Önce rahmetli Şeyh Said'in torunu, Kürt bilgesi rahmetli Abdülmelik Fırat'ın şu sözünü unutmamak lazım:
"- Kemalizmle PKK sonuçta aynı felsefe ile hareket etti. Kemalizm, dini zayıflatılmış bir Türk üretmek istiyordu, PKK da Müslümanlığı zayıflatılmış bir Kürt imalini hedefledi."
Şeyh Said'in torunu sonuçta Türkiye'nin çatışma ortamına sürüklenmesinin ardında bu projenin bulunduğunu söylüyordu.
...
BDP adına Eş Başkan Selahattin Demirtaş ilk adımı attı. Paris'te Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Önümüzdeki seçimde, içinde CHP, ÖDP, BDP, EMEP olan bir sol demokrasi cephesi olsa. AK Parti'ye karşı ciddi bir sol blok oluşabilir." dedi. Kılıçdaroğlu tepki vermedi. CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce "Hele BDP bir sol parti olsun. O şimdi etnik bir parti" gibi öteleyici bir tepki gösterdi. Ama yeni sekreter Süheyl Batum, teklifi hemen ötelemek yerine "Ülkedeki eşitsizlikleri giderecek bütün parti ve görüşlerle işbirliği yaparız" diyerek, işbirliğine açık bir kapı bırakmayı tercih etti.
Saygın Kürt aydınlarından Orhan Miroğlu, BDP'nin hamlesini "Lafı uzatmadan söyleyeyim, hazırlığı yapılan 'büyük proje' CHP'yi Kürt coğrafyasına taşımaktır. Bir taşla iki kuş vurulacak. AK Parti, Kürtler'in oylarıyla iktidardan uzaklaştırılacak ve Kemalizm'in Kürt toplumuyla ikinci buluşması sağlanacak" ifadeleriyle değerlendirdi.
Miroğlu bu projenin gerçekleşmesi için KCK ve Öcalan'ın ikna edilmesi gerektiğine değindikten sonra şunu not ediyor:
"Büyük proje'nin AK Parti ile ilgili kısmında Öcalan'ın CHP ile hemfikir olduğunu görmek çok zor değil. Öcalan da KCK da BDP de Kürt sorununun AK Parti'yle değil devletle çözüleceğine inanıyor." (Taraf, 18 Kasım 2010)
Miroğlu, bu projenin hem Diyarbakır'da BDP'ye oy kaybettireceğini, hem CHP'yi Kordonboyu'na, Bağdat Caddesi'ne giremez hale getirebileceğini yazıyor.
Yazıyor ama bence, bu tespitler, olayın, tencerenin yuvarlanıp kapağını bulması gibi bir şey olduğunu ortadan kaldırmıyor.
Evet, CHP'nin Türkiye projesi ile PKK-BDP-KCK, her neyse, o odağın Kürt toplumu ile ilgili projesi arasında büyük paralellikler bulunduğu kesin.
- Kürt coğrafyasını dincilere bırakıyorsunuz!
Bu söz İmralı'dan mı yükselmişti, Kandil'den mi, yoksa Diyarbakır'daki BDP'den mi?
AK Parti'nin etkinliği, Fethullah Hocaefendi bağlılarının çalışmaları veya Mustaz'af-Der hareketi...
Diyarbakır'da Öcalan için 20-30-50 bin kişi toplanabiliyordu, evet ama Kutlu Doğum'da yine Diyarbakır meydanında 1 milyon kişi toplanıyordu. Kürt halkı, evet, sistemin dışlayıcılığından kurtulmak istiyordu ama Müslümanlığı üzerinde de son derece hassas bir şekilde titriyordu.
Bu ise, PKK projesinde bulunmayan şeydi.
CHP çizgisi ile sol Kürtçü hareket arasında, Kemalizmin geçmişteki kırımları göz ardı edilerek bir "kanka"lık oluşmuştu. Şimdi, sistemi restore ederek ya bu kadim sancıyı AK Parti giderirse... AK Parti'nin dindarlıkla bağlantılı damarı, bölgenin zaten dindar olan damarını beslerse... Buna bir de ülkenin dindar toplum kesimlerinin dostluğu, sıcaklığı eklenirse...
Yandı gülüm "laik helva" mı olacaktı?
Tüm Türkiye'de olduğu gibi, laikleştirme operasyonu Kürtler üzerinde de sonuçsuz mu kalmış olacaktı?
İlginçtir, Demirtaş'ın işbirliği teklifine daha çok "halk solculuğu"nu temsil eden Muharrem İnce tepki gösterirken, CHP'ye paraşütle geldiği eleştirilerine hedef olan ve "ulusalcı-kemalist rengi" ile öne çıkan Süheyl Batum "Niye olmasın?" anlamına gelen bir cevap üretti.
Şimdi gelin de hem BDP-PKK cenahından gelen hem de CHP'de yankısını bulan bu refleksleri, rahmetli Abdülmelik Fırat'ın "kemalist projede buluşma" değerlendirmesi ile eşleştirmeyin.
Peki, ne olur bu girişimin sonucu?
Kürt aydınlardan Enver Sezgin, tıpkı Orhan Miroğlu gibi mesafeli yaklaşıyor bu projeye ve "Kürtler'in 'CHP ile ittifak' şeklinde bir talebi yok. CHP içindeki katı ulusalcılar da böyle bir ittifak-işbirliğini kabul etmez. Kemalist ittifak tutmaz" diyor. Sezgin, "Laik ittifak kuracağız deniyorsa bu da yanlış bir tutum" diyerek onun da üstünü çiziyor. Ve "Bunlar eskidi, güçler dengesi değişti, bugün kim meşru hükümetse onunla konuşmalısın" diyor.
İşte bu.
Kürt kamuoyunun da ayağı yere basıyor.
Kürt kamuoyu da kendi gerçekliğini görüyor.
Türkiye, gerçekte Kemalist projenin bittiğini görüyor.
PKK da Kürtler'e yönelik bir Kemalist proje ise de ve onun ürettiği bir sera toplumu olsa da geniş Kürt toplumu buna itibar etmiyor ve Türk'ü ile Kürt'ü ile Türkiye, yepyeni buluşmalara doğru ilerliyor.
Hayati iki soru şu:
- CHP Türkiye'yi yakalayabilecek mi?
- Kürt solculuğu, Kürtler'in İslam'la beslendiği derin yatağa dönecek mi?
BUGÜN