşı… Ne var ki marşa bir kutsallık atfedilmiş… Bu kafi… İlgili kişi işinden kovuluyor. Hem de tüm toplumun gözü önünde… Çıt yok. Küfreden bir kişiyi savunmak değil mesele… Allaha, ayetlerine, peygamberlerine canı isteyenin her gün ağız dolusu sövebildiği bir cemiyette bir kişi marş üzerinden recm ediliyor ve bunda bir gariplik görülmüyor…

Yetmiyor… Cemiyette oluşan hoşnutsuzluğu teskin etmek kılıfıyla “Derin Tarih”in hakikaten “tarihi” bir sayısına toplatma kararı çıkarılıyor. Pekiyi, derginin kapak konusu ne? “Kemal Paşa Çakma Napolyon’dur. ” ifadelerine yer verilen, “Latife Hanım’ın 91 Yıldır gizlenen mektubu”… Üstelik Mustafa Armağan programdaki ifadelerinden dolayı herhangi bir cezaya çarptırılmazken yapılıyor bunlar…

Öyle bir linç koalisyonu kuruluyor ki kimse “Ne oluyor?” deme cesaretini bile kendinde bulamıyor. Hatta düşeni tekmelemek üzerinden holiganlığın şiddeti gösteriliyor. Küfrün bini bir para ediliyor… Müeyyideler kimsenin içini soğutmuyor… Besbelli ki birileri “İstiklal Mahkemeleri’ni özlüyor…

 

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?