Doğruhaber gazetesinin Ercan Harmancı ile yaptığı röportaj şöyle:
Sayın Harmancı sosyal medya paylaşımlarınız gerekçe gösterilerek MEB’deki öğretmenlik işinizden edildiniz. Süreci özetler misiniz?
Allah’ın adıyla başlayıp, Allah’ın rızasını umarak yaşanılanlar çok boyutlu olsa da ben özetlemeye çalışayım… Öğretmen olmadan öte bir Müslüman olarak dile getirmem gerektiğine inandıklarımı hem yazdığım ironik romanlarda hem yazdığım yazılarla basılı ve internet medyasında dile getirmeye çalıştım, çalışıyorum ve de çalışacağımda… Öncelikle şunu belirteyim yazılarımda mutlaka hedef kitlemi belirtirim. Bu yazanın vebalidir…
Öncelikle yazdığım yazılardan ya da yaptığım paylaşımlardan hedef kitlemden kimse rahatsızlık duymadı. Bazen insanların varlıkları bazen de yazdıklarınız muhatapları olmasa da birilerini rahatsız edebiliyor. Ulusal hatta uluslararası medyada linç edilmemem bir rastlantı değil. Birileri rahatsız oldu oturdular konuştular iş bölümü yaptılar. Kimi bu linçin kurgusunu yaptı bunu OdaTv yaptı bu yaptığı sahte haberler ile de sabittir… Kaldı ki malum site yüzlerce haberle yalan haberi servis etmiştir. Kendileri hakkında da savcılığa gerekli suç duyurusu somut delilerle yapılıştır.
Aydın Doğan Medyası, tüm basılı ve görsel medyası ile bu linçi üstlendi. Haber Birgün Gazetesi’nden Rabia Yılmaz’a yaptırıldı. Kendisine bu paylaşımların kişisel görüşüm olmadığını çalıştığım kuruma bağlı okulun vizyon, misyon ve müfredatında öğrenciye kazandırılan bir gerçeklik olduğunu belirttim. İslam’ın sahih kaynaklarında bunun böyle olduğunu Diyanet İşleri’nden bu konuda bilgi alırsa bunun böyle olduğunu doğrulayacaklarını söyledim. Bir Medya ve İletişimci olarak haberin art niyetle yapılacağını sezdiğim için haber için arayan muhabire haber etiğine ve medya hukuka uygun olacak şekilde ben size haber yapabileceğiniz bir metni mail olarak gönderdikten sonra haber yapabilirsiniz dedim. Ben haber metni göndermeden haber tüm medyaya servis edildi.
Servis edilirken sanki Ercan Harmancı bir sapıklık yapmış ve öğrenci ve veliler ayağa kalkmış ülkede bir infial olmuş algısı için “Çocuklarınızı ekranlardan uzak tutun!” kodlaması ile verildi.
MEB’de nasıl bir soruşturma süreci yaşadınız
Gerçek neydi? Ercan Harmancı’nın beden eğitimi ile ilgili 20’den fazla çok boyutlu olayı ele alıp eleştirdiği paylaşımlardan İslam inancı ile ilgili noktalara vurgu yapılan paylaşımlar servis edildi… Rahatsızlık duyulan kavramlar “Çıplaklık” “Zina” oysa bu kavramlar ne bana aittir ne de ben bu kavramların anlam sınırlarını belirleyebilirim.
Aslında beklediklerini ilk anda elde edemeyince sahte haberler ile şu mesajı verdiler “Ercan Harmancı’ya destek verenleri de MEB cezalandırmalıdır!” dediler ve öylede oldu. Allah razı olsun Konya’da A.Fatih Kap isimli öğretmen arkadaşımda bana verilen disiplin cezası ile cezalandırıldı. İşin acı yanı ne? Ne somut ne de hukuku olarak bana ait öyle bir paylaşalım yok. Tabii Odatv bu riski nasıl göze aldı tartışılır…
İşin en acı yanı öğrencilerimin beni savunmak için kullandığı cümleleri bana “Cinsiyet Ayrımcılığı” yapılmıştır gerekçesi ile ceza verildi. Öğrencilerim bunu duyduklarında “Hocam bu nasıl zulümdür!” dediler. Bunu biraz detaylandırayım çünkü MEB’in tek dayanağı bu…
Medyada iğrenç şekilde linç edilince öğrencilerim hepsi şu ifadeyi “ Ercan Hoca’mız medyadaki anlatılanın tam tersi biridir. Hocamız bizim özel alanımıza çok dikkat eder ve bizle sınırlı göz teması kurar gerekmedikçe gözümüze bile bakmaz! Ercan Hocamız rahatsızlığı sebebiyle elleri titrediği için kalem alırken bile bizim elimize dokunmamak için kalemi önce masaya koydurup öyle alır! Yine Ercan Hocamız bize verdiği değerden dolayı sınıfımıza kapıyı üç kere tıklatıp öyle girer!” Öğrenciler tamam öğrencimize artık ceza veremez derken… MEB nasıl bir kurgu hazırlar…
Öğrencilerin ifadeleri ile sabittir ki Ercan Harmancı kız öğrencilerden kalem almayarak onları küçük düşürüyor cinsiyet ayrımcılığı yapıyor!” böylelikle malum çevrenin istekleri yerine getirilecek deliller bulunmuş oluyor… Oysa MEB benim Sağlık Kurulu raporumu ne soruşturma raporuna eklememiştir.
