Hamza Türkmen'in Haksöz Dergisi'nin Nisan 2021 sayısında yayınlanan 2 bölümlük yazısının ilk bölümünü okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2021 yılı başında Boğaziçi Üniversitesine rektör atamasıyla başlayan gerginlik Türkiye’de üniversite gençliği ile ilgili kimliksel sorunlara bir kere daha dikkat çekti. Yeni atanan rektör Melih Bulu hakkında eleştiri ve protesto eylemleri sergileyen üniversite içinden ve dışından sol, Kamalist, liberal, anarşist ve LGBT eğilimli gençler; eylem biçimi olarak lümpen, ahlaksız ve İslami değerleri tezyif eden tavırlarıyla düşkün sapkınlıklar sergilediler. Twitter’da #Direnboğaziçi etiketiyle ‘nü’ / soyunmuş vücut fotoğraflarını paylaşarak ve ahlaksızlıklarını ‘hem devrim hem ahlaksız’ mottosuyla sergileyerek ortaya koydular. Aslında Kamalizm çerçevesi içinde yer bulan gençliğin bu tür müptezellikleri, feminizme destek ve LGBT eğilimine özgürlük anlayışı içinde CHP ve BDP-HDP tarafından doğrudan desteklenmiş, AB fonları ile örgütlenmiş, 2011 İstanbul Sözleşmesi ile de yasal dayanak bulmaya başlamıştır. 2003’ten itibaren, her sene yıllık LGBT yürüyüşleri yapılmıştır. 2011 yılında internette 138 kelimenin BTK tarafından filtrelenmesine karşı İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yapan ulusalcı-liberal-solcu-LBGT’li gençliğin, ‘Pornoma Dokunma’ pankart ve dövizleriyle düzenledikleri protestolar, lümpenlik ve ahlaksızlık tarzına örnek oluşturan ilk halkalardandı.
2013 yılında ‘LGBT Onur Yürüyüşü’ Alman bakanların katılımı, CHP ve HDP’nin kitle desteği ile Taksim’den İstiklal Caddesi’ne doğru, on binlerce katılımcının iştiraki ile gerçekleşmişti. 2013 Mayıs’ının son günlerinde ise Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın ‘diktatör’ ilan edildiği ve LGBT yürüyüşlerinde yaşanan uygulamalı rezil görselliğinde yer aldığı ‘Gezi Olayları’ başlamıştı. Peşinden 17-25 Aralık kumpasları ve 15 Temmuz 2016 kanlı darbe kalkışması gelmişti. Ama Türkiye tarihinde ilk kez bir askerî darbe kalkışması Müslüman halkın ve erdemli insanların direnişi ile kırılmıştı.