Sapıklık kelimesine vurgu yaparak sanki ben “Benim sapık duygularım var” “Ben kız öğrencilerden tahrik oluyorum” demişim gibi algı oluşturdular. Oysa orada ki “Ya” kelimesi okuyan yanlış anlamasın diye bilerek yazılmıştır. İfadelerimde asla ben öğrencileri rahatsız edecek bir tek ibare kullanmadım…
Müfettiş “Zina” kavramı neden kullanıldı dedi. Dedim zina kavramı öğrencilerin öğrendiği ve öğrencilere kazanılan kazanımlar içinde olan “Göz zinası…” şeklinde devam eden sahih hadisle sabittir. İzinde malumunuz, diyebilir misiniz? Okullarda bu tür şikâyetler ile soruşturma yapılmamıştır y da ceza verilmemiştir. Bunu kimse diyemez siz de diyemezsiniz dediğimde… Buna katıldıklarını belirtmişlerdi.
Bu süre içinde maddi-manevi ne gibi sıkıntılara maruz kaldınız.
Bunu kelimelerle nasıl anlatabilirim? Gerçekten zor… Birçok kaybım oldu kazandıklarım daha fazla inşallah… Öncelikle bu süreçte zihnimde gönlümde rahattı… Bu imtihan Rabbimin imtihanıydı. Şuna zihnim de gönlüm de mutmaindi beklentim sadece sevap ve ümmetin gençleri…
Kaybım çok oldu ama kazandıklarım daha fazla… Kazandığım tek cümle… Ümmetin ve öğrencilerin duası…
Kayıplarım… Önce engelli değildim şimdi engelli bir memur oldum. Yazar olarak tanınan Ercan Harmancı artık “Sapık Öğretmen” olarak kayda geçmişti.
Bir milyonluk şehirde olaydan habersiz birinin ailemin yanında “Sapık” cümlesine muhatap olmamak için 1.5 yıl toplumun içine aile ile çıkma özgürlüğünden yoksunluk...
Çalıştığın kurumlarda bazı gözlerin “Sapık” bakışları… Daha fazla anlatıp ecrinden çıkmayalım
Öğrencilerin beyanları ortada iken MEB neden olumlu bir adım atmıyor?
Tek sebebi var… Evet, bir karar verdik ama şimdi gerçeği açıklamak rahatlarının kaçması olacağı için daha 10 gün önce Cimer üzerinden istediğim taleplerime MEB yetkilileri henüz açıklama yapmadı. MEB gerçeği açıklamazsa ben kendimi medyada anlatma hakkına sahip olacağım
Kamuoyuna(İslami kesime) bir mesajınız var mı?
Tek kelime ile bedeli ne olursa olsun hakikatse söyleyeceğiniz o zaman hiç hesap yapmayın ama söylenecek olan doğru ise o zaman mutlaka hem kendinizin, hem ailenizin, hem kurumunuzun hem de toplumun maslahatını düşünerek söylenecek zamanı ve mekânı belirledikten sonra söyleyin…
İnandığımız hakikat olan “Allah dilemedikçe kimse bize ne fayda verebilir ne de zarar verebilir!” bunu günlük hayatımızın şiarı eylersek inanın ne kişilerin, ne makamların ne de toplumların korkusu kalıyor…
Sosyal medya gereksiz değil ve Müslüman unutmamalı ki kullandığımız sosyal medya ya cennetimize ya da cehennemimize şahitlik edecek…
Daha önce de buna dikkat ediyordum ama bu yaşadığım imtihanla daha hassas olacağım bir vebalim var bu vebali son nefesime kadar bedeli ne olursa olsun hakkını vermeye çalışacağım…
Kim ki Allah ve Rasulünün emir ve tavsiyelerini dile getirildiği için tepki görürse hizbine bakmadan “Kardeşim Allah razı olsun! Sen hakikati dile getirdin… Ben senin şahidin ve gücüm yettikçe de destekçinim!” demeyi kendime şiar edineceğim ve ümmete de tavsiyemdir…